Zor bir ay oldu, Mayıs.
Zor, kalabalık ve yorucu.
Anneler günü sevinci her yıl olduğu gibi ticari bir kaygıyla tamamen reklam malzemesine dönüşmese iyiydi. Alıştık artık. Ne de olsa bizde sevgi, sarılarak ya da öpücükle değil alınan hediyenin büyüklüğüyle ölçülüyor hala. Geldiğimiz nokta şuan bu.
Ardından 19 Mayıs sevinci.
Bazen düşünüyorum, Milli Bayram sevinçleri de aradan geçen yıllarla birlikte, tarihe mi karışıyor acaba? Sevinçlerimiz bile eskisi kadar coşkulu olamıyor artık. Sosyal medyada Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün çok değerli cümleleri ve resimleri paylaşılarak coşku sadece burada sınırlandırılıyor. Sokaklara, meydanlara bakıyorsunuz, facebookta like ya da instagram’da kalp yollayan kadar bile insan yok. Bizim bütün gücümüz, sevgimiz, inancımız bilgisayar ya da telefonun üstünde kalmış, sosyal medya kullanımımızla sınırlanmış. Tüm konuşmalar, beğenmeler, bağırıp çağırmalar, alkışlar, hepsi maalesef sanal dünyada.
* *
O yüzden seçimin gerçek olanına ilgi yok denecek kadar az. Herkesin diğer yüzünü görüyoruz. Herkes sadece birilerine mesaj verme derdinde. Kimse gerçekten, yürekten kutlama, anma, sevme durumunda değil. Bunu da sanki yalana dönmüş bir bahane gibi kutlamaya başlamışız. Hayatımız yalan ne de olsa. Bu görüşe katılanlar olabilir katılmayanlar da… Amenna saygımız sonsuz…
Bazen pire için yorgan yakanlar,
Bazen olup söylediği yalana herkesten çok kendisi inan.
Peki, ne yapmalıyız?
Haklı davaların her zaman ardında olmalıyız. Haklının da.
Ama bu durumda düşünülmesi gereken en büyük şey sağduyu… Zira işten çıkarılacak işçilerin yerine çalışmak için can atan bir o kadar daha işsiz olduğuna eminim. O yüzden arkada aileler, çocuklar, mağdur bir sürü insan varken, uzlaşma zemininde olunması çok daha büyük önem arz ediyor. Ne kadar kavga edersek edelim, uzlaşmayı bilmemiz gerek. Orta yolu bulmamız, herkesin çıkarı için ortak faydada buluşmak gerek. Şehrimizin, insanımızın, ekonomimizin, hepimizin geleceği için, el ele omuz omuza olmamızı temenni ediyorum. Ekmek zaten arslanın karnına inmişken, açılan deliği büyütmek değil, küçültmek olmalı hedef. Ve daha da önemlisi bu haklı platform bir siyasi eylem değil, sosyal bir hak arayışından öte gitmemeli. Yoksa olacaklardan kimse sorumlu olamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.