KIRŞEHİR - Kırşehir’de, Gül Kitabevi’nin yakılması olayıyla ilgili davanın ilk duruşması bugün görülüyor. 6’sı tutuklu 17 sanıklı dava öncesi, adliye çevresinde geniş güvenlik önlemi alındı. Mahkemede ifade veren tutuklu sanıklardan Mehmet Şimşek, şehitlerin üzüntüsüyle kırtasiyeye taş attığını ve verdiği zararın karşılanmasına razı olduğunu söyledi. Diğer tutuklu sanık Ramazan Doğan da “Yanan bir çantayı ani heyecanla içeri attım. Şehitlerin acısıyla duygulandım. Sonra da dışarıdaki bir sivil polisin boynuna sarılarak ‘Allah size zeval vermesin’ diyerek ağladım.” şeklinde savunma yaptı.
8 Eylül 2015 tarihinde Kırşehir’de gerçekleştirilen terörü protesto eylemleri sırasında HDP’li Eşref Odabaşı’na ait Gül Kitabevi, saldırgan bir grup tarafından önce yağmalandı ardından ateşe verildi. Can kaybının yaşanmadığı olayda, işyeri tamamen yanarken büyük çapta maddi hasar oluştu. Kamera kayıtlarından tespit edilen çok sayıda kişi gözaltına alındı.
3 AY İLE 15 YIL ARASINDA CEZA İSTENİYOR
Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün ilk duruşma görülmeye başlandı. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede, sanıklar Gökhan Hergül, Ramazan Akçakaya, Mustafa Tekten, Öner Arslan, Ramazan Doğan ve Gökhan Maraş hakkında içeride işyeri sahibi ve müşteriler olduğu halde kitabevi önünde yanan çantaları içeri atarak işyerinin yanmasına sebep oldukları gerekçesiyle 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan dava açıldı. Kitabevinin yağmalanması ve yakılmasında rol aldıkları belirtilen diğer sanıklar Tuncay Eroğlu ve Mehmet Şimşek’in olayların başından itibaren ön planda ve ilk saldıranlar oldukları belirtildi. Ayrıca Mahmut Can Yurdakul, Batuhan Çelik, Mehmet Emin Kesim, Halil Kurt, Tuncay Yalçın, Ramazan Çukuryer, Mahmut Doğan, Fadime Maraş, Tunay Yalçın ve İsmail Kılıç ise 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik', 'Mala zarar verme' ve 'Gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefet' suçlarından hakime ifade verdi. Sanıkların 3 ay ile 15 yıl arasında değişen sürelerde hapis cezası talep edildi. 'Öldürmeye teşebbüs', 'mala zarar verme', 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik' ve 'yasa dışı gösteri' suçlarından yargılanan sanıkların 3 ay ile 15 sene arasında değişen sürelerde cezalandırılmaları isteniyor.
SANIKLAR SAVUNMA YAPTI
Sanıklar suçlamalar hakkında savunma yaptı. Tutuklu sanık Ramazan Akçakaya, sesler üzerine işyerinden çıktığını ve yürüyüşe dahil olduğunu söyledi. Gül Kitabevi’ne taş attığını doğrulayan Akçakaya, “İşyerini kimin yaktığını görmedim. Yanan bir çanta üzerime geldi. Ben de öfkeyle bu çantayı attım ama nereye attığımı bilmiyorum. İşyeri yanarken içerisi boştu. Şehitlerin olması nedeniyle duygularıma yenilerek eyleme katıldım.” dedi.
Diğer tutuklu sanık Gökhan Hergül de herhangi bir siyasi parti üyeliğinin olmadığın belirterek, “Kim olduğunu bilmediğim kişiler bizi HDP binasına yönlendirdi. Ben de taş attım. Oradan ‘Gül Kitabevine hücum, PKK’ya yardım ediyorlar' diye bir ses duydum. Çanta standını devirdim. İçeri girdim ve birilerini kitapları devirdiğini gördüm. Kendimi kaybettim ne yaptığımı bilemedim.” şeklinde savunma yaptı.
ZARARI KARŞILAMAYA HAZIRIM
Diğer tutuklu sanık Mehmet Şimşek ise “Şehitlerin üzüntüsüyle 3-4 taş attım. Ben atmadan önce HDP binasının camları kırıktı. Sonra kitabevi önüne geçtim. Taş attım. O an içeride kimse yoktu. Sonra çantalar yakıldı ve içeri atıldı. Ben çantaların içeriye atılmasına engel olmaya çalıştım. Elime geçen bir demiri kitabevine fırlattım. Olayların bu duruma geleceğini bilemedim. Verdiğim zararın karşılanmasına razıyım. Çok pişmanım” dedi.
