Geçen yıl kazanın meydana geldiği bölgede incelemelerde bulunan ve pek çok yayın kuruluşuna iş güvenliğinin önemini anlatan Ayyıldız İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kurucusu A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı, geride kalan bir yılda iş sağlığı ve iş güvenliği konusunda değişen bir şeyin olmadığını söyledi.
“KANUN VE YÖNETMELİKLER ALTYAPIDAN YOKSUN ŞEKİLDE HAZIRLANDI”
Soma maden Faciası’nın 1. Yılında düzenlenen Maden Şehitliği’nin açılışını katılan ve Kaymakamlıkta düzenlenen programda gazetecilerin sorularını cevaplayan Ayyıldız İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kurucusu A Sınıfı İş Güvenliği uzmanı Muharrem Demirbilek, maden kazasından sonra dillendirilen iş sağlığı ve iş güvenliği konusundaki alınması gereken tedbirlerin uygulanamadığını belirtti. Altyapısı yetersiz şekilde hazırlanan iş sağlığı ve iş güvenliği konusundaki kanun ve yönetmeliklerin uygulanmasında çok ciddi güçlükler çekildiğini belirten Demirbilek “Özellikle kanun ve yönetmeliklerin çalışma ortamı içerisinde uygulanabilirliğinin sağlanması için bir süreç gerekmektedir. Nedeni ise işletmelerimizin burada özellikle belirmek gerekir ki maden ocaklarının diğer bir deyimle kömür ocaklarının yer altı işletmelerinin çalışma tarz ve şekilleri çıkan, hazırlanan kanun ve yönetmeliklerle çok ciddi çelişmektedir. Alışılagelmiş olan yer altı işletmeciliği taşeron, alt taşeron ve kiralık işçi, dayıbaşı gibi uygunsuz çalışma şekilleri yeraltı işletmeciliğinde otokontrolü iş sağlığı ve iş güvenliği denetimini tamamen bertaraf etmektedir” dedi.
“DEVLET DESTEĞİ İLE YAPILSAYDI OCAKLAR DA KAPANMAZDI”
Kanun ve yönetmeliklerin uygulamaya konulması ile birlikte Türkiye’de istihdam ve artan kömür ithalatı gibi yeni bir sorunun ortaya çıktığını belirten Ayyıdız İş Sağlığı ve İş Güvenliği Uzmanı Muharrem Demirbilek, “Çıkarılan kanun ve yönetmeliklerde ve Torba Yasa’da örneğin ‘Yaşam odası’ terimi açık bir şekilde ele alınmış bütün yer altı ocak işletmelerinde olmazsa olmaz bir güvenlik tedbiri olarak ortaya konmuştur. Bu hem çok pahalı bir sistem hem de yer altı işletmeciliğinde kullandığımız desendere, galeri ve çalışma alanları şu anda bu sistemin kurulmasını mümkün kılmamaktadır. Devlet burada iş sağlığı ve iş güvenliğini ayrı bir maliyet kalemi olarak ele alıp bununla ilgili işletmelere iş sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili çalışma yapan kuruluşlara faizsiz destek, uzun vadeli kredi vermelidir. Bunun yanında gelir vergisi, KDV ve SGK muafiyeti gibi teşviklerle konuyu can ve yaşam güvenliği çerçevesinde ele alıp işletmelerin daha çok kurallara uymasını cazip hale getirerek çeşitli teşviklerle desteklemelidir. Çıkarılan kanun ve yönetmeliklerle yer altı işletmeciliğinde ciddi kırılmalar yaşanmaktadır. İşletmeler kendilerine yeni maliyet yükleri oluşturduğundan dolayı ocakları kapatmakta ve faaliyetlerine son vermektedir. Bu da zaten işsiz ordusu olan ülkemizde yeni işsizlerin oluşmasında neden olmakta ve istihdam alanları kapanmaktadır. Devlet eğer bahsedilen teşvikleri verirse hem istihdam hem de ithalat sorunu çözüme kavuşacaktır” ifadelerine yer verdi.
“YOL HARİTASI KONUNUN TARAFLARI İLE HAZIRLANMALI”
İş ve işçi sağlığının çok önemli olduğunu ancak bu konuda tedbir amaçlı kanun ve yönetmelik hazırlanırken mutlaka konun taraflarının da görüşlerinin alınması gerektiğini belirten A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Muaharrem Demirbilek, “Evet Soma maden faciasından sonra radikal tedbirler alındı. Ancak uygulanamayacak tedbirlerin ne ülkeye, ne çalışanlara ne de ekonomiye bir katkısı olmadı. Çünkü mevzuatın uygulanmaya başlaması ile birlikte onlarca maden firması faaliyetini durdurdu. Binlerce madenci de işsiz kaldı. Bizim önerimiz şu: Yapılacak olan bütün teftişler iş sağlığı ve iş güvenliği yol haritasının başarıya ulaşması açısından eğitici yol gösterici ve çözüm odaklı teftişler olması gerekmektedir. Çünkü teknik nezaretçiler ve iş güvenliği uzmanları dahil hiç kimse bu konuyu tamamen hakim duruda değildir. Herkes aldıkları eğitim ve yaşanan tecrübelerle bu konuyu yeni yeni kavramaya başlamıştır. İşçi işveren devlet ve danışman firmalar hep birlikte bir yol haritası ile bu konuyu tekrar ele alıp yeni stratejiler tespit ederek iş sağlığı ve iş güvenliğini çalışma ve yaşam kültürü haline getirmelidir. Mevzuat ve yönetmelik hem sorunu çözücü hem de üretimi destekleyici olmalıdır” dedi.
Bilindiği gibi 13 mayıs 2014 günü Soma’daki maden ocağında yaşanan gaz zehirlenmesinde işçilerin çıkarılması 5 gün sürmüş ve olayda 301 maden işçisi hayatını kaybetmişti.
İBRAHİM KILINÇ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.