FETÖ operasyonlarını çıkarı ve geçmişte kurumdan kesilen menfaatinin intikamı için kullanan otoparkçı ve sözde "Ga-ze-te-ci (!)" meğer intikam için sosyal medya ve internet sayfasında saldırıyormuş.
Nebahat Demir'in kaleme aldığı yazısında değinilen konulara bakılacak olursa bahse konu zatın amacı hedef mi saptırmak sorusunu akıllara getiriyor? Zat FETÖ operasyonları ve kapatılma kararları kapsamında kapısına mühür vurulan derneklerle olan ilişkilerini örtbas ederek şirin görünmek mi istiyor?
Başlıklarla Yazının özeti:
· İftiralarla gazetecilik mesleğinin adını kirletmiş.
· Halk işlettikleri Otoparkı bastığında “aman bu haberi girme”, “görme” diye foyası ortaya çıkıp kamuoyunda ne olduğu gün yüzüne çıkmasın diye sağa sola haber vermiş ricacı olmuş.
· İntikamcı zat işe gitmeden maaş alanlardan biriymiş.
· Protokol ve iş adamlarına takla atarken bir anda düşman kesilip isimle hedef gösterir olmuş.
· Başkanı olduğu dönemde cemiyet üyeleri “Şu cemiyeti şu Vahap tan kurtaralım”, “ne hale getirdi bu cemiyeti” diyerek cemiyetten uzaklaştırmak için ne mücadeleler vermiş.
· OHAL karar nameleri ile FETÖ bağlantısı bulunduğu gerekçesiyle kapatılan derneklerle zamanında çok projeler yapmış içli dışlı olmuş. Bu nedenle zata "Kişi sevdiği ile beraberdir" sözünü hatırlatmak gerek.
· Kurumlara adam yerleştirmiş ve gücünü hangi yapıdan aldıysa çeşitli kurumlarda çalışanları baskı altında tutmuş.
· Son olarak ise malum zat FETÖ'cü derneklerle yaptığı projelere bakılacak olursa, "yoksa zatın kendisi kripto FETÖ'cü mü?" sorusunu akıllara getiriyor.
Mersin'de bir internet sayfası üzerinden saldırgan tavırları ve kişileri hedef alarak algı oluşturma çabasında olan ve zata Nebahat Demir'den den okkalı cevap:
Sayın Vahap Şehitoğlu'na Cevabımdır;
Bu güne kadar şahsınıza, davranışlarınızı ve tutumunuzu onaylamasam da hep saygı duydum. Görüyorum ki Sayın Onursal Başkan onurunuzu otoparkta kaybetmiş, kişiliğiniz de saldırgan tavrınızla kişisel müdafaalarınızda gölgelenmiş. Bir dönem Cemiyet Başkanımız, son dönemde Onursal Başkanımız olarak size saygımdan susmuştum. Bulunduğum ki, farklı siyasi görüşlerden olan ortamlarda sizin son dönemdeki habercilik anlayışınız ağır eleştiri konusu olsa da sizi arayıp izlenimleri bile aktarmamıştım. Sığ tavrınızla gerçekleri başka açılardan göremeyeceğinizi bilerek. Şu saate kadarda cevap verme konusunda düşündüm. Kaygım aynı seviyeye düşmemek ti. Ancak; görüyorum ki siz hayli düşürmüşsünüz!.. Sizin adınıza basının düştüğü ve düşürüldüğünü şu durumdan utanıyorum. Büyük üzüntü duyuyorum. Demek ki sizin başkanlığınız da Onursal başkanlığınız da kişisel hırslarınız da saklıymış. Sizde basın özgürlüğü diye bir kavram hiç yokmuş, olmamış da.. Kişisel Hürriyet ve Özgürlük de kişisel menfaatleriniz de gizliymiş.