'İŞ YORGUNU OLDUĞUM İÇİN TAŞLARI İSABET ETTİREMEDİM'
Diğer tutuklu sanık Öner Arslan da işten çıkarak yürüyüşe katıldığını ve yorgun olduğu için taşları isabet ettiremediğini söyledi. Arslan, “Yürüyüşe katıldım. HDP binasına taş attım. İş yorgunu olduğum için de taşları isabet ettiremedim. Binadan seken taşlar üzerime gelmesin diye karşı tarafa Gül Kitabevi'nin önüne geçtim. İçeri girdim, kitap satandını devirdim. İşyeri sahibi keserle saldırdı. Ben de oradan ayrıldım.” şeklinde savunma yaptı. Arslan, emniyette kendisine izletilen görüntüler ile daha sonra izletilen görüntüler arasında kesinti yapıldığını iddia etti.
Diğer tutuklu sanık Mustafa Tekten, sosyal medya üzerinde öğrendiği yürüyüşe katıldığını ve HDP ile kırtasiyeye taş atıldığını söyledi. İçeride birilerinin olup olmadığını bilmediğini anlatan Tekten, “Şehitlerimizin üzüntüsüyle galeyana geldim. İçeriye yanmakta olan bir çantayı fırlattım. Zarar verme kastım yoktu.” dedi.
POLİSE SARILIP AĞLADIM
Diğer tutuklu sanık Ramazan Doğan, olaylar sonrası bir polise sarılıp ağladığını söyledi. Doğan olay gününü şu şekilde anlattı: “Koşanları ve kırtasiyeye taş atanları gördüm. Ben de dayanamayarak dışarıda asılı duran çanta tezgahına vurdum. İçeridekiler el hareketi ve küfür etti. Ben de içeriye girdim. Kırtasiye malzemelerine vurdum. Yangın dışarıdaki çantaların yakılmasıyla çıktı. Yanan bir çantayı ani heyecanla içeri attım. Şehitlerin acısıyla duygulandım. Dışarıdaki bir sivil polisin boynuna sarılarak ‘Allah size zeval vermesin’ diyerek ağladım.”
Tutuklu sanık Yunus Dağ, yürüyüşe katılmadığını, yolda karşılaştığı bir yaşlının ‘siz vatanınızı sevmiyor musunuz, 30 şehit var” demesi üzerine kitabevi önüne gittiğini söyledi. Dağ, “Ben de gazi kardeşiyim. Şehitlerden dolayı kendimi HDP binasının sundurmasında buldum. Yere inerken ayağım zedelendi. Kırtasiye önünde bir genç elindeki kağıdı yaktı. Kağıdı alıp söndürdüm. Kalabalığın tepkisi üzerine tepkileri dindirmek için elimde kalan kağıdı cebimden çıkardığım çakmakla yakarak yere attım. Kısa sürede söndü. 3 ay tutukluluğum süresince çok iyi düşündüm. Ben taş atmam ya da yakmam olmadı. Pişmanım” diye konuştu.
TUTUTSUZ SANIKLARIN SAVUNMALARI
Tutuksuz yargılanan sanıklardan Batuhan Çelik, yürüyüşe katıldığını ve kalabalığın birden HDP binası tarafına döndüğünü anlattı. Gül Kitabevi sahiplerinin PKK sempatizanı olduklarını duyduğunu belirten Çelik, “Ben de 3-4 taş attım. O sırada babam beni oradan uzaklaştırdı.” dedi. Çelik, bir soru üzerine kalabalığın HDP binasına yöneldiğinde polisin gruba müdahale etmediğini kaydetti.
Diğer tutuksuz sanık Halil Kurt, olayları sakinleştirme için kırtasiye önüne gittiğini savundu. Sanıklardan Tunay Yalçın, merakına yenik düşerek olay yerine gittiğini, Tuncay Eroğlu alkollü olduğunu ve tesadüfen olay yerinde bulunduğunu savundular. Suça sürüklenen çocuk Fadime M. (17) de “Öğrenciyim. Yürüyüşten yapılan anonsla haberim oldu. Kanunsuz olduğunu bilseydim katılmazdım. Kalabalıkla yürürken kargaşa çıktı. Şehitler olduğu için duygularıma yenik düştüm ve hedef gözetmeksizin taş attım. Yüzüme gelen bir çantayı alarak geri fırlattım. Pişmanım.” şeklinde kendini savundu. Sanıklardan Tuncay Eroğlu, alkollü olduğunu ve olay yerinde tesadüfen bulunduğunu anlattı. Eroğlu, “Benim ne haddime milleti kin ve düşmanlığa teşvik etmek” dedi.
Diğer tutuksuz sanıklar İsmail Kılıç, Ramazan Çukuryer ve Mehmet Emin Kesim de, suçlamaları kabul etmedi.
Mahkemeye öğle arası verildi. CİHAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.