TBMM'de 17/25 Aralık yıldönümünde tartışma çıktı

ANKARA - Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 16

17 Aralık 2015 Perşembe, 16:42
TBMM'de 17/25 Aralık yıldönümünde tartışma çıktı
-


Bilgi: Instagram'da @mersinhaber'i takip ederek anlık gelişmelerden daha hızlı haberdar olabilirsiniz.
ANKARA - Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 16. birleşimi saat 14.00'te yoklama ile açıldı. Birleşimi Meclis Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi yönetiyor. Gündem dışı konuşmalar için üç milletvekiline söz verildi. 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ikinci yılı hakkında söz alan CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel'in konuşması sırasında genel kurulda gergin dakikalar yaşandı.

"İki yıl önce bugün, cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk iddiaları ortaya çıktığında neler olduğunu tekrar etmeye gerek yok, tüm Türkiye bunları biliyor." diyen Yüksel, fakat bu süreçte AK Parti tarafından Türkiye'ye bir hikâye anlatıldığını ifade etti.

"YA ÜST AKIL YOKTU BİZ HIRSIZLIK YAPTIK DEYİN; YA DA ÜST AKLIN TAŞERONU BİZİZ DEYİN"

Hikâyenin Erdoğan ve AK Parti'nin Türkiye'yi uçurduğu; bir üst akıl olduğu ve bu üst akılın Türkiye'nin yükselişinden hiç memnun olmadığının olduğunu anlatan Yüksel, şöyle konuştu: "İşte o üst akıl 17 Aralık'ta emir verdi ve paralel yapı, memleketi AKP'den kurtarmak için düğmeye bastı. Hikâyenin ana fikri bu. Bu hikâyenin neresinden tutsanız elinizde kalıyor ama ben hikâyenizi doğru kabul edeceğim. Hatta doğruysa bile, sormam gereken birçok soruyu sormayacağım. Örneğin, paralel yapı devlete nüfuz ederken siz neredeydiniz demeyeceğim; örneğin, böyle bir yapılanmaya göz yumanlar üç kazı bile güdemez, istifa etmelilerdi demeyeceğim. Çünkü, daha önemli meseleler var. 17 Aralıktan beri 'Bize komplo kurdular.' diyorsunuz, 'Bize darbe yapacaklardı.' diyorsunuz ama biriniz bile çıkıp 'İçimizde hırsız yok, biz hırsız değiliz.' diyemiyorsunuz. 'Hırsızlığı mı, hainliği mi tercih edeceksiniz?' diye sordunuz. Biz CHP olarak bu oyunu bozmaya çalıştık, 'Hainler ile hırsızlar arasında seçim yapmak zorunda değilsiniz; CHP var, biz varız.' dedik ama vatandaşı ikna edemedik, kabahatliyiz. Kabul, tamam, paralel yapının niyeti kötü, paralel yapı çok başka. Tamam, hainlik hırsızlıktan daha kötü, ona da tamam, tamam da siz içinizdeki hırsızların yargılanmasına neden engel oldunuz? Hırsızlık sizin ahlakınıza göre suç değil mi, günah değil mi? Bunlar yargılanırsa partide adam kalmayacak diye mi korktunuz? Hepiniz mi ortaksınız yoksa işin ucu en tepedekine varacak diye mi korktunuz? Bakın, bunlar acıklı sorular ama ben bunların üzerinde de durmayacağım çünkü daha önemli meseleler var. Memlekette, sayın milletvekilleri, tuhaf şeyler oluyor. O üst akılla bugünlerde aranız pek iyi. Rus uçağı düşürüyorsunuz, hemen o üst aklın eteğinin altına kaçıyorsunuz. Rus krizinde herkesten önce İsrail size elini uzatıyor, 'Ruslar gazı keserse korkmayın, biz size gaz veririz.' diye daha çıkarmadığı gazla size teminat veriyor. Neler oluyor? İnsanın aklına tuhaf tuhaf şeyler geliyor. Hani bu üst akıl size karşı komplo üzerine komplo düzenlemişti? 7 Hazirandan sonra ne oldu da aniden fikir değiştirdi? Ne oldu da Amerika'nın, Almanya'nın, İsrail'in makbul bir ortağı oldunuz? Eğer millete anlattığınız hikâye doğruysa, eğer birileri sırf sizi düşürmek için komplolar kurduysa şimdi neden vazgeçtiler? Onlara ne verdiniz de vazgeçtiler? İnsanın aklına kötü şeyler geliyor. Güneydoğu'da 7 Hazirandan bu yana insanlık dışı hiddet ve şiddet acaba üst akılla alakalı mı? PKK'yla dövüşüyoruz kisvesi altında oradaki sivil halkı hayatından bezdirmek bu planın bir parçası mı? Sivil halka 'Biz Kürtlere bu memlekette yer yok.' dedirtmeye mi çalışıyorsunuz? Üst aklın desteğini almak için memleketin Kürtlerini mi verdiniz? Rus uçağını düşürdünüz, helal olsun, kahramanca iş yaptınız. İyi de şimdi biz oraları Rusların insafına terk etmek zorunda kaldık. Oralarda devriye uçuşu yapsak dahi savaş çıkacak diye bölgeden çekildik. Bölgedeki menfaatlerimizden vazgeçmeye bahane olsun diye mi düşürüldü o uçak? İnsanın aklına çok kötü şeyler geliyor. Allah aşkına açıklayın, ya deyin ki: 'Üst akıl yoktu, biz hırsızlık yaptık, bahane bulduk.' Ya da deyin ki: 'Artık üst aklın taşeronu biziz.'"

