6-8 Ekim saldırılarının maddi ve manevi bilançosu ağır oldu. PKK/HDP'lilerin gerçekleştirdikleri saldırılarda can ve mal kayıpları yaşandı. Toplumsal travmaya neden olan saldırılar büyük mağduriyetler meydana getirdi.
Daha sonraki süreçte ortaya çıkan ses kayıtları ve görüntüler, saldırıların düşünüldüğünden daha koordineli bir şekilde icra edildiği ve bunların FETÖ-PKK'nin oluşturduğu koalisyona işaret ettiği defalarca basına yansımıştı.
6-8 Ekim'in üzerinden iki yıl geçti. Saldırıların asıl amacına, nedenlerine ve sonuçlarına dair çokça makale yazıldı; farklı açılardan manşetler oluşturuldu, kitap kaleme alındı. Türkiye ve Kürdistan tarihinin kanlı sayfaları arasında yer alan 6-8 Ekim vahşeti neredeyse hiç gündemden düşmedi.
Aradan geçen iki yıl içerisinde de çok şey yaşandı. PKK/HDP'nin çukur siyaseti ve 15 Temmuz darbe girişimi beraberinde zihinlerdeki pek çok soru işaretine de cevap sundu. Gerçekler bir bir daha net olarak gün yüzüne çıkmaya başladı.
Toplumun tüm kesimleri artık birçok gerçeği daha yalın haliyle görüp şahit olurken yaşanmış bunca mağduriyete rağmen hâlâ yetkili ve etkili mercilerin gerçekleri ve onun oluşturduğu mağduriyetleri görmezden gelmesi kamuoyunda tepkiyle karşılanıyor.
Bir taraftan PKK eliyle, diğer taraftan FETÖ/PDY eliyle işlenen cürümlerin çeşitli mağduriyetlere neden olduğu artık su götürmez bir gerçekken, gerek FETÖ'nün polis ve yargı ayağındaki uzantılarının eliyle cezaevlerine hapsedilenler, gerekse de PKK'nin saldırılarında canından ve malından olanlar mağduriyetlerinin hâlâ giderilmemesine tepki gösteriyor.
Söz konusu mağduriyetlerin yaşandığı ve bugüne kadar gündeme gelmeyen Mersin'in Tarsus ilçesinde olup bitenleri HÜDA PAR Tarsus İlçe Başkanı Mehmet Ali Kutan, İLKHA'ya anlattı.
6-8 Ekim olaylarına değinen Mehmet Ali Kutan, saldırılarda üye ve gönüllülerinin zararının yer aldığı hasar tespit dosyasının Mersin Valiliğinde içinin boşaltıldığını söyledi.
Hatırlanacağı üzere saldırılarda Mustazaflar Cemiyeti Tarsus temsilciliğine ait bina, HÜDA PAR üye ve gönüllülerine ait 7 iş yeri, 2 ev, 2 otomobil ve 2 motosiklet yağmalanıp kundaklanmıştı.
Saldırıların neden olduğu zararın aradan geçen iki yıla rağmen giderilmediği dile getiren Kutan, kendisinin de hedef alındığı saldırılarla ilgili şöyle konuştu:
“Kurban Bayramın birinci günü Mustazaflar Cemiyeti Tarsus temsilciliğinden bana telefon açıldı. Telefonda, Tozkoparan Mahallesi'nde parti gönüllerimize kurban derileri dağıtımı sırasında saldırının olduğu bildirildi. Parti yönetimdeki arkadaşlarla beraber olay yerine gittik. Birkaç üye ve gönüllümüz darp edilmiş ve hastaneye kaldırılmıştı. HDP'den gelenler vardı sözde aracı olmak için ama onlar alttan alta saldırı talimatı veriyorlardı. Karşımızdaki saldırgan 500 kişilik grup, 25 veya 30 kişilik üye ve gönüllülerimizden oluşan grubu taşlarla saldırdılar. Bu sırada olay yerinde bulunan benim arabam da param parça oldu. Aynı zamanda yüzümden bir taş darbesi aldım. Sonra kendi imkânlarımla Tarsus Devlet Hastanesine gittim. Beni burada plastik cerrahi olmadığı için Mersin'e sevk ettiler. Orada gözümü kaybetme riskimin olduğunu söyleyerek İstanbul'a gitmemi tavsiye ettiler. Bayram olduğundan İstanbul'a gidemedim. O halimle eve geldim.”
