Günümüz siyasetinde birçok kişi menfaat peşinde..
12 Eylül askeri harekatı öncesindeki ilkelik, prensiplik, ideallerden eser kalmadı..
Sağ partili sol partiye, sol partili sağ partiye geçebilmekte, bunun adı da demokrasi olmaktadır..
12 Eylül öncesinde sağcı biri elinde Cumhuriyet gazetesiyle gezene hoş bakmazdı. Birde bunun tersi, sol görüşlü olan, karşısından gelenin elinde Tercüman gazetesi olduğunu görünce hoş bakmaz, hatta kavga bile ederdi. Kurtarılmış denilen bölgelerde böyle bir durumla karşılaşıldığında o insana dayak bile atarlardı.
Ben 12 Eylül 1980 de 15 yaşında bir gazete dağıtıcısı idim..
Yani Mürettiplik, sayfacılık, müvezzilik yaparak basın sektöründe 3. Yılımı dolduruyordum. Çalıştığım gazete sağ görüşlü idi.
Sahibi Gündoğdu Homurlu AP’liydi. Sol kesimlere gazete götürdüğümde çocuk yaşta olmama rağmen kulağımı çekerler, tokatlarlardı. Sonra Sağ görüşlü partilerin bsulunduğu şimdiki Vakıflar Çarşısına girince orada takas ettiğim Mersin’in solcu gazetesi Kurtuluş’u gazete kartonunun içinde bulunca da bu kez sağ görüşlüler kulağımı çekip tokatlar, gazeteyi yırtarak atarlardı..
Tabi bunlar hoş şeyler değildi. Demokrasiye de böyle davranmak yakışmazdı..
Ama o zamanki birbirlerini hazmetmeyen grupları anlatıyorum ki, bugünkü solcular üç kuruş için sağcı olabiliyor, yine aşırı sağcılar bile menfaat için solcu olabiliyor.
Hatta sağ görüşlü sol partiye geçebiliyor,milletvekili bakan bile olabiliyor. Ertuğrul Günay (solcu iken AKP"li oldu, bakanlık koltuğuna oturdu.) ve İlhan Kesici gibi AP’li, Demirel”in damadı iken milletvekili olmak uğruna CHP’den milletvekili seçildi.) Yani artık idealistlik, prensip, ilke kalmamış, parti değiştirmek mübah olmuştur. O zaman birbirlerini katledenler bugün kardeş olmuş.
Peki o zaman idealleri uğruna öldürülenlerin şimdi kemikleri sızlamıyor mu? Veya bugünkü görüşlerinden dönenleri görseler kahretmezler mi?
Yada "Vay be!.. Biz boşu boşuna ölmüşüz" demezler mi?
Derler ama artık gün geçmiş devran dönmüştür..
Bundan 5-6 yıl önceydi. MHP ‘den il genel meclisi üyesi seçilen Orhan Kır, bağlı olduğu partiden kendisine verilen sözler tutulmayınca ve İl genel meclisinde Vali’nin yardımcılığına aday gösterilmeyince partisinden istifa etmişti. Bununla da yetinmemiş, "Ben MHP kadrolarından seçildim. Madem partimden ayrılıyorum, partinin zırhı altında seçildiğim görevden de istifa ediyorum" diyerek gerçek bir siyasetçilik örneği vermişti.
İşte ben bunu bilir, bunu takdir ederim.
Bir insan bir partiden istifa ediyorsa, o parti sayesinde elde ettiği seçilmişlik elbisesini de çıkarmalı..
Çıkarmalı ki, o partinin insanları "Bizi sattın" diyemesin.
Bu nedenle bugün bile Orhan Kır’ın hareketini takdir ediyor, günümüzde seçildiği partiden istifa edip halen meclis üyeliğini, ya da milletvekilliğini,belediye başkanlığını sürdürenlere örnek olmasını diliyorum.
Kulaklarına küpe olmasını temenni ediyorum.
Benim demokrasi anlayışım budur ve gerçek siyasetçi böyle (Orhan Kır) gibi olmalıdır..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.