Çok değerli Büyüğüm hatırlatırım; sizin gibi günlerdir haber bülteninin ilk sırasını size saldırmak için kullanmadım, manşeti de. Haber yapmadım, köşe yazmadım. Daha yazı dizisi bile başlatmadım. Varsa bir paylaşımım sosyal medyada kendi kişisel sayfamda kendi görüşlerim. Yaptığım iş ile kişisel görüşlerimi karıştırmayacak iradeye sahibim. Birileri için bir yerlere saldırmayacak kamu vicdanına da sizin gibi örneklere rağmen sahibim. İma ettiğiniz iş verenim yani patronumun “sen yazma”, “sen paylaşma” telkinine ve uyarısına rağmen yazdım. Dün nasıl doğru bulduğum noktalarda seni savunmuş sam, bugünde yapma denilmesine rağmen doğru bulduklarımı kişisel görüşüm olarak yazdım. Demek ki siz emeği, iş verenin dayatması ve sansürü ile savunuyormuşsunuz, bunu da bugün anlamış oldum!.. Paylaşımlarıma kişisel özgürlüklere saygınızın edebinizde gizli olduğunu da üzülerek görmüş bulunuyorum. Yadırgamıyorum da. Sizlerin meslek ilke ve ahlak anlayışının gerçek örneğini siz iftira ile bugün öne çıkarttınız. Bugüne kadar halk otoparkı bastığında “aman bu haberi girme”, “görme” dediğinizde de birilerinden komut mu alıyordum? Bulunduğunuz makamları korumak için Kanal 2000'in muhalif tavrına müdahale için insanları belediyede işe alma girişiminiz de mi basını savunma girişi miydi?.
Gelelim son günlerinize ve saldırıya odakladığınız sözde Büyükşehir’deki FETÖ'cüler haberlerinize.. Gerçek gazeteci hele sizin gibi duayen diye saygı duyduğumuz bir gazeteci, ülkenin tarihi kritik sürecine ışık tutacak saptamalar yerine, saldırgan tavırla bir kurumu hedef alan tutumunuz arasındaki çelişkiyi öğrenciniz olarak dile getirmem sizi neden rahatsız ediyor? Bugün tüm sektörleri, toplumun tüm kesimini çok ciddi etkileyen kara gün olarak tarihe geçen 15 Temmuz sürecine ışık tutan analiz ve öngörüleriniz beklenirken, bir bütün içersin den özellikle kişileri seçerek hedef almanızın yanlış olduğunun dile getirilmesi mi sizi rahatsız ediyor? Ülkeyi bu noktaya getiren bir yapı içersin de kim yada kimler varsa cezasını çekmeli. Varsa FETÖ'cü bir yapılanma soruşturma başlamış, iş artık hukuki sürece intikal etmiş, olan varsa çıkartılacaktır, çıkartılmalı da.. Haberse haberciliğinizi yaptınız. Protokol başta olmak üzere her yerde birlikte olmak için takla attığınız adamı işinize yararken FETÖ'cüluğünü sorgulamazken, bugün linç girişimi ile hedef haline getirdiğiniz insanlar üzerinden başka hedefler yaratmanız mı saygın gazetecilik anlayışı?
Savcısı ve hakimi olarak yargılayarak FETÖ ile mücadele edecekseniz önce kendi içinizden başlayın. Onursal başkan olduğunuz cemiyetten ve birlikte hareket ettiğiniz yönetimi de aynı hassasiyetle sorgulayınız. “Şu cemiyeti şu Vahap tan kurtaralım”, “ne hale getirdi bu cemiyeti” basın Vahap döneminde bozuldu biz düzeltmeye çalışıyoruz” diyerek sizin başkanlığınızı sonlandıranlarla ortak projelerinizi sorgulayınız. FETÖ'cü diye kapatılan dernekle ortak projelerinizi sorgulayınız. Türkçe olimpiyatlarındaki rolünüzü sorgulayınız. O yapı ile basının bir kısmını dışlama noktasına gelen tutumunuzu sorgulayınız. Akşam sabah Fettullah Gülen videolarını yayınlayanlarla ortak mücadelenizi sorgulayınız. Yurt dışı gezilerinizi sorgulayınız. FETÖ'cülerle yaptığınız ve yapmak adına ortak olduğunuz projeleri sorgulayınız. Akdeniz oyunlarında ki rolünüzü sorgulayınız. Hangi kurumlara hangi bağlantılar la adam yerleştirdiniz, hangi kurumlarda çalışanları hangi yapıdan güç alarak baskı altında tuttunuz onu sorgulayınız. Daha saymakla bitiremeyeceğim bir çok çalışmanızı sorgulayınız. Hassasiyetiniz kişiye özel değil de toplumsal ve kamusal düzen içeriyorsa aynı ölçüde hepsine karşı hassas duruş sergileyiniz. Bu durum da Onursal Başkanı olduğunuz cemiyetin ortak projeleri sizin de mi FETÖ'cü ilan edilmenizi gösterir? Valilikte 5 vali yardımcısı gözaltına alındı diye bir kurum bütünü ile mi karalanmalı? Yapılanmanın boyutu devletin tepesine kadar ulaşmış, Cumhurbaşkanı yaveri bile yapıya dahil olmuş, siz neyin, nasıl mücadelesindesiniz? Dün seçim kampanyalarında birlikteydiniz ve sınırsız destek verdiniz. O halde FETÖ'cü bir yapı vardı, neden FETÖ'cü bir yapıyı dün desteklediniz de bugün hedef alıyorsunuz? Aynı kadroda daire başkanı olarak devam etseydiniz, siz de A takımı olarak aynı yapıda mı olacaktınız?
