İlk yazıma böyle zor günlerde başlıyorum.90'ların başında dünyaya gelmek bir şans mı değil mi diye düşünmeye başladım son zamanlarda.Birbirine kenetlenmiş ırkları,insanları ve kültürleri hangi ''cellat''lar birbirinden ayırabilir ki!
Ahh!Bu Ortadoğu.Paran varsa diktatörsün,paran yoksa mazlumsun.Var oluşun en ağır tokatları bu coğrafyada kendisini hissettiriyor. Puslu havada kimin kimi harcadığı belli olmuyor.Bu lugatımca ''insan pazarı''dır. Adalet,tahtını adaletsizlere satmış durumda.
Kimin ölüp,kimin yaşayacağına karar veren bir organizma mevcut. Kaç ocağa ateş düştü?Bunların bedelini kim ödeyecek ve neden hala bu korkuyla kötü haber bekliyoruz?Askerlerimizin ailelerinin acılarını,hangi gözyaşı dindirebilir?Bu acıyı bastırmak için kaç bin defa utanmamız gerekir? Hoş,utanması gerekenler koltuklarına yapışmış ''cellat''lar...
Bu kan gölünde hala tek endişeleri ''1 Kasım''.Çağdaş demokraside insanlık yerini ranta ve siyasi çıkara bırakmış durumda.Bu yaşatılanlar bu hırs dolu zulüm neyin intikamı?Seçim havasına dahil olunabilecek bir huzur var mı ülkede?
Yaşamak,ölmekten daha zor.Her zaman kötüler mi kazanır?Güçsüzlerin,yoksulların ve savunmasızların yaşama hakkı yok mu?
Bu oyunlara gelmeyelim!Gerçeği konuşan gazeteci,sanatçı,yazar ve oyuncu anında susturuluyor.Çoğu mesleğinden ihraç ediliyor. Bu azımsanacak bir ayıp değil.Çünkü etmek zorundasın sana dayatılana... Çünkü düşünce ve ifade özgürlüğü bunu gerektiriyor...
Ta ki ölümcül bir darbe alana kadar...
Son olarak geçen yaz Mardin deydim.Mardin'in tüm güzelliklerini keşfetmeye çalıştım.Eski Mardin'i,sokaklarının eşsiz tadını keşfetmeye çalıştım.Ardından Dara Zindanlarına ve Ava Spi(Beyaz Su) ye gittim. Beyaz eşarplı ve dillerini bilmediğim kadınların gözlerindeki parlaklığı gördüm. Tatilimi bitirmeden Nusaybin'de bir süre kaldım.
Nusaybin ve Cizre arası çok uzak değildi.Nusaybin'de yüzümü Suriye'nin Qamışlo kentine dönerek başka bir ülkenin soluk renkli evlerini ve Suriye'nin bulanık gökyüzünü seyretmiştim.Gökyüzü sanki oraya başkaydı,dikenli tellerin gerisine başkaydı.
Kalbimin atışını hızlandıran ve yüzümde tebessüm oluşturan o manzaraya bakarken hemen sol tarafımdaki Cizre'nin bir sene sonra kan gölüne döneceğini nerden bilebilirdim?
Duyamamışım küçücük çocukların haykırışlarını ve duyamamışım bir sene önceden o çaresizliği...
İçinde bulundukları durumu anlayamayan ve buna ağlayamayan çocuklar...
Sadece haritada sol yanımda değildi Cizre.Şimdi sol tarafımın doğusunda.Gün gelir güneş herkese eşit doğar belki.
Pir Sultan Abdal'ın da dediği gibi:''Bir halden anlamaz cahile,kul eyledi zaman bizi''...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.