“Saldırılarda HÜDA PAR Karaman İl Başkanı Hasan Atım gözünü kaybetti”
Kendisinin, partisinin ve İslami Sivil Toplum Kuruluşları üyelerinin PKK/HDP'lilerin saldırılarına maruz kaldığı süreçte tüm olup bitenleri seyreden, müdahalede bulunmayan dönemin İlçe Emniyet Müdürü ve TEM Şube Müdürünün bugün FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklandığına dikkat çeken Kutan, sözlerine şöyle devam etti:
“HDP'liler basın açıklaması yapmış yürüyüşe geçeceklerdi. HDP'li grubun Mustazaflar Cemiyeti binasına saldırı ihtimaline karşı bir heyeti dernek binasından 100 metre yakınında bulunan çevik kuvvete gönderdik. Heyetimiz çevik kuvvete gidip durumu anlattı ama emniyet yetkilileri önlem almadı. O sırada HDP'li grup derneğin etrafını sardı. Biz de dernek içerisindeydik. Dernek binasına taşlı saldırı oldu. Polis olaydan bir saat sonra geldi. Polis gelir gelmez derneğin içerisine gaz bombası attı. Atılan gaz bombasının ardından dernekte bulunan kardeşlerimiz dışarı çıkmak zorunda kalıyor. Bunu fırsat bilen kalabalık grup saldırılarına devam ediyor. Saldırılarda Karaman İl Başkanı Hasan Atım gözünü kaybetti. Sonra polis derneği ablukaya aldı. Arama yapacaklarını söyleyip yeniden içeriye girmiş kardeşlerimizin dernek binasından çıkmasına müsaade etmedi. O sırada üye ve gönüllülerimizin ev, işyeri ve araçlarına saldırılar oldu. Biz saldırılara karşı sergilenen sorumsuzluğunun FETÖ tarafından yapıldığına inanıyoruz. Zira dönemin İlçe TEM Şube Müdürü Mehmet Tüfek şu an FETÖ'den tutuklanmış durumdalar.”
Davutoğlu, zarar görenlerin mağduriyeti giderilecek demişti
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun 6-8 Ekim olaylarında zarar görenlerin zararının karşılanacağı sözünü hatırlatan Kutan, “Biz parti üye ve gönüllülerimizin zararının karşılanması için bir ekip oluşturduk. Valilik zararların tespiti için bizden ekip istedi ve ekibimiz zarar gören kardeşlerimiz, hastane ve emniyetteki raporlarını toplayıp valiliğe gittiler. Valilik hasar tespit komisyonu, hasarı yerinde görmek istedi. Bunun üzerine valilik hasar tespiti için bir kişiyi gönderdi. Gelen kişi ürkekti, çünkü ortada devlet yoktu. Kimsenin can güvenliği yoktu. Gelen kişiye eşlik ederek selametli bir şekilde uğurladık.” dedi.
“Hasar tespit komisyonunda görevli kadın üyelerimize ‘Bu yapılan Madımak'ın öcüdür!' dedi”
Valiliğin bünyesinde bulunan hasar tespit komisyonunda bulunan kişilerin, üye ve gönüllülerine karşı ideolojik davrandığını ifade eden Kutan, “Valilik maliye ekibi gönderdi, emniyet yetkilileri geldi, dosyaları teslim ettik. Hasar tespit komisyonunda bulunan kadın -sonradan valiliğin avukatı olduğunu öğrendik- dönüp parti yönetimde olan bir arkadaşımıza ‘Sizin onlardan kalır yanınız yoktur' demişti. Bunun üzerine parti yönetiminde bulunan arkadaşımız ‘biz kime ne zarar verdik bizden başka zarar gören var mıdır?' diyerek tepki göstermiş ve bu bayan sonra geri adım atmıştı. Daha sonra aynı kadın ‘Bu yapılan Madımak'ın öcüdür!' diyerek yaşanan mağduriyetleri bir kenara bırakarak ideolojik davranmıştı.” diye konuştu.
“Valilikte dosyaların içi boşaltılmış”
Mağduriyetlerin giderilmemesi üzerine konuyu yargıya taşıdıklarını, daha sonra hasar tespit komisyonu personelinin değiştiğini, bunun üzerine valiliğe yeniden çağırıldıklarını söyleyen Kutan, sözlerine şöyle devam etti:
“Yaşanan bu mağduriyetleri yargıya taşıdık. Bunun üzerine valilikten uzlaşma için çağırıldık. Mersin İl Başkanımız Salih Demir ile beraber valiliğe gittik. Yeni hasar tespit komisyonu bizimle uzlaşmak istediğini söyledi. Mahkemeye dava açmıştık, davayı geri çekmemizi ve uzlaşmayı teklif ettiler. Aradan bir yıldan fazla geçmesine rağmen ‘Uzlaşmalım, dosyalarımız sizdedir' dedik. Bize dosyaların içinin boşatıldığını söylediler. Gözünü kaybeden arkadaşımızın gözünü kaybettiğine dair bilgi olmadığını da orada öğrendik. Dosyaların içi boşaltılmış. ‘Hem mahkeme süreci devam etsin hem de uzlaşalım' dedik ama aradan 6 ay geçti bir gelişme olmadı. Valiliği aradım birkaç gün önce bize ‘Dosyaların valilik makamına sevk edilmediğini' söylediler. Hâlâ, valiliğin bu meseleye gerekli ilgiyi göstermemesi çok vahim bir durumdur. Zarar gören vatandaşların zararların karşılanması, mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir.” (KAYNAK: M.Hüseyin Temel, Emrah Deniz - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.