TBMM Başkanı Cemil Çiçek, “Suriye’deki itilafın sona erdirilmesi ve DEAŞ tehdidinin bertaraf edilebilmesi için Cenevre Bildirisi temelinde gerçek bir siyasi dönüşümün hayata geçirilmesi gereklidir” dedi.
Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu toplantısı, Meclis tören salonunda gerçekleştirildi. Toplantıya TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanları Afif Demirkan ve Manolis Kefalogiannis ile yabancı misyon şefleri katıldı. TBMM Başkanı Çiçek, Türkiye’nin 52 yıldır Avrupa Birliği’ne üye olmaya çalıştığını belirterek, “Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği geçici bir heves değil, iki tarafın da menfaatine olacak olan bir taleptir. Bir süreçtir. Biz bu kararlılığımızı sürdürüyoruz. Acaba Türkiye, 52 yıldır her şeyi kötü mü yapıyor? Türkiye, üzerine düşeni yerine mi getirmiyor? Ya da üyeliğe kabul ettiğiniz ülkeler her şeyi dört dörtlük, en mükemmel şekilde yaptı da ondan sonra mı AB üyesi oldu? İşin içerisinde yanlış giden bir şey var. Doğru olmayan bir yan var. Bir önemli adım atılırken, 52 yıllık bir çaba gösterilip de sonuçta maksat hasıl olmuyorsa ya değerlendirmelerimiz eksik ya karşılıklı bilgi eksikliği var” ifadelerini kullandı.
1915 olaylarının soykırım olduğuna dair uluslararası hukukta karar alınmadığına işaret eden Çiçek, “Avrupa Parlamentosu’nda bu yıl 1915 olayları konusunda çok sayıda girişimin yapılmasıdır. Tarihi gerçeklikten ve hukuki dayanaktan yoksun bütün bu adımları her bakımdan fevkalade sorunlu buluyor ve esefle karşılıyoruz. Bu tür tarafgir adımlar Türk-Ermeni dostluğuna hizmet etmemekte, aksine Türkler ile Ermeniler’in ortak geleceklerini inşa edebilmelerini sekteye uğratmaktadır” diye konuştu.
Suriye sorununun kaynağının rejim olduğunu belirten Çiçek şunları kaydetti:
“Rejimin yarattığı kaos ortamında palazlanan ve terör örgütü olduğunda Türkiye olarak bizim hiç şüphemizin olmadığı DEAŞ, Suriye ve Irak’ta kaydettiği ilerleme ve terör eylemleriyle uluslararası toplumun öncelikli hedefi haline gelmiştir. DEAŞ ile mücadele ancak Suriye’ye yeniden istikrarın getirilmesiyle mümkün olabilir."
“Suriye’deki itilafın sona erdirilmesi ve DEAŞ tehdidinin bertaraf edilebilmesi için Cenevre Bildirisi temelinde gerçek bir siyasi dönüşümün hayata geçirilmesi gereklidir" diyen Çiçek şöyle devam etti:
"Muhalefete hak ettiği desteği verebilmek için ABD ile iş birliği içinde eğit-donat programını hayata geçiriyoruz. Suriye’nin kuzeyinde uçuşa yasak bölgeler ve güvenli alanlar tesis edilmesi gündemimizde yer almaya devam etmektedir. Suriye’de istikrarın yeniden tesis edilmesi ancak kapsamlı bir stratejinin hayata geçirilmesiyle mümkün olabilecektir.”
Bakan Bozkır ise, Türkiye ile AB’nin iki eşit ortak olduğunu ve kıtanın ortak geleceğini birlikte inşa edeceklerini söyleyerek, “Katılım sürecinin güçlenerek Türkiye-AB birlikteliğinin sürdürülebilir olması, Türkiye tarafından atılan somut adımlara ancak AB tarafından da somut karşılıklar verilmesiyle olacaktır. Unutulmamalıdır ki Türkiye’nin AB sürecini ayakta tutma yükü yalnızca Türkiye’nin omuzlarında değil, bu aynı zamanda AB’nin de sorumluluğudur. KPK toplantıları, Türkiye’nin müzakere sürecindeki sorunlarının kapsamlı bir biçimde görüşülemediği, AB’nin çıkarları yerine bazı üye ülkelerin önceliklerinin tartışıldığı bir platform haline gelmiştir. KPK’nin mevcut yapısının ve çalışma usullerinin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Belli grupların dar çıkarlarının oyun sahasına dönen KPK’nın bu haliyle sürdürülebilir olmadığını açıkça görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Demirkıran, Türkiye için Avrupa Birliği üyeliğinin stratejik bir hedef olduğunu aktararak, tam üyelik hedefinde kararlı bir şekilde ilerlemeye devam ettiklerini kaydetti.
Kefallogiannis ise konuşmasında Avrupa Birliği ile Türkiye arasında göç, yabancı düşmanlığı gibi konuların görüşüldüğünü ifade etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.