"Biz gereğini yapmaya hazırız"
Daha önce 2010 KPSS'de usulsüzlük yapıldığı iddialarıyla ilgili Cumhuriyet savcılıklarından MEB'e bildirilen isimlerin bakanlıkla ilişiklerinin kesildiğini belirten Yılmaz, "Dolayısıyla bundan sonra da eğer yargı veya Cumhuriyet savcıları tarafından bize bu yönde bir bilgi sunulduğunda biz gereğini yapmaya hazırız." dedi.
Bakanlıkta soruşturmaların sürdüğüne, açığa almaların ve ihraçların bulunduğuna işaret eden Yılmaz, şu bilgileri paylaştı: "İhraç edilen personel sayısı 28 bin163. Şu anda uzaklaştırma tedbiri devam eden personel 20 bin 88. Bu arada açığa aldıklarımızdan da göreve iade ettiklerimiz var. Yani hata olabilir, bir farklı şekilde kendisinin bu yapıyla hiçbir alakası olmadığını söyleyen 5 bin 78 kişi iade edildi.
Bu şudur; savcılıklardan her gün yeni bir kimse ifadesinde diyor ki; 'Ben vardım, benim yanımda bu da vardır' diyor. Dolayısıyla yeni bulunan delillerle bize gelen kişiler olduğunda bu sayı artabilir. Dolayısıyla aradan geçen süre içerisinde gerçekten bir kimsenin de bu yapıyla bir bağlantısı olmadığını düşünürsek onları da geri tekrar mesleğe iade ediyoruz. Çünkü bir öğretmenin bulunması gereken en ideal yer, sınıfında öğrencilerle baş başa olması gerek.
Rakamlar üçayağı beş yukarı değişebilir, ben 'tutuklanmış' diyorum, belki serbest bırakılmış olabilir. Ama 20 Ekim itibarıyla ihraç edilen personelden gözaltında olan sayısı 193 kişidir. Tutuklanan personel sayısı 2 bin 829, adli kontrol şartıyla serbest bırakılan personel sayısı 2 bin 648. Bir de firarda olanlar var. İhraç edildikten sonra yargı tarafından çağrılıp da onun davetine icap etmeyen eski öğretmen sayısı 325 kişidir."
PKK ile ilişkisi nedeniyle açığa alınanlara ilişkin bir soruya ise Bakan Yılmaz, "Uzaklaştırma talebi devam eden şu anda 10 bin 877 kişi 'Bölücü terör örgütü ile bir iltisakı var mı yok mu' diye değerlendirilen öğretmenlerimiz. Açığa aldık, fakat bunlardan 424'ünü iade ettik. 10 bin 877'den 424'ü iade edilen çıkarırsanız geriye kalan rakam, 'Terör örgütü ile iltisakı var mı yok mu?' diye değerlendirmeye alınan öğretmen sayımızı buluruz." cevabını verdi.
"Müşterisiz meta zayidir"
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından kapatılan ve Milli Eğitim Bakanlığına devredilen okul türlerine ilişkin bir soru üzerine, "Mümkün olduğu kadar bütün okulları kendi eğitim sistemimize dahil ettik." dedi. İzmir'de 105'e yakın bir okuldan 55 okulu tekrar halkın hizmetine sunduklarını bildiren Yılmaz, 55 okuldan da 20 okulun özel eğitim alanında hizmet verdiğini duyurdu. "Bunların tamamının ya da ağırlığının imam hatip yapıldığı şeklinde bir yaklaşımın doğru olmadığını söylüyorum." diyen Yılmaz, halkın ihtiyacı, taleplerinin dikkate alınması gerektiğine işaret etti. "Müşterisiz meta zayidir" diye genel bir kuralın bulunduğunu dile getiren Yılmaz, "Açarsınız, kimse o açtığınız okula öğrenciyi göndermez. Dolayısıyla öğrenciyi göndermezse siz sadece tabelasını değiştirmiş olursunuz. Bizim gayemiz de bu değildir. Bunlar bir kaynaktır, halkımızın kaynağıdır, yine halkın talepleri doğrultusunda değerlendirilmesi lazım. Ama halkımızın talepleri dikkate alaraktan okullar Anadolu, fen, imam hatip, meslek lisesi olarak İzmir'de örneği verdiğim gibi özel eğitim olarak açıldı." diye konuştu.