Bugüne kadar hiç makam destekçisi olmadım, olmam da. Makam ve mevki takıntım hiç olmadı. Hak etmediğim, alın teri dökmediğim bir tek haram lokma boğazımdan geçmedi, geçmez de. Emeğimle, alın teriyle ekmeğini kazanan birisiyim. Kimsenin arkasına sığınmadım, kimseden kişisel imtiyaz sağlayacak bir talebim ne dün oldu ne de bugünden sonra olur. Belediye rant ilişkileri ile ilişkilendiremeyeceğiniz tek kişi benim. Öyle olsaydı yıllar önce daire başkanlığınız da tarafıma getirdiğiniz iş teklifini kabul eder, bir dönem için siz de dahil olduğunuz sayısız işe gitmeden maaş alanlardan birisi olurdum. Anlıyorum ki; sizin doğrularınız çıkarlarınızla eş değer. Meslek ilke ve değerlerinizle değil!.. Gerçek ve doğrular sizin çıkarlarınızla ters düşüyorsa, kavram değiştiriyor.
Sizin itham ve iddialarınıza cevap verecek çok söz ve yılların birikimi var, siz de biliyorsunuz. Ancak; sizden ve bizden sonra gelecek meslektaşlara gülünç örnek bırakmamak adına, hakkım saklı kalmak üzere burada bırakıyorum. Bir döneme damga vuran, örnek olan Ali Adalıoğlu ve önceki dönemleri aratan bir yönetim anlayışının bugüne nasıl geldiğini oturup düşünür ve sorgularsanız cevaplarını bulursunuz. Cemiyete üye gazeteci kriterindeki değişim sizin döneminizde üye profili ile öne çıktı. Hiç düşünmediğim halde beni üye yapan da sizdiniz, sizin döneminizde kaydım yapıldı. Sonrası malum!!! Yol arkadaşlarınızın sizin ikicekli tavrınızla yolda nasıl döküldüğünü siz daha iyi hatırlarsınız. Size güvenen inanan sizinle yürüyen bir Özgür’ü bile sahiplenen tavrınızı unutmadık. Basın adına emek üzerinden edinilen imtiyazlara değinmiyorum. Örnekleriniz neler kazandırıyor, neler kaybettiriyor siz düşünün. Her şeye, seçimdeki sınırsız desteğinize rağmen daire başkanlığınızın bitişine de işgal bile olsa otoparkı kaybedişinize de çok üzülmüştüm Ancak; sizin üzüntünüz kamu vicdanınızı hayli köreltmiş, daha üzücü. Görüyorum ki yıllar sonra destekte de, saldırgan tutumda da ölçüyü, size duyulacak saygıya gölge düşürecek ölçüde kaybetmişsiniz.
Biz hala Erkek Nebahat'ız. Merak etmeyin kimsenin silahşörü olmayacak kadar da iradeli. Lütfen bulunduğunuz yapı ve kendinizle karıştırmayın. Bu güne değin ne ekmeği mi verdiniz ne de bir ekmek kazanmama aracı oldunuz. Aynı yapı içersin de yer aldığınız yol arkadaşlarınızla etik olmayan yollarla engel olduklarınıza hiç değinmiyorum. Tekrar ediyorum. Ben sizin gibi bir yayın organının manşeti ile akşam sabah birilerini ve bazı kurumları hedef almadım. Sosyal medyada kendi kişisel sayfamda bir kaç paylaşımım oldu. Dün sizin haberlerinizde olduğu gibi bazı arkadaşların haberlerini paylaşarak bugün istenilen desteği verdim. Etiketleyenler de aynı şekilde. Benim özgür tavrımı az çok beni tanıyanlar bilir. Kimsenin beni yönlendiremeyeceğini de. Doğru bulmadığım hiç bir şeyi onaylamayacağımı da. Siz de bilirsiniz!.. Ne oldu da bu saldırgan tutuma girdiniz? Özgürlük sizin tekelinizde mi? Kişilere ve fikirlere saygınız tavrınızla öne çıktı. Farkında mısınız Sayın Onursal Başkan ?
Nebahat Demir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.