Kızıltan'ın demeci ise şöyle;
31 Mart 2019 tarihinde Türkiye genelinde yapılacak yerel seçimlerden dolayı tüm ülke seçimlere odaklanmış durumda.
Ne zaman bir seçim olsa, ne yazık ki her şeyi unutup sadece tüm gündem olarak seçimleri bekliyoruz. Oysa hayat devam ediyor, ekonomi devam ediyor, sorunlar devam ediyor. Evet, yerel seçimler kentler için çok ama çok önemli ancak bir şeye odaklanırken diğer şeyleri kaçırmamalıyız, çünkü dünya bizim yerel seçimlerimizi beklemiyor. Bu artık bir alışkanlık haline gelmemelidir. Yatırım yapacak yatırımcı yerel seçimi bekliyor, kamu yatırımı yerel seçimi bekliyor, yeni eleman alacak firma yerel seçimi bekliyor, sermayesi olan seçimi bekliyor… Ama biz beklerken hayat devam ediyor. Bu anlamda Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak biz de elbette yerel seçimlere önem veriyoruz ve bununla ilgili yeni adaylara yol gösterecek birçok çalışmayı bir yandan ortaya koyarken, öte yanda diğer şeyleri beklemeye almıyoruz. Ne kentimizin ne de ülkemizin böyle beklemelere tahammülü yok. MTSO olarak sürekli nasıl daha çok ve daha kaliteli üretiriz, bu ürünleri daha etkin şekilde ihracata nasıl entegre ederiz, firmalarımızın eğitim ve beceri eksiklerini nasıl gideririz, dış tanıtımlarımızı daha etkin nasıl yaparız, Mersin’deki yatırımları nasıl arttırırız gibi sorulara cevap olacak somut projeler üretiyor, somut adımlar atıyoruz. Yerel seçimler çok ama çok önemli, ama bu gündem bizlere kentimizde yapılması gereken şeyleri unutturmamalıdır. Şirketlerimizde, kentimizde yapılması gereken şeyleri unutturmamalıdır. Herkes öncelikle canla başla kendi işine odaklanmalıdır.
“İhracatı ithalatından fazla bir kentiz”
Şunu gururla ve mutlulukla ifade etmek isterim ki, Mersin iş dünyası bu gündemlerden sıyrılıp, kendi işine odaklanmasını becerebilen bir camiadır. Bunun en temel göstergesi rakamlardır. Bildiğiniz gibi MTSO olarak düzenli olarak yayınladığımız Aylık Ekonomi Bültenimiz var. Bu bülteni web sitemizden dikkatle izlemenizi öneriyorum. Olumlu rakamlar bize moral olurken, olumsuz rakamlar ise hatalarımızı veya eksiklerimizi göstermektedir. Özellikle son yayınlanan bülten olan Kasım 2018 Bültenine baktığımızda Mersin’in Ocak-Kasım 2017 tarihleri arasında 1 Milyar 322 Milyon dolar olan ihracatını, 2018’in aynı döneminde %16’lık artışla 1 Milyar 537 Milyon dolara çıkardığını görüyoruz. Aynı dönemde Mersin ihracatı artarken, ithalatının ise %13 azaldığını örüyoruz. Yani, Mersin ihracatı ithalatından fazla olan net ihracatçı bir kent. Hinterlandında 20 milyar dolarlık bir dış ticaretin oluştuğu, Marmara Bölgesi’nden sonraki en büyük dış ticaret bölgesi. Yani, Türkiye’nin yeni Marmara’sı olan bir bölgeden bahsediyoruz. Ülke zenginliğinin Anadolu’ya homojen şekilde yayılmasını sağlayacak yeni ekonomi bölgesinden bahsediyoruz. Türkiye’nin üretim, istihdam ve ihracat anlamında bir ikinci Marmara’ya daha sahip olmasını kim istemez ki?
“Katma değer yaratabilen bir üretimimiz var”
Kasım 2018 Ekonomi Bültenini incelediğimizde dikkatimizi çeken ikinci konu Mersin’in teknoloji yoğunluna göre imalat sanayi ürünlerindeki ihracat oranıdır. Mersin’in imalat sanayi dış ticaretinde düşük teknolojili ürünler %30, Orta-Düşük teknolojili ürünler %22, Orta-Yüksek teknolojili ürünler %44 ( ki bu çok önemli bir oran), Yüksek teknolojili ürünler ise yaklaşık %4 oranında. Yani, Mersin imalat sanayinde dış ticaret anlamında ihracatının neredeyse yarısı Orta-Yüksek teknolojiye dayanıyor. Yani, para kazanan bir üretim. Yani, katma değer yaratabilen bir üretim. Burada Mersin’in gelişmiş pazarlar olan AB ve Asya pazarına iş yapmasının da etkisi büyük. İş yaptığınız pazarlar nitelikli ise üretiminiz de bunu karşılamak zorunda.