FETÖ soruşturmaları kapsamında kapatılan özel okulların hemen hepsini MEB'in kullanacağını dile getiren Yılmaz, Elazığ'da bir okulun Emniyet Genel Müdürlüğüne tahsis edildiğini, Bursa İnegöl'de bir okulun eğitim olarak kullanılamayacağından, buranın bir kültür merkezi yapılmasının daha uygun olacağına karar verildiğini bildirdi. Bakan Yılmaz, kültür merkezi olarak tahsis edilecek yer karşılığında bir okul yapılması konusunda iradenin belirtildiğini aktardı.
"50 bin eğitim kurumuna karşı sorumluyuz"
Proje okullarda görev yapan öğretmenlerin rotasyonlarıyla ilgili soru üzerine Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, sadece projeye okullara karşı sorumlu olmadıklarını, Türkiye'deki 50 bin eğitim kurumuna karşı sorumlulukları bulunduğunu söyledi. Bir yerde nitelik ve kaliteli bir eğitim varsa hem bu eğitimi daha üst seviyelere çıkarmak hem de bu başarının bir başka yere transfer edilmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz, başarının öğretmenle çok bağlantılı olduğunu ve bunun öğretmenle beraber transfer edilebileceğini vurguladı. Proje okullarla ilgili kanunun 2014 yılında çıktığını ve kanun ile öğretim üyelerinin de proje okullarda görevlendirilebileceği hükmünün getirildiğini belirten Yılmaz, "2014'te yapılan kanunla iki imkan birlikte verilmiş. Birincisi proje okullarına özel bir destek verilebilir, ikincisi üniversitelerden de öğretim üyeleri bu okullarda görevlendirilebilir. Proje okullarında temel gaye eğitimde kaliteyi artırmak, okulların başarısını devam ettirmektir." dedi.
Türkiye genelinde 160 proje okulu bulunduğunu ifade eden Yılmaz, Proje Okulları Yönetmeliğinde bu okullara yöneticilerin 4 yıllığına atanacağı, aynı unvanla aynı eğitim kurumunda 8 yıldan fazla yönetici ve öğretmen olarak görev yapılamayacağı hükmünün bulunduğunu anımsatan Yılmaz, "Öğretmen rotasyonları ile bu okullardaki başarı aşısının diğer okullara da yapılmasını hedefleniyor." dedi. Bakan Yılmaz, proje okullardaki öğretmen yapısının giderek güçlendirildiğini ifade ederek şunları kaydetti: "İstanbul Çapa Fen Lisesinde proje okul olmadan önce 49 öğretmen vardı. Proje okul olduktan sonra bu okuldan öğretmen alınmamış aksine boş olan 4 kadroya alanında yüksek lisans ve doktora yapan 4 öğretmen atanmıştır. Yani İstanbul Çapa Fen Lisesinin eğitim kadrosu güçlendirilmiştir. İzmir Karşıya Cihat Kora Anadolu Lisesinde proje okul olmadan önce 44 öğretmen görev yapmaktaydı. Proje okulu olduktan sonra 24 öğretmen başka okullara alınmış, ancak yerlerine 7'si yüksek lisans ve doktora yapan 40 öğretmen atanmıştır. Genel bir öğretmen sürgünü ya da proje okullarına rastgele öğretmen ataması söz konusu değildir. Proje okullarında Türkiye genelinde toplam 4 bin 86 öğretmenimiz var. 4 ve 8 yılı doldurması sebebiyle ayrılan öğretmen sayısı 950. Bu okullara atama yapılmadan önce yüksek lisans yapan öğretmen sayısı 132 idi, biz atama yaptıktan sonra yüksek lisans yapan öğretmen sayısı 186 oldu. Atama yapılmadan önce doktora yapan öğretmen sayısı 2 idi, şimdi 19. Yani eğitim seviyesi yükselmiş bir öğretmen ataması yapıldı. Proje okullarına en büyük ilgi İstanbul'da gösterilmektedir. İstanbul'da proje okullarında toplam öğretmen sayımız bin 492. Proje okullarından ayrılan öğretmen sayısı 275. Yani yüzde 18 için kıyamet koparmaya değer mi? Biz kaç yıldır Milli Eğitim Bakanlığını yönetiyoruz, 13 yıldır. Bu öğretmenlerin çoğunu kim atada, biz atadık. Atarken kadrolaşma yapmıyoruz da bunların görev yerini değiştirirken mi kadrolaşma yapıyoruz. Böyle bir değerlendirme doğru olur mu?"
