“Bir güvercin havalansa Yanık yanık koksa karanfil!..”
..
Hayvanları sevmek ne güzel şeydir.
Zaten kendisini ve insanları seven, hayvanları da sever..
Geçen gün, babamla St. Paul kuyusunun orada işyeri bulunan Emel hanıma ziyarete gitmiştim.
Hava sıcak mı sıcak!
Emel hanımın orada biraz oturup soluklanalım, dinlenelim diye düşündük.
Tam Emel hanımın işyerinin önüne geldik, baktım işyeri kapalı. Kapıya bir cep telefonu yazmış. Kendisi Mersin’deki evindeymiş.
Emel hanım zaman zaman Mersin’deki evinde kalır, zaman zaman da Tarsus’a gelir, Full dükkanda tarihle başbaşa kalır.
Orada çayını yudumlarken tarihi değerlerimizi seyreder..
Tarihi koklar..
Xx
Bizim Emel hanım..
Yani haftanın yarısını Tarsus’ta yarısını Mersin’de geçirir.
Emel hanımın yokluğuna rağmen masası ve sandalyesi işyerinin önündedir. Biraz nefes almak için babamla birlikte oturduk, tarihi güzellikleri seyredelim istedik.
Az sonra iki güvercin indi caddeye.
O taşların üzerinde tin tin yürüyerek bakkalın önünde kaldırım kenarında biriken su birikintisine bastılar.
Öyle güzeldiler ki?
Sonra gagalarını yerdeki suya daldırıp başlarını havaya kaldırdılar.
Aynı işlemi defalarca yaptılar.
O arada babam fırsatı değerlendirdi.
Çantasından fotoğraf makinasını çıkardı ve bu güvercinlerin birkaç poz fotoğrafını çekti. O güzelim kuşlar az sonra kanat çırparak havalandılar..
Demek ki, sıcak hava hayvanları da böylesine olumsuz etkileyebiliyormuş.
Onlarda, insanların varlığına aldırmadan susuzluğunu gidermek için yolda, sokakta, caddede veya nerde bir su birikintisi varsa, karaya ayak basıp bu sulardan içerek yaşamlarını sürdürüyorlar.
Çok basit bir olay.
Ama bu yaratıklar bile suyun öneminin farkında..
Bizde onların farkına varalım..
Oldu mu a dostlar?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.