Peki, Mersin hangi pazarlara ihracat yapıyor? Bültendeki resmi rakamlar şöyle:
2018 Ocak-Kasım arası rakamlarına göre bu 1 Milyar 537 Milyon dolar ihracatın 710 milyon doları Asya’ya, 569 milyon doları Avrupa’ya, 160 milyon doları Afrika’ya, 74 milyon doları ise Kuzey ve Güney Amerika’ya yapılmış. Yani, gelişmiş ülkelere daha çok ihracat yapmışız Mersin olarak. Bu da üretim kalitemizin en büyük göstergesidir.
Diğer önemli bir gösterge ise Mersin’de kurulan yabancı sermayeli şirket sayısındaki artış. Ocak-Kasım döneminde 2016’da 252, 2017 yılında 307, 2018 yılında ise 593 yabancı sermayeli firma kurulmuş. Yani, Türkiye genelindeki 12 bin 372 yabancı sermayeli şirketin yaklaşık %5’i Mersin’de kurulmuş. İş gücü bilgilerine baktığımızda Mersin genelinde 38 bin 235 iş yeri, 54 bin 732 esnaf ve 27 bin 580 çiftçi bulunmaktadır. Yine, ekonomik büyüklükteki ve ekonomik istikrardaki diğer bir gösterge ise vergi. Bu anlamda Mersin, genel bütçe vergi gelirlerinin tahakkuku ve tahsilatında Türkiye genelinde 6’ıncı sıradadır. Yani, Mersin üretiyor, çalışıyor, iş ve aş veriyor, istihdam yaratıyor ve ihracatla ülkenin zenginliğine katkı koyuyor. Bu arada sorunsuz şekilde, toplumsal sıkıntılar oluşmasına izin vermeden yönetmeyi başardığı yoğun bir Suriyeli göçünü de eklemek gerekir bu başarılara.
Neden yetkililer gözünü bu güçlü bölgeye çevirmiyor?
Peki, Mersin’in tüm bu bölgesel, ulusal ve küresel sorunlara rağmen sadece ayakta kalan bir kent olarak değil, ülkesine katkı koyan bir kent olmasını sağlayan şey nedir? Unutulmasın ki, Mersin bunları havalimanı olmamasına rağmen, çok ihtiyacı olan yeni konteyner limanı olmamasına rağmen, MTSO’nun zamanında öncü olduğu modern lojistik merkezi olmamasına rağmen, imar planlarındaki eksik bırakılan yatırım arazilerindeki yetersizliklere rağmen, Taşucu limanının ticari bir liman olmamasına ve atıl şekilde beklemesine rağmen yapmıştır. Peki, bu yatırımlar da olmuş olsa, hayal edelim Mersin ve bölgesi ne olurdu? Türkiye’ye katkısı ne olurdu? Sanırım yeni bir Marmara bölgesi kazanmış olurduk. Bugün Mersin’in bu gücü ile ve hinterlantı olan Adana’nın imalat sanayi, yan sanayi ve enerji gücü, Osmaniye ve İskenderun’un yassı demir ve çelik üretimi, Mersin’in nitelikli sanayi, lojistik gücü ve dünyaya açılan limanı, Gaziantep, Konya, Karaman, Kayseri gibi üretimde markalaşan kentleri olmasına rağmen, yetkililerin hala yerli otomobil üretimi için yer aradığını görüyoruz. Hala Bursa gibi, Marmara bölgesinin sıkışmış ve daralmış bölgesinde yer arama çabası görüyoruz. Neden? Neden yetkililer gözünü bu güçlü bölgeye çevirmiyor? Mantık burası diyor, maliyet burası diyor, üretim ve pazarlama bilimi burası diyor…
Mersin ve bölgesi her yatırıma hazırdır. Gelin Mersin’i ve Doğu Akdeniz’i Türkiye’nin yeni Marmara’sı yapalım. Türkiye kazansın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.