Aynı okulda 16 yıldır, 20 yıldır, 23 yıldır görev yapan öğretmenlerin "beni sürgün ettiler" demesinin de yanlış olduğunu ifade eden Bakan Yılmaz, "Aynı okulda 23 yıl öğretmenlik yapmayı az bulup 4 yıllık sözleşmeli öğretmenlik getirdiğimizde 'bu kadar uzun süreye sözleşmeli öğretmenlik olur mu?' diye itiraz edenleri de biliyorum. 4 yılı fazla görenler 23 yılı nasıl az görürler, onu da bir şey diyemeyeceğim." dedi.
"Geçmiş dönemlerde öğretmeni enflasyona ezdirmedik, refah payından, gelir artışından pay verdik"
Genel rotasyon olup olmayacağı yönündeki sorular üzerine Bakan Yılmaz, kanun çerçevesinde hareket ettiklerini, Türkiye'de 18 milyon öğrenciye nasıl daha iyi eğitim verilmesi gerekiyorsa onu vermeye devam edeceklerini bildirdi. Öğretmenlerin yaşam standartlarının yükseltilmesi için çalışmalar yaptıklarını anlatan Yılmaz, "Geçmiş dönemlerde öğretmeni enflasyona ezdirmedik, refah payından, gelir artışından pay verdik. Diğer mesleklere ve diğer yıllara kıyasla öğretmenler daha iyi bir durumdadır." diye konuştu.
Eksik kitaplar bu ay sonunda öğrencilerde
Eksik ders kitaplarıyla ilgili ihale sürecine ilişkin bir soru üzerine Yılmaz, "Hemen hemen bu ay sonuna kadar hepsinin tamamlanacağını söylüyorum." Bakan Yılmaz, okulda okuyan çocuğuna, "bütün kitaplarınız geldi mi" diye sorduğunda çocuğunun bir kitabının gelmediğini söylediğini aktardı. 300'ün üzerinde kitap dağıtıldığını belirten Yılmaz, bunlardan bir tanesi bile eksikse bile ekim ayının sonuna kadar öğrencilerin elinde olacağını bildirdi. Öğretmen Strateji Belgesi'ne ilişkin bir soru üzerine Yılmaz, konuya ilişkin paydaşlardan alınan görüşlerden sonra belgeyi imzaladıklarını ve Kalkınma Bakanlığı'na Yüksek Planlama Kurulu kararına sunulması için gönderdiklerini kaydetti. Kurul'un üyelerine Strateji Belgesi'ni göndererek görüş alındığını dile getiren Yılmaz, "Muhtemelen uzmanlık olan bakanlık görüşüne uyarlar diye düşünüyoruz. Bu yılın sonuna kadar çıkmasının uygun olacağını düşünüyoruz." dedi.
"Orta yolu YÖK ile bulacağız"
Bakan Yılmaz, Öğretmen Strateji Belgesi'nde Öğretmen Akademisi'ne ilişkin de konuların bulunduğunu ifade etti. "Nihai hedef eğitim fakültelerinin kapatılıp her bölüm öğrencilerinin akademiye gidip öğretmen olması mı?" sorusu üzerine Yılmaz, "Hayır öyle değil. Öğretmen Akademisi'ni bünyemizde bulunan öğretmenlerin hizmet içi eğitimini yapmak için düşünüyoruz." diye konuştu. Eğitim Fakülteleri'ne bir taban puan getirilmesine ilişkin daha önceki açıklamalara değinen Yılmaz, "Çocukluğundan beri öğretmen olacağım diyeni bizim almamız lazım. Bu olmaz dedi YÖK Başkanı. 'Ancak tezli yüksek lisansı getirerek bu eğitim fakültelerindeki öğretmenlerimizin akademik seviyesini biraz daha yükseltiriz' diyor." ifadelerini kullandı. İncelediği eğitimde ileri ülkeler arasında 4 yıllık üniversite eğitimi alan hemen hemen bulunmadığını, 5, 6, 7 yıl akademik eğitim aldıktan sonra öğrencisiyle baş başa kalan öğretmenlerin bulunduğuna işaret eden Yılmaz, "Biz de bir orta yolu YÖK ile bulacağız." değerlendirmesinde bulundu.
