Mesele şu: Türkiye “Benim için varsa, yoksa AB” dememeli... Kanaatim bu. Mesela, “Şanghay 5’lisinde Türkiye niye olmasın?” diyorum. Bunu Sayın Putin’e olsun, Nazarbayev’e olsun, şu anda Şanghay 5’lisinin içinde olanlara da söyledim. Başlangıçta 5 ülkenin kurduğu Şanghay İşbirliği Örgütü’ne Özbekistan, Pakistan, Hindistan
gibi ülkeler dahil oldu... İran da girmek istiyor. Sayın Putin, “Bunu değerlendiriyoruz” gibi bir ifade de kullandı. Türkiye’nin Şanghay 5’lisi içinde yer alması, bu konuda çok daha rahat hareket etmesini sağlayacaktır diye düşünüyorum. AB, Türkiye’yi tam 53 yıldır oyalıyor. İlklerdeniz, ama 53 yıldır oyalanıyoruz. Mesela Başbakanlığımın ilk yıllarında liderler zirvesine çağrılırdık. Daha sonra çağırmamaya başladılar. Niye? Orada her şeyi açık, net söylüyorduk da ondan... O günden bugüne, bakın 28 üye var, Sarkozy’nin ilk göreve geldiğinden itibaren, mesela fasıllarda açma-kapama olayında, sadece açmak var, kapama yok. Kapama olmayacaksa, açmayı yapsan ne olur, yapmasan ne olur? Latin Amerika ülkelerine vize serbestisi var, ama Türkiye’yi hâlâ oyalayıp duruyorlar. Yıl sonuna kadar sabredelim; oldu, oldu... Yoksa biz bu geri kabulü falan, bu dosyayı kapatalım... Mülteciler konusunda 3 milyar Euro’yu haziran itibarıyla vereceklerdi. Vermediler. Bize vermiyor zaten. Mülteciye veriyor. Dolaylı yoldan veriyor. Konuştuk konuştuk, en sonunda “Kızılay’a bu işi aktaralım” dedik. Güya bir protokol... Ama uygulama yok.
mynet
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.