"Laiklik ve Kadın" paneli
- CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu:
"Ortadoğu halkları Türkiye'ye imreniyor, bizim yöneticilerimiz Ortadoğu yöneticilerine imreniyor. Böylesine derin bir çelişki yaşıyoruz toplumda. O nedenle gücümüzü birleştirirsek biz güçlüyüz, bölünmezsek biz güçlüyüz, kararlıyız"
"Özellikle ev hanımlarının Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy verdiği söyleniyor, oy veren bütün kadınlara sesleniyorum; kendinizi asla ve asla ikinci sınıf yurttaş olarak görmeyin. Sizi ikinci sınıf olarak konumlandıran AKP'ye oy vermeyin"
ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Ortadoğu halkları Türkiye'ye imreniyor, bizim yöneticilerimiz Ortadoğu yöneticilerine imreniyor. Böylesine derin bir çelişki yaşıyoruz toplumda. O nedenle gücümüzü birleştirirsek biz güçlüyüz, bölünmezsek biz güçlüyüz, kararlıyız" dedi.
Kılıçdaroğlu, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği tarafından Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde düzenlenen "Laiklik ve Kadın" panelinin açılışında yaptığı konuşmada, laikliğin aslında vicdan ve inanç özgürlüğü, inançların güvencesi olduğunu söyledi.
Anayasanın 24. Maddesinde "herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir..." dendiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Biz bunun arkasındayız, 'dini istismar etmeyin' diyor Anayasa, biz de diyoruz. Ama bir de hayatın gerçeklerine bakalım ve Türkiye'de yaşananlara bakalım, din istismar ediliyor mu? Sonuna kadar. Nasıl bir anlayıştır ki bu, birisine dokunmayı, bir diktatöre dokunmayı ibadet olarak kabul ediyor, hiçbir dinin kabul etmediği, hele hele Müslümanlığın kabul etmediği inançtır bu. Sonra, 'Allah'ın bütün vasıflarını üzerinde toplamayan kişi' diyor, nereden çıktı? Anlamakta zorluk çekiyorum" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, laiklik kavramının önemini bildiklerini ifade ederek, laikliğin aklın özgürce kullanılması olduğunu belirtti.
"Eğer, 'İlim Çin'de dahi olsa gidin araştırın' diyorsa inancımız, siz bilime önem vereceksiniz" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, bilimin dünyayı değiştiren temel kural olduğunu kaydetti.
Bir toplumun özgürleşmezse, geriye doğru gideceğini savunan Kılıçdaroğlu, matbaanın bulunuşundan 287 yıl sonra Osmanlı'ya geldiğini anlattı. İlk gazetenin 1605'de, Türkiye'de ise 255 yıl sonra yayımlandığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Laiklikle modernitenin de yolunu açıyorsunuz, sağlıklı bir toplum oluşmasının yolunu açıyorsunuz, laiklik aynı zamanda hurafelerden kurtulmaktır" dedi.
Kılıçdaroğlu, Reşit Paşa'nın rüştiyeleri açtığında bu okullardaki haritalara itiraz edildiğini, Sait Paşa'nın ise bütün haritaları tuvaletlere attığını ileri sürerek, böyle bir anlayıştan Cumhuriyetin kurulduğunu, "Kula kul olmanın" kaldırıldığını söyledi.
Bireyin yaşam tarzına müdahale etmemenin içselleştirildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bireyin özgürlüğü bizim için çok çok önemliydi, Cumhuriyeti kuranların da temel felsefesi buydu" açıklamasını yaptı.
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet kurulduğunda nüfusun 11 milyon olduğunu ve yüzde 90'ının köylerde yaşadığını dile getirerek, 40 bin köyün 38 bininde okul olmadığını anlattı.