"Öğretmen eğitimin kilit taşıdır"
Öğretmenin eğitimin kilit taşı olduğuna işaret eden Yılmaz, "Öğretmenin seviyesini daha yükseltirsek isabet olur. Bu da nereden başlayacak? Eğitim fakültelerine girerken de bir seçilirse... Bizim de ne yapmamız lazım? Biz de belki burayı ilk üçte tercih edenlere burs sağlamamız lazım. İlk üçte tercih edenlere işte yurt ihtiyacını mutlaka sağlamamız lazım. Bizim mutlaka teşvik etmemiz lazım ki çünkü onlar geleceğimizi şekillendiren mimarlar olacaktır." diye konuştu.
Yabancı dil eğitiminde de ilave bir çalışma yapılacak
Bakan Yılmaz, beşinci sınıflarda yabancı dil ağırlıklı eğitim üzerine bir soru üzerine, Türkiye'de İngilizce sorununu çözen bir özel okulun müfredatını incelediğini dile getirdi. Müfredatın onaylanması için görüştüğü Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı'na "aynı programı okullara da uygulayalım" dediğini aktaran Yılmaz, ancak yanıt olarak müfredatta bir sıkıntı olmadığı, o özel okulun yurt dışından öğretmenler getirebildiklerini öğrendiğini dile getirdi. Yılmaz, yabancı dil eğitiminde de ilave bir çalışmanın yapılması gerektiğine işaret etti.
"Öğretmenlere performans kriterleri geliyor
Öğretmenlere performans sistemi üzerine çalışmaların başlayacağını ifade eden Yılmaz, yerine göre öğrencilere 'öğretmeninizden memnun musunuz?' şeklinde sorular ve veliye de soruların yer alacağı performans kriterlerinin olabileceğini söyledi. Yılmaz, "Öğretmenlere performans kriterleri geliyor inşallah." dedi. Performans sistemine ne zaman başlanacağı yönündeki soru üzerine de Yılmaz, "Herhalde bu yıldan itibaren başlarız." bilgisini paylaştı.
Değerler eğitimi bilimsel gerçeklerle verilmeli
Bakan Yılmaz, "Müfredatta FETÖ izlerini silmek için ne gibi değişiklikler yapacaksınız?" sorusu üzerine, 300 kitabın kitabın tek tek gözden geçirildiğini, sadece 57 kitapta bir şekilde bunlarla ilgili bir atıf, resim veya bir sözcük olduğunu tespit ettiklerini dile getirdi. 57 kitabı yeniden incelediklerini aktaran ihalenin yapılarak ekim sonu itibarıyla kitapların öğrencilere teslim edileceğini söyledi. Öğrencileri fikri hür vicdanı hür yetiştirmek istediklerinin altını çizen Yılmaz, şöyle devam etti: "Sadece Allah'a kul olsun, geri kalan kimseye kul olmasın. Bizde güzel bir söz vardır. 'Ya Allah'a kul olur, insan olursun, ya herkese kul olur hiçbir şey olmazsın' diye. İşte aklını vicdanını, aklını, irfanını hiç kimseye yaşayan hiç bir kimseye, bir istisnamız Peygamber, onun dışındaki her insanın sorgulanması gerektiğini söylüyoruz. Hiç kimseye körü körüne itaatin olmadığını, bunu Allah Resulüne bile sormuşlar. 'Bu sizin fikriniz mi ayet mi' diye. Bu yapılara karşı 'akletmezler mi, sorgulamazlar mı?'. Allah'a isyanın olduğu yerde kula itaat olmaz. Millete isyanın olduğu yerde hiçbir gruba bağlılık da olmaz." Bakan Yılmaz, değerler eğitiminin, kimseyi ürkütmeden, kimseyi farklı bir yere götürmeden, bilimsel gerçeklerin dışına çıkmadan, ancak ülkenin milli ve manevi değerlere de sahip çıkılarak verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Bakan Yılmaz, "Önümüzdeki yıldan itibaren pilot illeri belirleyeceğiz ve okul öncesi eğitimi zorunlu eğitim kapsamına alacağız. Tabii ki ülkenin ihtiyaçlarını göz önüne alarak." dedi.
Müfredat çalışmalarına ilişkin bir soruya karşılık Bakan Yılmaz, "Şubat ayında hepsini tamamlıyoruz. Gelecek yıl, müfredatı yenilenmiş, geçmiş sıkıntıları olmayan, kimseyi rahatsız etmeyen 78 milyonu kucaklayan bir müfredatla milletimizin önüne çıkacağız." ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.