Erken gelip oturanların gözü kapıya odaklanmıştı. Birçoğu, birbirini en son 45 yıl önce görmüş olduğundan, sınıf arkadaşlarını tanımakta biraz zorlanıyorlardı. “A! bu Ali değil mi?” “Mehmet hiç değişmemiş” “Ülkü eskisi gibi arkadaş canlısı” sözleri arasında birbirlerine hasretle sarılıyorlardı. Salon kısa sürede dolmuştu, gelenler yüzün üzerindeydi. Toplantıyı organize edenlerden Mazlum Gizer’den öğrendiğime göre Adana ve Mersin’in yanı sıra Fethiye’den, Zonguldak’tan, Alanya’dan, Antalya’dan, İstanbul’dan gelenler bile vardı. Bazıları çok uzaklarda olduğundan, bazıları rahatsızlığından, kimisi de torun baktığından gelememişti. Bir kısmı da yaşama veda ettiğinden…
Gece boyunca kimse yerinde durmadı. Karşı masada oturanı sonradan tanıyanlar hemen onun yanına koşuyor, akıllı telefonlardan birbirlerine torunlarını, çocuklarının düğün fotoğrafını veya çalıştığı mekânı gösteriyorlardı. Bu arada kimisi sahnedeki mikrofondan anılarını paylaşıyor, sesi güzel olanlar da şarkı türkü söylüyordu. Sağ olsunlar “eş durumundan” beni de tanıtıp söz verdiler.
Gecenin sonlarına doğru onları bir de sürpriz bekliyordu. Mezun olduğu okulda müdürlük yapmış olan Çetin Kaya Dündar sahneye çıkarak “Şimdi yoklama yapacağım, yaramazlık yaparsanız kulaklarınızı çekerim” diyerek elindeki listeden numaraları okumaya başladı. Numarası okunanlar ayağa kalkarak “Burada” dediler. İçlerinde numaralarını unutmuş az sayıda kişi vardı.
Üzerlerinde okul formaları yoktu ama hepsinin yüzünde bir geceliğine çocukluklarına dönmüş olmanın mutluluğu vardı. Ülkemizin gündemi, bölgenin zor durumu ve ekonomik sıkıntıya inat, felekten bir gecelik çocukluk çalan bu Beyaz Saçlı Çocukları alkışlıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.