Salondakilerden "Devasa Osmanlı İmparatorluğu'nun neden battığını" düşünmelerini isteyen Kılıçdaroğlu, Osmanlı'dan 337 doktor, 60 eczane, 4 fabrikanın miras kaldığını vurguladı.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bir imparatorluk dünyaya egemen okul yok, bilim yok. Aklın özgürleşmesi, çünkü laiklik yok. Cumhuriyet kurulduğunda erkeklerin yüzde 7'si, kadınların da binde 4'ü okuma yazma biliyor ve siz dünyaya egemen olacaksınız.. Toplam 4 bin 874 ilkokul, 72 orta okul, sadece 23 lise vardı. Böyle bir toplumdan bugüne geldik. Cumhuriyeti kuranlar neden kısa süre içerisinde demokrasiyi şekillendirdiler, laikliği getirdiler, kadına haklar getirdiler, millet mektepleri kurdular, seferberlik ilan ettiler, bütün bunların tamamını 'çağdaş Türkiye'yi nasıl yaratırız' diye yaptılar. O harekete devrimci hareket denmesinin sebebi buydu. Laikliği dinsizlik olarak anlattılar. Oysa laiklik, bütün inançların güvencesidir. İstediğin gibi inanabilirsin, istediğin gibi ibadet edebilirsin. 1923 yılında 10 bin camimiz vardı, bugün 84 bin 684 cami var. Dolayısıyla laikliği dinsizlik olarak tanımlayanlar bu rakamlara baksınlar. Atatürk, 'laiklik adam olmak demektir' diyor. Evet laiklik adam olmaktır, neden? Çünkü inanca saygı göstermektir."
-"Rönesans hareketinin doğuşunu oluşturdu..."-
Kılıçdaroğlu, İslamiyetin doğuşundan sonra bilimde çok büyük hamleler gerçekleştiğini belirterek, cebir, astronomi, anatomi gibi pek çok alanda olağanüstü buluşlara imza atıldığını ve o buluşların, Rönesans hareketinin doğuşunu oluşturduğunu vurguladı.
Bugün bir bakanın Of'ta "Biz Müslüman ülkeyiz, bizden mucit adam yetişmez" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bu köleliğin altına imza atmak demektir, neden yetişmesin? Pek çok bilim adamımız var, ama üniversiteleri üniversite olmaktan çıkarırsanız, bu toplumu geriye götürürsünüz, Osmanlı'nın son dönemlerde yaşadığı karanlığa ülkeyi götürürsünüz" dedi.
İslam İşbirliği Örgütü'ne üye 57 ülkenin toplam gayri safi hasılalarının 10 trilyon dolar olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu rakamın Hindistan ve Japonya'nın gayri safi milli hasılasına eşit olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, enerji kaynaklarının yüzde 70'ininin de bu ülkelerde bulunduğuna dikkati çekerek, "Ama nüfusun yüzde 40'ı yoksulluk ve sefalet içinde. AB'de kişi başına gelir 33 bin dolar, bu ülkelerde 6 bin dolar. Düşünün petrolünüz var, doğal kaynaklarınız var, satıyorsunuz ama sefaleti yok edemiyorsunuz" diye konuştu.
Laikliğin aynı zamanda eşitliğin de güvencesi olduğunu değerlendiren Kılıçdaroğlu, Dünya Ekonomik Forumu'nun "2013'de cinsiyet ayrımcılığı" çalışmasına değindi.
Çalışmaya göre, kadın erkek eşitliği açısından Türkiye'nin 136 ülke arasında 120'nci sırada bulunduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin iş gücüne katılımda 123'ncü, eşit işe eşit ücret açısından 79'ncı, eğitimde başarıda ise 104'ncü sırada olduğunu aktardı.