"'BİZ HIRSIZ DEĞİLİZ' DEMİYORUZ"

Yüksel'in konuşması sırasında AK Parti'li vekiller ile CHP'li vekiller arasında zaman zaman söz atışmaları yaşandı. Söz alan AK Parti Grup Başkanvekili İlknur İnceöz ise "Şimdi, bugün 17 ve 25 Aralık olayları nedeniyle arkadaşlar söz aldılar gündem dışı ve bundan sonraki konuşmalar da Meclis'te bu çerçevede olacak. 17 Aralık günü, hepimiz hatırlıyoruz, evet, hepiniz biliyorsunuz, o gün televizyonda ve gazetede, daha yargılama yapılmadan evlere gidiliyor, ihbarlar yapılmış ve anında suçlayıcı ayakkabı kutuları, para sayma makineleri… Benim aklıma gelen o gün, o görüntüleri ilk izlediğimde şuydu: Âdeta bir kurgu vardı ve algı operasyonuyla siyaset ve toplum mühendisliği yapılmak suretiyle 17 Aralık günü tamamen bir algı oluşturuluyordu." diye konuştu.

CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş da "Hırsız var hanımefendi, kurgu yok." diye karşılık verdi. İnceöz, "'Biz hırsız değiliz.' demiyoruz; hırsız değiliz zaten, hırsız değiliz. Bu suçlamaları asla kabul etmiyoruz. 17-25 Aralık olduğu gün de aynı şeyi söyledim. Bu olaylar AK Parti iktidarına karşı, seçilmiş iktidara karşı, milletin iradesine karşı yapılmış bir operasyondu. Onun için de bu operasyonlara karşı olduğumuzu söyledik. Bunun için de bu söylemlerinizden alınacak hiçbir durumumuz yok. Bu Mecliste AK Parti iktidarının milletvekilleriyle beraber Meclis soruşturması kurulması konusunda oy verilmiş, destek verilmiş. Mecliste bir soruşturma komisyonu kurulmuş, Meclis soruşturma komisyonu. Biz oraya geldiğimizde hiçbir önyargı olmadan soruşturma komisyonunda çalıştık. Ama CHP'nin, MHP'nin, HDP'nin milletvekilleri daha ilk andan itibaren görüşlerini tıpkı 17 Aralık medyası gibi ortaya koydu ve bir ön almayla o soruşturma komisyonu çalıştı. Bununla beraber soruşturma komisyonu görevini yaptı. Bu arada savcılık soruşturma konusunda takipsizlik kararı verdi. Tüm bilgi, belge, tanık ifadeleri konusunda burada da geldi, milletimizin oyuyla seçilmiş milletvekillerimizin desteğiyle beraber de burada soruşturma komisyonu hangi yönde karar vermişse milletvekilleri de o yönde uygulamayı bağımsız iradeleriyle karar vermiştir. Artık 17 Aralık ve 25 Aralık olaylarının, Türkiye'de seçimle işbaşına gelemeyeceklerin toplum mühendisi olduğunu sizin de kabul etmenizi temenni ediyorum. Asla utanmadık, asla da utanılacak bir iş yapmadık!" şeklinde konuştu.

