Mut Kenti Youtube hesabında yayınlanan videoda "Turfanda da Türkiye’nin ilk kayısı üreten Mersin'in Mut ilçesidir. Çarşıda pazarda marketlerde gördüğünüz kayısılar Malatya değil Mut kayısısıdır. Dünyanın her yerine ihraç edilmektedir" ifadeleri ile Mut ilçesinde yetişen Kayısı övülüyor. Mersinlilerin sofrasına kayısılar Mut'tan gidiyor.
Öte yandan Mut İlçe Belediyesi resmi sitesinde "Mut Kayısısı"nı tanıtan yazı ise şöyle;
İlçemize kayısı 2008 yılında aramızdan ayrılan Ziraat Teknisyeni Nail Türe tarafından 1949 yılında getirildi. İlk kayısı bahçesi ise Mehmet Parlatan tarafından yapıldı.
Bölgenin mikro klima iklim özelliği (İç Anadolu ve Akdeniz ikliminin geçiş noktası olması) nedeniyle gerek tadı, kokusu ve erkenci olması Mut kayısısına ayrı bir önem kazandırmaktadır.
Mayıs ayının ilk haftasında hasadına başlanan sofralık Mut kayısısı aynı zamanda ülkemizde sofralık kayısı üretiminin de merkezi konumundadır. Türkiye`nin sofralık kayısı tüketiminin yüzde 70`i Mut`tan, kalan yüzde 30`luk bölümü ise Akdeniz kuşağındaki diğer yerlerden karşılanmaktadır. Mut merkezinde ve köylerinde üretilen yaş sofralık kayısı “Mut Kayısısı” ismiyle tescil olunmuştur. Böylece piyasaya Mut Kayısısı adı ile sunulan kayısıların satışının önüne geçilmesi doğrultusunda da önemli bir adım atılmıştır. Mut kayısısını Malatya kayısısından ayıran en temel özellik ise sofralık olarak tüketilmesidir.
Son yıllarda önem kazanan organik tarım yapılması noktasında da iklimsel özelliği nedeniyle zirai ilaç kullanımının en az noktada olmasına karşın Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın Mut’u üretimde pilot bölge olarak seçmesiyle de üretim kayıt altına alınarak özellikle ihracatta sorun yaşanmasının önü geçilmiş bulunmaktadır. Bu da ürün değerinde düşüş gibi problemlerle karşılaşılmasının önüne geçilmesini sağlanmıştır.
İlçemizde 55 bin dekar arazide üretimi yapılan verimli çağda 1 milyon kayısı ağacı varlığı bulunmakta, 4 bin kayısı üreticimiz yıllık ortalama 100 bin ton üretim gerçekleştirilmektedir. Geçtiğimiz yıl verilerine göre 30 bin ton civarında kayısı ihracatı gerçekleşen ilçemizde, bu ihracattan 45 milyon lira gelir elde edilmiştir. Son yıllarda ihracata yönelik kayısı çeşitlerinin gelir getirmede ön plana çıkmasıyla birlikte üreticilerimiz ihracata yönelik çeşitler olan Tirintina, bebeko, çağatay, al kayısı, aldeniz ve mogador cinsi kayısılarının üretimine geçmişlerdir.
Mut merkezinde ve köylerinde üretilen yaş sofralık kayısının 4128 sayılı Kanunla düzenlemeler yapılan 555 sayılı “Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” nin 9. maddesi gereğince 20.01.2007 tarih ve 26409 sayılı Resmi Gazete’de ilan edilerek C 2005 /021 no ile “Mut Kayısısı” ismiyle tescil olunmuştur. Böylece piyasaya Mut Kayısısı adı ile sunulan kayısıların satışının önüne geçilmesi doğrultusunda da önemli bir adım atılmıştır.
Mut’ta kayısının üretimiyle birlikte ilk kez 1962 yılında Mut Karacaoğlan ve Kayısı Bayramı düzenlenmiştir.Mut Karacaoğlan ve Kayısı Bayramı etkinlikleri ülkemizde düzenlenen ilk festivaller arasında yer almaktadır.
Mut’a ilk kayısının gelmesini sağlayan Nail TÜRE’nin 15.02.1995 tarihinde memleketi olan Adana/Kozan’da Mut üzerine kaleme aldığı şiiri:
MUT’TAN ANILAR
Gurbetteyim ben ama gönlüm Mut’a pek yakın
İşte bahar geliyor çiçeklerden taç takın
Sevdalıyım Mut’uma öylesine bir tutku
Seninleyim her zaman unuttu sanma sakın
Küllenmiş kor gibiyim için için yanarım
Söndürmeden deşecek usta bir el ararım
Sende yanıp tutuştum, kül örtünle korundum
Binbir anı dolusun, beş çınar bir pınarım
Mağras dağı sarpçadan geyik avı yaptın mı?
Kör dekeyi görüpte bir tek kurşun attın mı?
Zemherinin birinde sulu inde bir gece
Yastık yapıp ceketi, pür üstünde yattın mı?
Bekleyenim var deyip şu Kozlara çıktın mı?
Bir dilberle güreşip yatağında yıktın mı?
Sinesine baş koyup hayallerle yaşarken
Seher vakti dönüşten acı çekip bıktın mı?
Yıkılgan’ın başında ta torba takardım
Sisten örtü giyinmiş Mut’a doğru bakardım
Zemin yeşil, gök mavi, gurup gelip geçerken
Düşünürdüm yarını, bir yenice yakarken
Kumru pınarı deyip bir kez olsun gördün mü?
Felekten bir gün çalıp, sefasını sürdün mü?
Karamıktan şişlere et dizen bir ahunun
Saçlarını okşayıp bir tek belik ördün mü?
Göksu coşkun baharda, boz bulanık akarken
Bütün köy merakla dam üstünden bakarken
Kırkyalan’dan bu yana sürdüm koca kıratı
Tehlikeler kafamda şimşek şimşek çakarken
Yağışlı bir havada kıl çadırda yattın mı?
Bir ocağın başında bala kaymak kattın mı?
Şafak söküp tanyeri dönüşürken kızıla
Yıldızlarla dertleşip efkar alıp sattın mı?
Vefâkarmış dostlarım aradılar sordular
Bir rüyadır aranış bizde hayra yordular
Selam olsun bizlerden kadirşinas beylere
Boz toprağı yeşertip şaldan çadır kurdular
Baharlarım kış oldu unuttum ben yazımı
Çoktan astım duvara eleğimi sazımı
Umut beni yaşatan ahu ahu içimde
Göremedim dalında sarı sulu kızımı
Sana umut bağlamış kızı ile gelini
Almak için dalından uzatırken elini
Dudağında gülücük, neler neler düşünür
Yaslanırken gövdene kıvrak ince belini
Açılmış her çiçekte, yeşeren her toprakta
Ben varım ben güzelim, seni, tutan toprakta
Ölümsüzüm seninle destanlaşıp dillerde
Nesillerden nesile söyleşsinler bırakta
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.