-Kadınlara siyaset çağrısı-
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye'de kadınların siyasete katılmalarında üç aşamalı bir süreç yaşandığına dikkati çekerek, Türkiye'de kadınlara 1934'te tanınan milletvekilliği seçme ve seçilme hakkının Fransa'da 1944'te, Japonya'da 1945'te, Çin'de 1947'de kadınlara tanındığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Sorun şu; 1934'te hak verildi, bizden sonra hak verilen diğer ülkelere baktığınızda kadınların sosyal yaşamda çok daha güçlü ve etkili olduğunu görüyoruz. Bu hak bizde çok daha eskiden verilmiş olmasına rağmen neden bu kadar gerideyiz biz? Tek nedeni var: Kadınlar yeteri kadar mücadele etmiyor. Çocuklarınızı sevdiğiniz gibi ülkenizi sevdiğinizi biliyorum, ama siyasete daha fazla katılın. 'Bize bir şeyleri verin' demeyin, 'Biz bir şeyleri alacağız' diye mücadele edin. Böyle yaparsanız kesinlikle başarılı olursunuz. Hem üye olmayacaksınız, ondan sonra diyeceksiniz 'neden kadınlar siyasette yok.' Mücadelenin özü budur; siyasette girmek, kararlılıkla mücadele. Biz yüzde 33 cinsiyet kotası getirdik, Avrupa'da da en yüksek oran bizde, ama üye yapımıza bakıyoruz kadınların sayısı çok az. Bütün kadın kardeşlerime söylüyorum; kadınlara seçme seçilme hakkını getiren parti CHP'dir, sizin partiniz, sizin ikinci eviniz CHP'dir. Özellikle ev hanımlarının Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy verdiği söyleniyor, oy veren bütün kadınlara sesleniyorum; kendinizi asla ve asla ikinci sınıf yurttaş olarak görmeyin. Sizi ikinci sınıf olarak konumlandıran AKP'ye oy vermeyin. Bu çağrıyı açık ve net yapıyorum, sizin inancınızı sömürüyorlar, yaşam tarzınızı sömürüyorlar."
Kadınlara siyaset çağrısını yineleyen Kılıçdaroğlu, "Elbette pozitif ayrımcılık olmalı, belli bir aşamaya kadar olmalı, kadınlar siyasete daha güçlü girmeli ve kadınlar özellikle varoşlarda yaşayan kadınların sorunlarıyla da bire bir ilgilenmeli" dedi.
Kılıçdaroğlu, İstanbul'da yaşayıp boğazı görmeyen kadınlar bulunduğuna değinerek, hayatın bütün acısını kadınların çektiğini söyledi.
Kadınlardan mücadele azimlerini güçlendirmelerini isteyen Kılıçdaroğlu, Halide Edip'i, Türkan Saylan'ı unutmanın mümkün olmadığını kaydetti.
Artık bütün annelerin kız çocuklarının çok daha iyi okumasını istediğini ve bu durumun kendisini çok sevindirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bu çok önemli bir gelişmedir, anneler en büyük harcamayı eğitime yaparlar, bütün bunları sağlayan ana tema laikliktir, din ve vicdan özgürlüğüdür, inanç özgürlüdür, özgür birey olmanın temel taşlarıdır bunlar" değerlendirmesinde bulundu.
-"Ayrışmanın zamanı değil..."-
Kılıçdaroğlu, salondakilerden diğer kadın örgütleriyle de iş birliği yapmalarını isteyerek, "Ayrışmanın değil, birleşmenin zamanı, bu beraberliği sağlayarak yolumuza devam etmeliyiz, sizin gücünüz gerçekten çok önemli. Erkeklerden çok daha güçlüsünüz, inandırıcılığınız çok güçlü" diye konuştu.
Son yıllarda herkesi kaygılandıran temel sorunun, "Türkiye'nin nereye gittiği" sorusu olduğunu değerlendiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye bir şeyler kaybederse, en büyük kaybı kadınların yaşayacağının kadınlar da farkında. O nedenle bu kaygılarımızı bir tarafa atarak, geleceğe umutla bakarak mücadelemizi yapacağız. Bu mücadele sadece sizin, sadece benim mücadelem değil, bu mücadele ortak Türkiye mücadelesidir. Bu mücadele uygar dünyanın parçası olma mücadelesidir. Ortadoğu'yu görüyoruz, kadınların araba kullanması yasak bazı ülkelerde. O nedenle Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı devrimlerin önemini biz çok daha iyi biliyoruz. Ortadoğu halkları Türkiye'ye imreniyor, bizim yöneticilerimiz Ortadoğu yöneticilerine imreniyorlar. Böylesine derin bir çelişki yaşıyoruz toplumda. O nedenle gücümüzü birleştirirsek biz güçlüyüz, bölünmezsek biz güçlüyüz, kararlıyız."
Muhabir: Barış Gündoğan
Yayınlayan: Kudret Topçu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.