"4 BAKANI NİYE MİLLETVEKİLİ YAPMADINIZ?"

Barış Yarkadaş da "4 bakan nerede? Niye milletvekili yapmadınız 4 bakanı? 60 milletvekiliniz gelmedi oylamaya. Çocuk mu kandırıyorsunuz? 60 milletvekiliniz oy vermedi. Niye yargılatmadınız o zaman? Niye mahkemelere baskı uyguladınız? Polisleri niye sürgün ettiniz? Bıraksaydınız o zaman. 4 bakan nerede? Niye milletvekili yapmadınız 4 bakanı? Niye milletvekili yapmadınız? Utandınız mı? Niye? Utandınız! Nerede Egemen Bağış? Nerede Erdoğan Bayraktar?" dedi.

Konuşmalar sırasında gergin anlar ve laf atmalar yaşandı. Tekrar kürsüye gelen CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel, "AKP'nin Sayın Grup Başkan Vekili, benim kendilerini hırsızlıkla itham ettiğimle ilgili söz aldı. Ben, kendilerine Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel olarak cevap vermeyeceğim. Kendilerine kim cevap verecek? Kendilerine AKP'nin Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar cevap verecek. Kendilerine başka kim cevap verecek? Bakanları Fikri Işık cevap verecek. Başka? Milletvekilleri Metin Külünk cevap verecek. Başka? Başbakanlarının danışmanı Sayın Mahçupyan verecek. Bir bakalım ne demiş Sayın Erdoğan Bayraktar? Aynen okuyorum: 'Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakanın talimatıyla yapıldı. Bu minval üzere Bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ettiğimi açıklıyorum. Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için Sayın Başbakanın istifa etmesi gerektiğini düşünüyorum.' demiş. Ben mi dedim? O, dedi. Başka ne demiş Sayın Bayraktar? Twitter hesabından şunu paylaşmış: 'Yolsuzluk olmadığını düşünecek kadar saf olmamalı ülkem. Var olduğunu ve bundan sonra da olacağını bilmeli.' demiş. Peki, Sayın Bakanınız Işık ne demiş? 'Ufak tefek hırsızlıkları, falan filan yolsuzluk diye büyütüyorlar.' Hırsızlığın ufağı tefeği var çünkü. Peki, Külünk ne demiş? 'İnsanın günah işleme özgürlüğüne darbe vuruyorlar.' demiş. Şimdi, ben mi dedim bunları? Benle uğraşmayın. Demek ki bunlar makbul adam, bunları partiden atmadığınıza göre dedikleri de doğru, demek ki bunlar olmuş. Ben demiyorum bunu, siz diyorsunuz." CİHAN

Etiketler:
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz yorum eklenmemiştir.
© 2000 - Tüm Hakları Saklıdır, Kaynak Gösterilmeden İçerik kopyalanamaz.

Mersin Haber ,Mersin










Oluşturma süresi(ms): -1
SON DAKİKA
ÇAMLIYAYLA'DA 10 TON KAÇAK TÜTÜN ELE GEÇİRİLDİ
MTSO’da, iklim değişikliğiyle başa çıkmanın yolları arandı
İSMETPAŞA MAHALLESİ GERİ DÖNÜŞÜMDE KADERİNE TERK EDİLDİ
56 İLDE TEFECİLERE VE DOLANDIRICILARA "KUYU-46" OPERASYONU
MERSİN İL MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRÜ FAZİLET DURMUŞ'TAN SİLİFKE ZİYARETİ
AKDENİZ İLÇESİ TOROSLAR, KAZANLI VE HOMURLU MAHALLELERİ KANALİZASYON SORUNU TARİHE KARIŞIYOR
MERSİN MÜFTÜLÜĞÜ'NDEN, TARSUS ZİYARETİ
MESKİ’DEN KIŞ UYARISI: SU SAYAÇLARI DONMA RİSKİNE KARŞI KORUNMALI
SİLİFKE'DE KARŞIYAKA HAZIRLIĞI
KARDA MAHSUR KALAN VATANDAŞLARIN VE HAYVANLARIN İMDADINA BÜYÜKŞEHİR KOŞUYOR