Bazı şeylere akıl, sır erdirmek mümkün değil. ‘Belediye zabıtası ne yapar?’ diye günlerdir düşünüyorum ama bir türlü çözmüş değilim.
Kendime göre yanıtlıyorum. Olmuyor.
Zabıta, adı başında zabıt tutan demek… Şehrin nizam ve intizamını koruyup, kollayan ve de gerektiğinde zabıt tutarak durumu bildiren birimin ferdi değil mi?
Zabıta, nerede bir düzensizlik var ise orada gerekeni yapacak.
Gerekirse seyyar satıcı kovalayacak, gerekirse de şehrin düzenini bozmaya çalışanları önleyecek.
Eskiden şehir insanları ‘acaba bir hata ve kusurumuz mu var’ diye zabıtalardan çekinirlerdi. Çarşı ağasıydı adı. Adı başında ağa… Çarşı ya da mahallede şöyle bir dolaşsın yeterdi.
Birisi dışarıya çöp ya da kirli su mu döktü, zabıtaya haber verir o da gereğini yapardı.
Şimdikiler gibi mobil de değildiler. Yaya dolaşırlardı.
Türkiye gibi Tarsus’ta gelişti. Zabıtalarımız daha teknik donanım ve imkânlara sahipler artık. Altlarında araba, gün boyu Tarsus’un her yanını dolaşıyorlar.
Dolaşıyorlar ama yine de bazı şeyler gözlerinden kaçıyor olmalı.
En iyimserlikle ben öyle düşünmek istiyorum. Zira başka türlüsü görev ihmalidir.
Şehrin varoşu olsa belki gözden kaçmıştır diye anlarım.
Amma velakin şehrin tam ortası be kardeşim.
Adam sokağın bir kısmını kalebodurla döşeyip lokantasına katmış.
‘Sokak değil’ desen, belediyece kayıtlı ve numaralı bir sokak. Üstelik de Yarenlik alanının yandan girişinde.
Bunun daha beteri de Zorbaz otelinin yan sokağında… Koca sokağın girişi ciğercinin hizmetine sunulmuş.
Kimse kusura bakmasın. ‘SUNULMUŞ’ diyorum. Sunulmamışsa yolu lokanta yapmak niye?
Zabıta olarak ;’Gözümüzden kaçmış, görmedik, duymadık, bilmiyorduk’ bahanesi olamaz…
Gördüysen, yap muameleyi, tut zabtını gereği yapılsın.
Yok, bizim bilmediğimiz başka bir şey varsa onu da vatandaş olarak bilmek hakkımız.
Vatandaşa ait olan bir yol veya sokağın işyeri olarak kullanılması ya da kullandırılması ne demek?
Bir de Yeni Ömerli mahallesindeki 4101 sokak var. Eski Adliye sarayı karşısındaki Telekom’un arka sokağı… Bu sokaktan geçme zahmetinde bulunsunlar. Orada içinde ikamet edilen; duvarları çatlamış ve de Pizza kulesinden daha eğik yıkıldım yıkılacak bir ev var.
Biz yayalar oradan geçerken bile tırsıyoruz.
İçinde insanların ikamet ettikleri bu ev, yıkılır da Allah korusun ölü ya da yaralılar olursa ”AH KEŞKE’ demek neye yarar ki?
Tarsus Belediyesi olarak ‘AH KEŞKE!’ demeyerek bunun vebalini çekmeye hazır olan varsa ona, bir sözümüz yok tabi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.