ANKARA - CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir, Ekim ayının başlarında Suriye'deki askeri varlığını güçlendirerek kritik bir hamle yapan Rusya'nın, Türk hava sahasına yönelik olası bir ihlali ve verilecek karşılığın, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında özel olarak gündeme gelip gelmediğini sordu.
Murat Emir, Türk Hava Kuvvetleri uçakları tarafından, 24 Kasım 2015 tarihinde Türkiye-Suriye sınırında bir Rus uçağının düşürülmesini Meclis gündemine taşıdı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istemiyle Meclis Başkanlığı'na soru önergesi veren Emir, Suriye’de 2011 yılının Mart ayının ortalarında başlayan çatışma ortamının, birkaç ay sonra 5’inci yılını dolduracağını ifade etti.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin bu yılın Temmuz ayında açıkladığı verilere göre, Suriye’den başka ülkelere göç eden Suriyeli sayısının 4 milyon 13 bini bulduğunu; en az 7,6 milyon kişinin de Suriye içinde yerlerinden edilmiş durumda olduğunu belirten Emir, Suriye’de yaşanan bu insani dram ve kaos zemini hazırlayan önemli nedenlerden birinin de AK Parti iktidarının izlediği dış politika olduğuna dikkat çekti.
AK Parti’nin, Suudi Arabistan ve Katar’la birlikte yürüttüğü 'mezhepçiliğe dayalı' dış politikasının Suriye’de kanlı sonuçlara yol açtığı gibi Türkiye'yi de enerji nakil hatları üzerinde yer almasından kaynaklı çatışma ve siyasi krizlerin eksik olmadığı, dünya coğrafyasında ateş çemberi olarak adlandırılan Ortadoğu’nun tam da ortasına düşürdüğünü savunan Emir, şöyle devam etti: "Sıfır sorun politikası ile çıkılan yolda, neredeyse tüm komşu ülkelerle kavgalı, düşman konumuna gelinmiştir. Hatırlanacağı üzere, 22 Haziran 2012 tarihinde, Suriye tarafından ihtarsız olarak, Türk Hava Kuvvetlerine ait RF-4E Phantom keşif uçağı düşürülmüş; Hatay'ın güneyinde, Suriye'nin Lazkiye kentinin 8 mil açığına düşen uçakta, Hava Pilot Teğmen Hasan Hüseyin Aksoy ve Hava Pilot Yüzbaşı Gökhan Ertan şehit olmuştu. Bu olayın ardından Suriye’ye yönelik angajman kurulları, en ufak tacize misli ile kara, deniz ve havadan karşılık verileceği şeklinde değiştirilmişti. Çatışmaların yoğunlaştığı bir bölge haline dönüşen Türkiye-Suriye sınırına yönelik angajman kurullarının değişmesi iki ülke arasında her an yeni sorunların yaşanacağı ihtimalini gündeme getirmişti.
Ancak angajman kurullarının değişmesinin üzerinden geçen yaklaşık 3.5 yılda, Türk Hava Kuvvetleri’nin, Suriye’ye ait askeri bir helikopteri 16 Eylül 2013 tarihinde düşürmesinin dışında ciddi başka bir olay yaşanmamıştı. Türkiye’nin bu tavrı genel olarak “dikkatli davrandığı” yönünde değerlendirilirken, 24 Kasım 2015 tarihinde bir Rus savaş uçağı Türk Hava Kuvvetlerine ait savaş uçakları tarafından angajman kurullarını ihlal ettiği için düşürüldü. Rusya’nın bu yılın Ekim ayının ilk günlerinden itibaren Suriye’deki askeri varlığını güçlendirerek, Esad rejimine muhalifleri havadan bombalamasından kısa bir süre sonra yaşanan bu olay, Suriye sürecini çok farklı bir evreye taşımış; Ülkemizin, dış politikada bugüne kadar karşı karşıya kaldığı en önemli krizlerden birine neden olmuştur. Özellikle ekonomik ve stratejik ilişkiler açısından kritik öneme sahip Türkiye-Rusya ilişkilerini adeta dinamitleyen bu gelişme konusunda, Türkiye ve Rusya kamuoyu başta üzere dünya kamuoyunun yanıtlarını merakla beklediği birçok soru ortaya çıkmış, gelişmelerin nerelere varacağı belirsiz bir hal almıştır."
Emir, şu soruları yöneltti: "Ülkemizin Suriye sınırı hava sahası, angajman kurullarının değiştiği 22 Haziran 2012 tarihinden Rus uçağının düşürüldüğü 24 Kasım 2015 tarihine kadar geçen sürede, yabancı askeri uçaklar tarafından ihlal edilmiş midir? Edilmişse kaç kez olmuş ve ihlal eden uçakların hangi ülkeye ait olduklarına ilişkin bilgi mevcut mudur?
Rus uçağının düşürülmesinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 'Rus uçağı olduğunu bilseydik farklı davranırdık' açıklamasına karşı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den, Rusya’nın Suriye’deki askeri uçuşlarından Ülkemizin de içinde yer aldığı ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin haberdar edildiğini söyleyerek, 'Bilmemeleri mümkün değil. Bizim uçakların nerelerde faaliyet gösterdiğini ABD öncülüğündeki koalisyonla paylaşıyoruz. Türkiye de bu koalisyonun üyesi noktasından hareket ettik. Dolayısıyla bilmemeleri mümkün değil. Dost kabul ettiğimiz bir ülkenin ihaneti' şeklinde açıklama gelmiştir.
Karşılıklı açıklamalar dikkate alındığında Türk Hava Kuvvetleri yetkilileri, düşürülen Rus savaş uçağının o günkü uçuşunun koordinatlarından haberdar mıydı, değil miydi? Haberdar ise uçağın düşürülmesi önceden alınmış bir karara mı dayanıyordu? Haberdar değilse, ABD tarafının da yalanlamadığı Putin’in “Bizim uçakların nerelerde faaliyet gösterdiğini ABD öncülüğündeki koalisyonla paylaşıyoruz” sözlerinden bilginin mevcut olduğu ABD’den, Türk yetkililere gerekli bilgi verilmemiş midir? Verilmemişse nedeni nedir?
Ülkemizin güvenliğinin en üst düzeyde ele alındığı Milli Güvenlik Kurulu toplantılarının sonuncusu 21 Ekim 2015 tarihinde yapılmış ve sonrasında açıklanan bildiride, 'Suriye’de yaşanan ve uluslararası niteliği gün geçtikçe artan gelişmeler etraflıca değerlendirilmiş, güney sınırlarımıza yakın bölgelerde yaşanan hareketlilik, yapılan hava sahası ihlalleri de dahil olmak üzere, ele alınmış ve sınır güvenlik tedbirleri gözden geçirilmiştir' denilmiştir. Ekim ayının başlarında Suriye’deki askeri varlığını güçlendirerek kritik bir hamle yapan Rusya’nın, hava sahamıza yönelik olası bir ihlali ve verilecek karşılık, söz konusu Milli Güvenlik Kurulu toplantısında özel olarak gündeme gelmiş midir?
Son birkaç günde ulusal ve uluslararası basın organlarına yansıyan bilgilere göre, Rus uçağının 24 Kasım 2015 tarihinde düşürülmesinin ardından Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçaklar, Suriye’deki hava operasyonlarına katılmamaktadır. Bu karar hangi gerekçe ile alınmıştır ve ne kadar süreyle uygulanacaktır?" CİHAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.