Özcan ailesinin Kepirli köyündeki yazlık evine vardığımızda bizi üç güler yüzlü can karşıladı. Melisa ve anne babası. Önce evin içini ve bahçeyi gezdik. Evin her köşesi Melisa için düzenlenmişti sanki. Melisa’nın masası, Melisa’nın resim sehpası, Melisa’nın ders panosu, Melisa’nın çocukluk fotoğrafları, üzerinde babası tarafından hazırlanmış özel eğitim kartları ve renkli kalemlerle dolu büyük masa, bahçede ise step aleti, kas çalışması için yay, atlama aparatları ve bir ağaca uygulanmış tenis oynama aleti…
Otizmle İlk Tanışma
Olcay hanım anlatıyor: “ Melisa şu anda 18 yaşında. Üç yaşına kadar uyumayan, hep ağlayan ve hiperaktif bir çocuktu. Üç yaşından itibaren değişmeye başladı. Gizli bir güç sanki Melisa’nın ellerini ve gözlerini esir almıştı. Bizimle göz göze gelmek istemiyor, ellerini saklıyor, yediğini yutamıyor, çatal kaşık kullanamıyordu. Doktor doktor dolaştık. Kimi çocuğun normal olduğunu, kimisi olayı abarttığımızı söyledi. Ama geç de olsa teşhis kondu: Otizm. Bir hastalık mıydı? Doktoru, ilacı var mıydı? Bunun çaresi yok, Allah yardımcınız olsun diyorlardı. Devlet kurumlarını araştırdık. Haftada iki kez 40 dk.lık eğitim veriliyordu. Ama bu eğitimlerin hepsi aynıydı. Yani çocuğa odaklı değildi. Ayrıca öğretmen sayısı da yetersizdi. Özel kurumlar ve ilaçlar ise çok pahalıydı. Çocukları için evlerini arabalarını satan, olmayan paralarını harcayan çok aile biliyorum”. Kamil bey ise o günü şöyle anlatıyor: “O zaman otizmin ne olduğunu bilmediğim için ‘Neyse, çocuğum hasta değilmiş’ diye sevindim. Ama ne olduğunu öğrendiğimde başımdan aşağı kaynar sular döküldü”
Teslimiyet mi, Mücadele mi?
“İlk şoku atlattıktan sonra, çocuğumuzu bu girdaptan nasıl kurtarabiliriz diye düşündük. Yeteneklerimize göre aramızda bir görev bölüşümü yaptık. Eşim emekliye ayrıldı ve Melisa için spor ve eğitim konusunda araştırmalar yaparak kendisini geliştirdi. Ben ise otizmin nedeni, tedavisi ve ilaçları konusunda araştırmalara başladım. Bu çalışmalar tüm günümüzü aldığından sosyal hayatımız hemen hiç kalmadı. İnternetten yurt içi ve dışı araştırmalar yaptım. Birçok kişi ve uzmanla tanıştım. Hatta bazılarını Mersin’e davet ettim. İlaçlar konusunda bilgi sahibi olmak için Farmakoloji kitapları bile okudum. Öğrendiklerimi ve deneyimlerimi diğer ailelerle paylaştım
Önce Ellerini Sonra Gözlerini Geri Aldık
Tüm bu zorlu mücadele sonucunda hangi aşamaya geldiklerine biz de şahit olduk. Melisa artık anne babasına sarılıyor, onları öpücüklere boğuyor.
Kamil bey anlatıyor: “Otizmle ilgili özel bir hastane, yeterli uzman doktor veya eğitimci yok. Bu durum da ailelerin işini çok zorlaştırıyor. Tüm bunlar acilen sağlanmalıdır. Biz çok zorluk çektik ve kendi çabalarımızla buraya kadar geldik. Diğer ailelere yardımcı olmak için tüm deneyim ve uygulamalarımızı Melisa Özcan adıyla you tube’da paylaşıyoruz. Ayrıca hazırladığım eğitim paketini DVD halinde isteyen ailelere gönderiyorum”
Olcay hanım anlatıyor: “Günlerce, saatlerce kollarını, ellerini zeytinyağı ile ovarak masaj yaptım. Rusya’dan getirttiğimiz ilaçlarla 7 yaşından sonra tuvalet eğitimini kazandık. Sonra göz temasına odaklandık, ondan da sonuç aldık. Melisa babasının verdiği özel eğitimden çok şey öğrendi. Düzgün yazı yazabiliyor, karışık olan şekilleri çözüyor, resim boyuyor, mutfakta bana yardımcı oluyor. Eşim her gün ona spor yaptırıyor. Başarımız yüzde 70 diyebilirim. Önceleri o gizli güç Melisa’nın elinden tutup sürüklüyordu. Şimdi arkasından takip ediyor Ama otizm yerinde durmuyor. Onun için de mücadelemiz hep sürecek. Akıcı konuşmasını ve okuduğunu muhakeme etmesini henüz sağlayamadık. Ulusal Kanalı bu konuda program yaptığı için canı gönülden kutluyorum”
Yusuf Çelik-Mersin
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.