Günün modası olarak üzerime yakışabilecek renk ve biçimde giysiler alırım.
Amma ve lakin modalı giyim kuşam konusunda da uç noktalarda da değilim.
Sözün özü, bu yazıyı okuyup ta hiç kimsenin bana ‘YOBAZ ’yaftası yapıştırmasını istemem.
Kendisine yakıştırıyorsa isteyen istediği giysiyi giysin bana ne.
Kırmızısı, siyahı, pembesi, mavisi,yeşili,sarısı, moru, beyazı her renkten kotlar var şimdilerde.
Erkek rengi başka, bayan rengi başka diye bir ayırt gayırt ta yok artık.
Büyük çoğunluğundaki özellikte yırtık olması…
Bu hafta ‘YIRTIK PANTOLON’ modasından söz etmek istiyorum.
Bir kısım genç erkekler giyseler de özelikle de genç kızların pantolonlarındaki yırtıklar artık sınır tanımıyor a dostlar.
Sadece dizleri yırtık olanlar olsa iyi de; dizüstü, onun çok daha üstü bile yırtıklarla dolu.
Daha birkaç yıl öncesindeki rahmetliler canlanıp gelseler bunları giyenlere görünce “vah vaaah!” deyip acıyarak dilenci sanıp sadaka veresi gelir.
Oysa geçmişte bu gibi pantolonlarda küçük bir dokuma hatasını görsek “DEFOLU” diyerek almazdık bunları.
Alıp giyenleri de ayıplardık o zamanlar…
Zira bu gibi giysiler ıskarta sayılır ve öldüm pahasına çok ucuza satılırdı.
Ama şimdilerde öyle değil artık.
Ne kadar çok yırtık o kadar çok para…
Niye?
Çünkü moda!
Bu modacılar var ya, çok kurnazlar azizim! Hem de çoook!
Ellerindeki bit, güve yemiş mallarını moda deyip ne de güzel yutturuyorlar millete!
Eskiden çok fakirlik vardı.
Giyecek giysilerin yırtıklarını yama yaparak giymek zorundaydı insanlar.
Özellikle de ‘Urumlu’ diye tabir ettiğimiz İç Anadolulu insanımız giyerdi yamalıklı giysileri.
Dedim ya fakirliktendi bütün bunlar.
Allah’a şükür o günler geride kaldı. Artık fakir falan da sayılmayız.
Dünyanın en zengin 20 ülkesinden biriyiz artık.
Dünyanın en zengin devletleri arasında ‘G 20’kulübünde 17.sıradan daha yukarılara çıkmak için zorluyoruz.
Fakirlikte bile giymediğimiz şeyleri şimdilerde ‘ Yırtık pantolon modası’ çılgınlığıyla giyiyoruz.
Üstelik bunun için kimse de ayıplamıyor bizi.
Moda ya..!
Belki de giymemek ayıp!
Bu yırtıkların sonu ya da sınırı pantolonların neresine kadar gider bilemem.
Özellikle de kotlardaki hatta mini şortlardaki yırtıklarda sınır tanımaz olduk.
Merak edenlere şu yırtık kot hikayesini anlatmak istiyorum.
Çok eski yıllarda sömürecek sömürge ülkeleri olmadığı için Amerika ve Avrupalılar çok fakirlerdi.
Özelikle de Amerika’da sığır çobanlığı yapan kovboylar kalın dokumalı kot giyerlerdi.
Çünkü bunlar, at üstündeki kovboyların oraya buraya sürtünmekle, çalıya kaktüse takılmakla kolayca yırtılmalarını önlemek içindi. Fakat başkaca giysileri olmadığı için yine de kotlar aşınıyor, tiftiyor hatta yırtık pırtık oluyorlardı.
Onların amaçları, yırtık pantolon modasıyla geçmişlerini unutturmamaktır aslında.
Bizler de ‘aman ne güzel moda’ diyerekten onların yutturmasıyla giyiyoruz.
Sözüm ona;
Ne kadar çok yırtık,o kadar çok moda..!
Bir o kadar da çağdaş..!
Bizim çok güzel bir Karadeniz türkümüz var deyivereyim m?
“MISIRI KURUTTUM Mİ?
AMBARDA DURUTTUN Mİ?
NENEN ÇARIK GİYERDİ?
BUNLARI UNUTTUN Mİ?”
Madem eskiye rağbet var.
Madem bitpazarına nur yağıyor.
Hem de madem moda…
E..! Hadi bakalım Türk modacılar, ‘ÇARIK’ ve ‘YAMALI’ pantolonlar giydirin millete de ellerinizden öpeyim sizin.
.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.