Tercih Döneminde Gençler ve Ailelerin Tutumları Nasıl Olmalı?

Puanların açıklanmasıyla öğrencileri tercih heyecanı saracak. Peki tercih döneminde öğrenciler ve aileleri nasıl bir tutum izlemeli? Lotus Kişisel Gelişim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi psikoloğu Sinem Özhazinedar bu konuda hem öğrencileri hem de aileleri bilgilendirerek İBT Medyaya açıklamalarda bulundu.
3 yıldır kendi merkezinde hizmet veren psikolog Sinem Özhazinedar uzmanlık alanı yetişkinler olmasına rağmen en çok ergen kitleyi sevdiğini ve bu konuda da uzmanlaştığını belirterek “en iyi, kaliteli hizmeti alabilen değerlendiren kitle ergen kitlesi” dedi.

Kendinize büyük hedefler koyun

Tercih döneminde gençler ve ailelerin tutumlarının nasıl olması gerektiği konusunda tavsiyelerde bulunan Özhazinedar, puanı istediği gibi gelmeyen öğrenciler için “ öğrenciler tercih yaparken ya da sınavlara girerlerken hedef belirliyorlar bu hedefler düşük, orta ve yüksek hedefler olarak belirleniyor. Düşük hedef dediğimiz hedefler belirleyen öğrenciler genelde herhangi bir yere gidemiyorlar. Aile baskısından sıkıldıkları veya üniversite ortamını görmek gibi sebeplerden dolayı tercih yapıyorlar. Orta hedef dediğimiz mesela psikoloji bölümünü kazanmak istiyorum demek orta hedef ama hangi üniversite hangi şehir bu şekilde olduğunda çocuk ağacı biraz daha güçlü sallar bir elma düşer ya da düşmez ama yüksek hedef dediğimiz mesela Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünü kazanmak.. Böyle bir bölümü isteyen hedef koyan öğrenci üniversiteden ne istediğini bilir şartlarını araştırır ve kendini ona göre motive eder. Kendini bu şekilde motive ettiği için de en yükseğe zıplamaya çalışır sürekli olarak. En yüksekteki elmayı alamasa bile en azından ortalardan iyi pişmiş bir elmayı alacaktır” hedefi yüksek tutmanın önemine değindi.

Öğrencilerden ailelerin tercihlerinden ise kişilik özelliklerine göre mutlu olabilecekleri bir bölüm tercih etmelerini isteyen Özhazinedar “üniversiteden sonra artık iş hayatı başlayacak, hangi iş olursa olsun işini iyi yaptıktan sonra zaten kazancı gelecektir önemli olan huzurunun olması. Çocukların da buna göre tercih yapmasını istiyorum yani prestijden daha çok kendi içsel prestijlerine değer vermelerini istiyorum ve bu doğrultuda hedef koyup ona yönelik çalışmaları gerekiyor ve kaygı düzeylerini de ayarlamaları gerekiyor. Kaygı düzeyini ayarlamak için de motivasyonlarını sabit tutmaları gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

Aile ilk başta çocuklarının kaygılarını yatıştırmalı

Ailelere de bu dönemde büyük iş düştüğüne vurgu yapan Özhazinedar “çocuğu dershaneye gönderiyor olmak önüne yemek koymak ya da özel ders aldırıyor olmak iyi ebeveyn olmak değil. Çocukların ekstradan bir hayatları var kişiliği var. Bütün hayatları sınavlar değil, bütün hayatımız önümüzde kazanacağımız üniversite değil. Çocukların sevip sevmediği şeyler var hayalleri var ailelerin de daha çok bunlara odaklanmaları gerekiyor. Aile ilk başta çocuklarının kaygılarını yatıştırmalı. Çünkü çocuk, ailem çok emek etti çok para harcadı ben bunu suistimal ettim diyor ve çocuğun ilk kaygıları böyle başlıyor. Ailenin çocuklarına sen ne olursa olsun bizim çocuğumuzsun biz seni seviyoruz diyerek destek vermeleri gerekiyor” dedi.

Komşunun oğlunun genetiği ile senin genetiğin aynı olmayabilir

“Bizim bir IQ dediğimiz matematik Türkçe çözebilme zekamız var bir de EQ dediğimiz duygusal zekamız var. Çocuğu zaten aileler mahalle baskısı yapa yapa başkalarıyla kıyaslaya kıyaslaya EQ dediğimiz duygusal zekayı örtülediğimiz için çocuk çok dahi bile olsa IQ’yu ortaya çıkaramıyor.”

“Notlarımı yazıp tuvalete yapıştırdım fotografik hafızamla öğrendim”

Düşük puan alanlar ya da tercih yapmak istemeyen mezuna kalmak isteyen öğrenciler için de tavsiyelerde bulunan Özhazinedar,
“ ilk önce yüksek hedef dediğimiz hedefi belirlemeleri gerekiyor. Şöyle düşünün bir otobüstesiniz otobüs şoförüsünüz arkada bir sürü yolcu var hepsi konuşuyor ortalama olarak bir otobüs şofürü herkesi duyabilir. Bu mahalle baskısıdır, aile baskısıdır, kaygıdır, öğretmenlerdir, derslerdir hepsi konuşuyor. Bizim üç aşamamız var ya bunları ikna etmeye çalışacaksın o zaman ne olur muhtemelen kaza yapmış olursun. Ya pes edip onlara teslim olacaksın o zaman ne olur hedefe ulaşamazsın. Ya da şunu yapacaksın, duyacaksın ama dinlemeyeceksin. Duymakla dinlemek arasında fark var. Çocuklar çalışma mantığında bunu uygulayacaklar ilk etapta. İkinci olarak ben ders notlarımı yazdım açık söyleyim yazdıklarımı da tuvalete yapıştırdım. Belli bir yerden sonra bu yapıştırdığım notları ezbere değil fotografik hafızamla öğrendim” dedi ve kendinden örnekler vererek tavsiyelerde bulunmaya devam etti.

Çocuğun ders çalışma düzenine karışmayın

Çocukların ders çalışma düzenlerine kesinlikle karışılmaması gerektiğinin altını çizen Lotus Kişisel Gelişim ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi psikoloğu Sinem Özhazinedar, her çocuğun farklı öğrenme şekli bulunduğunu söyledi ve çocuğun öğrendikten sonra ekstra üzerine gidilmemesini dile getirdi.
Daha çok teste yoğunlaşmaları gerekiyor
Sınava hazırlık döneminde öğrencilerin teste yoğunluk vermeleri gerektiğini belirten Sinem Özhazinedar, bu testleri çözerken ya da motivasyonları düştüğünde ben kimim ne yapıyorum diyerek düşünüp onluk bir ortam çıkararak kendilerini motive edip tekrar teste yoğunlaşmalarını istedi.