Dünya tarihinde belkide böyle bir vahim olay yaşanmamıştır.
Tarsus’un adını kara çıkaran, Tarsus’un adını tüm dünyaya kötü bir olayla duyuran vaka bir türlü yakamızdan düşmüyor.
Kolay kolayda bu kara lekenin silineceği bir ihtimal olarak gözükmüyor.
Bizleri üzen, bu vahşeti yapanlara lanet ettiren olay 11 Şubat 2015 tarihinde yaşandı.
Dünya tarihine Özgecan olayı olarak geçen vahim olayın faillerinin yakalanıp adalete teslim edilmesi, sonra Tarsus Adliyesinde yargılanmaları ile başlayan süreç birkaç gün önce neticelendi..
Türk Adaleti, 20 yaşındaki Özgecan kızımızı vahşice katleden sanıklara en ağır cezayı verdi.
3 Aralık 2015 Perşembe günü görülen son davada, yani 3. Duruşmada karar verildi.
‘ÖZGECAN DAVASINDA ADALET TECELLİ ETTİ ‘
Çağ Üniversitesi öğrencisi iken çok vahşice bir cinayete kurban giden Özgecan Aslan’ın öldürülmesi olayının zanlıları hüküm giydiler. Özgecan davasının sonuçlanmasıyla hemen hemen herkes Yüce mahkemenin verdiği emsal kararın kadın cinayetlerine yönelik caydırıcı unsur olması temennisinde bulundular.
Yine Yüce mahkemenin verdiği kararda TCK 62. Maddesi, yani iyi hal yok sayılarak indirim hiçbir şekilde yapılmamıştır. Kadına şiddet konusunda Özgecan yasası fiilen kabul edilmiş ve uygulanmış oldu.
Sanıklar , Ahmet Suphi Altındöken, babası Necmettin Altındöken, arkadaşları Fatih Gökçe Kasten Adam Öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezasına mahkum olması birçok kişinin beklediği bir karardı. Ayrıca Ahmet Suphi Altındöken; Hürriyeti yoksun bırakma suçundan 18 yıl , nitelikli cinsel saldırı suçundan 27 yıla mahkum olurken Sanık Fatih Gökçe ise nitelikli cinsel saldırı suçundan 24 yıla mahkum oldu.
Şimdi bu verilen ceza ile Özgecan’ın öldürülmesine karıştıkları sabit olarak kesinleşen üç sanık ve onların avukatları temyiz yoluna gideceklermi? Giderlerse ne gibikarar çıkacak?
Bunlar bir yana benim dikkatimi çeken bir cümleyi üzülerek okudum.
Davanın ilkg örülmeye başladığı aylarda, Altındökenleri ve Gökçe’yi savunmak için avukat bulunamamıştı. Sonradan davanın görülebilmesi ve insan hakları açısından gerekenler düşünüldüğünde bir avukat bulunmuştu.
İşte bu avukatın son karar duruşmasında söylediği bir cümle dikkatlerden kaçmadı.
Sanıkların avukatı ne demiş:
“Özgecan da boş gördüğü minibüse tek başına binmeseydi!”
Şimdi bu cümleyi okuyunca siz olsanız ne dersiniz?
Birincisi bence bu avukat sırf sanıkları savunuyormuş gibi gözükmek adına bu cümleyi kullanmıştır.
Yada ikinci şık, bu Avukatta vicdan yoktur. Sonucunu veya bu cümlenin nereye gittiğini düşünmeden böyle bir cümle kullanmıştır.
Her iki neticede de bir insan düşünmelidir..
Bu cümle doğrumudur? Böyle bir cümle etme hakkı böyle bir davada söyleme hakkını verir mi?
Ne demek o cümle?
“O da tek bışanı o minibüse binmeseydi?”
Öncelikle bir insan, ulaşım hizmeti veren bir dolmuşa, bir minibüse, bir taksiye veya bir otobüse içinde şoför olmadan binemeyecek mi? Veya binerse şoförü tahrik mi etmiş olacak?
Bir Avukat olsun, bir insanoğlu olsun, böyle bir cümle ederken önce ağzından çıkanı tartmalı.. Sonra bu tartıda vicdanına danışmalı.
Ben böyle bir cümle edersem doğru söylemiş olurmuyum diye düşünmeli..
Çok kötü bir suç işlemiş bir veya birkaç kişi mübebbet hapis cezası alabilir. Hatta idam cezası bile alabilir. Ülkemizde şu an İdam cezası uygulanmadığı için bu sanıklara ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken en üst limit baz alınmış vehiçbir hafifletici sebep göz önüne alınmamıştır. Çünkü bu olayda hafifletici bir sebep bulmak mümkün değildir.
Durum böyle iken sanıkların avukatının etitği cümle bana göre abesle iştigaldir.
Böyle bir olay karşısında bir insanda önce vicdan olmalıdır.
Birde o sanıkların böyle bir davada aldığı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasından çok eğer varsa o insanların vicdanlarındaki muhasebedir önemli olan.
Olaydan onra mehkeme edildiklerinde mahkeme heyetine çok üzgün olduklarını ve bin kere pişman olduklarını söyleyen bu sanıkların pişmanlığı elbet fayda etmez.
Elbet son pişşmanlık 20 yaşındaki Özgecan’ımızı geri getirmez.
Bundan sonrası o üç sanığın vicdanları ile hesaplaşmasıdır. Vicdanlarıyla başbaşa kalmış olmalarıdır.
Yaptıklarını vicdanları kabul edecekmi? Bunun sualini hergün sabah uyandıklarında tekrar tekrar sorunlar..
Onları toplumda, Özgecan’ın ailesi de, vicdanlarıda ömür boyu affetmeyecektir.
Çünkü bu suçun affedilecek bir yanıda yoktur, indirimi de..
Buindan sonra bu tür olayların olmaması için eğitimle toplumsal adaleti sağlamamız gerek.
Bu olayda verilen kararla emsal olan sonuç; Türkiye koşullarında tarafsız yargının kararı karşısında yüreğimize bir yudum su serpti denilse de temennimiz inşallah bir daha böylesi canice olaylarla karşılaşmayız.
Allah Özgecan’ın anne ve babasına sabır versin derken, tarihe geçen bu olayın unutulmayacak olmasıda bir Tarsus’lu olarak benim hafızamda kalacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.