Kot kumaşlardan yapılan kıyafetler hepimizin en çok kullandığı tekstil ürünleri arasında. Eteğinden, gömleğine,pantolonuna,ceketinden,elbisesine kadar kot kumaştan yapılma giymediğimiz giysi kalmadı.
Bir de bu kot kıyafetlerin üzerindeki küçük düğmeler var tabii.. Bu minik düğmelerin tek görevi süs amaçlı orada olmaları değil elbette. Asıl görevleri, pantolonların dikişlerinin kopması muhtemel kısımlarını sağlamlaştırmak. Bu sebepten, özellikle farklı parçaların bir araya geldiği köşe noktalarına basılıyorlar.
İşin en ilginç kısmı ise, bu zımbalar olmasaydı kot pantolon diye bir şeyden bahsedemeyecektik.
1870′li yıllarda, kot pantolonlar maden işçilerinin çalışırken giydikleri giysilerdi. Ancak çalışma oşulları nedeniyle pantolonlar kısa süre içinde parçalanıyordu.
İngilizcede 1960'lı yıllarda ‘jeans’ adını alan pantolonlara Türkçe'de 'kot' diyoruz. Çünkü bu ürünü 1940′larda Türkiye’ye getiren, Muhteşem Kot isimli bir girişimci. Fransa’da dönemin en prestijli terzilik okulu olan La Deveze Derrox’ta eğitim alırken işçi ve köylüye giydirecek ucuz ve dayanıklı malzeme arayışına giren Muhteşem Bey, 70 yıl sonra ülkemizden dünya çapında kot markaları çıkacağını muhtemelen tahmin edemezdi.
Tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık’ın yaptığı araştırmalara göre kotun anavatanı ABD bile değil Türkiye. İnalcık’a göre 15 ve 17′nci yüzyıllar arasında Denizli ve Akhisar bölgesinde yetiştirilen pamuklar sonrasında Hindistan’dan gelen mavi boya ile boyanmaya başlanıyor. Daha sonra İzmir’e götürülen bu mavi malzeme oradan Fransa’ya ihraç ediliyor. İspanyollar bu kumaşı Fransa’dan Amerika’daki kolonilere götürüyor ve Afrikalı kolonilere giydiriyor. Sonrası da bildiğiniz gibi..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.