Bilgi:
Instagram'da @mersinhaber'i
takip ederek anlık gelişmelerden daha hızlı haberdar olabilirsiniz.
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Eğitim Fakültesi tarafından, GAÜN Atatürk Kültür Merkezi’nde Öğretmen Okulları’nın 167. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle düzenlenen panel GAÜN Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlendi.
Gaziantep Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nuri Yavuz’un başkanlığını yürüttüğü panele; Ankara Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yahya Akyüz, Gaziantep Eğitim Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Y. Celkan, GAÜN Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adil Kılıç ve Gaziantep Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yaşar panelist olarak katıldı.
Toplumların en büyük düşmanının cehalet, cehaletin en büyük düşmanının ise öğretmen olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nuri Yavuz, öğretmen yetiştirmenin çok önemli olduğunu belirterek, “Öğretmenlik mesleği kutsaldır. İnsanı seven öğretmen olur. Dolayısıyla öğretmenin malzemesi insana şekil vermektir. Bu hususta toplumların gelişmesinde ve kalkınmasında önemli rolü vardır” dedi.
Öğretmenlik mesleğinin tarihine vurgu yaparak, bir öğretmenin ve öğretmen adayının bilmesi gerekenlere değinen Prof. Dr. Yahya Akyüz, “Öğretmenlik mesleğinin tarihini bilmek, meslek bilinci oluşturmaya yarar. Meslek bilinci oluşturmak ise o mesleğin yükselmesine yarar. Eğer bir meslek mensubu başka meslektaşlarını tanımıyorsa, kendi mesleğinin sorunlarını bilmiyorsa, bir güç haline gelemez. Öğretmenlik mesleğinin tarihinde bizi bugün aydınlatacak çok yararlı bilgiler olabilir. Bunları hatırlamak, mesleğin sorunlarını görmek varsa olumlu gelişmelerin farkında olmak bir öğretmen olmak için çok gereklidir. Aksi takdirde öğretmen olamayız, öğretici olabiliriz. Kendi konumuzu bilmekle yetinirsek bir öğretici olabiliriz ama öğretmenlik dediğimde müzikolog gibi sadece alet çalan birini anlamıyorum, bir müzik bilimcisi, müzikolog gibi bir meslek mensubu düşünüyorum” dedi.
“Öğretmenlik meslek etiği öğretmenlik mesleğinin esasını teşkil eder” diyen Prof. Dr. Hikmet Y. Celkan, insanın yaratıldığı günden bu yana öğretmenlik mesleğinin var olduğunu, ilk peygamberler, şeyhler, devlet adamları, müritler, kabile reislerinin hepsinin birer öğretmen olduğunu hatırlatarak, “Ailede anne baba, bir çocuğun ağabeyi de bir öğretmendir. Onun için herkesin bir eğitmenlik, öğreticilik ya da öğretmenlik vasfı vardır, böyle bir misyona sahiptir. Ulvi bir mesleğin mensuplarıyız. Sizler de bu mesleğin namzetlerisiniz” diye konuştu.
Prof. Dr. Celkan, öğretmenin alanı ne olursa olsun tarafsız, eşitlik ilkesine uyan, dürüst yolsuzluğa karışmayan, öğrencilerini seven ve sürekli olarak kendisini geliştirmeye çalışan alanında iyi yetişmiş, örnek bir kişi olduğuna vurgu yaparak, “Biz ne kadar iyi öğretmen olduğumuzu iddia edersek edelim öğretmenlik meslek etiğinin ilkelerini okuyup, öğrenip içimize sindirmemişsek saygın bir öğretmen olarak kendimizi ortaya koyamayız, iyi bir öğretmen olamayız. Bir o kadar da önemli olan öğretmenlik formasyonu ve içerisindeki etik değerleri çok iyi hazmetmiş olmaktır” dedi.
Yüksek öğretmen okullarına gerek görülmesinin nedeni hakkında bilgi veren Prof. Dr. Adil Kılıç, “Yüksek öğretmen okullarına gitmek için öğretmen okulunu bitirmek gerekmiyordu. İlk öğretmen okulu öğrencilerinin yüksek öğretmen okuluna gönderilmesi dolayısıyla üniversiteye gidebilmeleri için önemli bir engel bulunuyordu. O dönemde öğretmen okulları lise dengi değildi. Üç yıllık öğretmen okulunu bitiren lise mezunu sayılmıyordu ve böyle olunca üniversite sınavlarına girme şansı yoktu. Öğretmenlik bir ruh, gönül işidir ve hepsinden önemlisi de yatılı olması gerekir. Çünkü orada öğretmenlik havasını hissediyorsunuz. Sadece verilen bir eğitimle öğretmen olunacağına inananlardan değilim. Herkes nasıl ki müzisyen, ressam olamazsa öğretmen de olamaz” diyerek, öğretmen adaylarının seçiminde itina göstermek gerektiğini sözlerine ekledi.
Öğretmenlik mesleğinin değerine ilişkin ilgili kesimin düşüncelerine başvurduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yaşar, 16 özel okul öğretmeni, 131 lisans, lisansüstü öğretmen ve okul yöneticisiyle konu hakkında görüştüğünü, istisnasız olarak hepsinin öğretmenlik mesleğinin değerini düşük bulduklarını belirtti.
Öğretmen okullarının yatılı olmasının, öğretmen yetiştirmede ciddiye alınması gereken önemli bir uygulama olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yaşar, ‘Hiçbir şey olamıyorsan öğretmen ol’ varsayımının çok incitici olduğunu ifade ederek, “Bir mesleğin değeri, mesleğin ürünleri ve çıktılarıyla ilişkilendirilir. Bu mesleği icra eden insanların tüm özelliklerinin toplamıyla ilişkilendirilir. Mezun ettiğimiz ve mezun etme süreçlerinde yaşadığımız öğrencilerin niteliklerinin toplamı, onlarla olan ilişkilerimiz ve diğer ilgili paydaşlarla etkileşimimizin bir sonucudur” şeklinde konuştu.
Panel sonunda konuşmacıların katılımcıların sorunlarını cevaplamaları sonrasında; GAÜN Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Gür ve Prof. Dr. Cahit Bağcı tarafından Prof. Dr. Nuri Yavuz’a, Prof. Dr. Yahya Akyüz’e, Prof. Dr. Hikmet Y. Celkan’a, Prof. Dr. Adil Kılıç ve Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yaşar’ a hediye takdim edildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.