ANKARA - CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil ve Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, 2000-2013 arasındaki faili meçhul cinayetleri inceleme kararını ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. İrgil, “Öznesi intikam olan siyasal hukuk girişimlerinin faili meçhul cinayetleri aydınlatması olanaklı değildir. Öznesi intikam çünkü.” diye konuştu. Şenal Sarıhan ise “Bugüne kadar işlenmiş olan faili meçhul cinayetlere özen gösterilmemişken birilerinin hedef gösterilerek birileri üzerinden tamamen hukuki olmaktan uzak siyasi amaçla bir soruşturmanın tahrik ve teşvik edilmesi gerçeğin ortaya çıkmasına yardımcı olamaz diye düşünüyorum.” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekilleri Şenal Sarıhan, Ceyhun İrgil, Cemal Okan Yüksel, Hüseyin Çakmak ve Nurhayat Altaca Kayışoğlu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı düzenledi.
Düşünceyi açıklama, ifade, basın özgürlüklerinin terör eylemi olarak cezalandırıldığını belirten CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, “Erdem Gül ve Can Dündar’ın neden cezaevinde oldukları sorusuna verilen cevapta eylemlerinin terör eylemi olduğu ifade ediliyor. Çünkü Türk Ceza Yasası’nda sözüm ona düşünceyi açıklama özgürlüğü suçu, ya da silahsız örgütlenme suçu yıllar önce yürürlükten kaldırılmış olmasına rağmen adeta bir hile ile terör örgütlerine yardım adı altında basın emekçilerinin haber verme hakkı kalemleriniz silah, yazdığınız haberler teröre destek olarak değerlendiriliyor ve böylece tutukluluk nedenleri yaratılıyor.” diye konuştu.
Hemen her toplantı ve gösteri yürüyüşünün gaz ve gözaltı ile sonuçlandığını ifade eden Sarıhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplanmak bir haktır, toplantı özgürlüğü bir haktır. Ama görüyoruz ki bu hakkın kullanımına kesinlikle izin verilmiyor. Ankara’nın kalbinde Gar’ın önünde toplanma özgürlüğü yaşam hakkı ihlali ile sonuçlandırılmışsa bunun dışında hemen bütün toplantılarda herhangi bir uyarı olmaksızın yasal olarak gerekli işlem yapılmaksızın gaza başvuruluyor. Her birimiz adeta aylık ya da haftalık gaz ihtiyacımızı böyle bir toplantı ve gösteride karşılar duruma geldik.”
"İNSANLAR SADECE İNANCI SEBEBİYLE YA GÖZALTINA ALINIYORLAR YA AŞAĞILANIYORLAR YA CEZAEVLERİNE GÖNDERİLİYORLAR"
Din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edildiğini ifade eden CHP Ankara Milletvekili, “Bugün paralelci adıyla anılmakta olan, bir dönemde iktidarın ortağı olan gruplar onlara yakın olan insanlar sadece inancı sebebiyle ya gözaltına alınıyorlar ya aşağılanıyorlar ya cezaevlerine gönderiliyorlar. Hani inançlar için özgürlük için mücadelesi vermiş olan bir iktidar vardı karşımızda. Alevi topluluğu yönünden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin vermiş olduğu somut kararlarına ve bu kararlara uyma zorunluluğumuza rağmen hala din dersleri konusunda bir özgürlüğün geldiğini söylemek mümkün değil. Aynı şekilde Cemevlerinin Alevilerin ibadet yeri olarak resmen tanınması konusunda bir adımla karşı karşıya kalmıyoruz. Gayrimüslim cemaatlerin mülkiyet hakları, yargıya erişim, yardım toplama, yabancı din adamlarının oturma ve çalışma izinleri konusunda ve gayrimüslim cemaat ve vakıfların kendi yönetim kurullarını seçmelerine olanak veren bir yasal çerçeve hala oluşturulmuyor. Ne yaşama hakkı, ne düşünce ve inanç özgürlüğümüz ne din ve vicdan özgürlüğümüz ne toplanma özgürlüğümüz bunların hiçbirini bildirgeden 67 yıl sonra ve karşımızda ülkemizde insan hakları mücadelesi vermiş olan geniş bir topluluğun varlığına karşın bugünü biz mutlulukla sevinçle karşılayamıyoruz.” açıklamasında bulundu.
"BİRİLERİNİN HEDEF GÖSTERİLEREK BİRİLERİ ÜZERİNDEN TAMAMEN HUKUKİ OLMAKTAN UZAK SİYASİ AMAÇLA BİR SORUŞTURMANIN TAHRİK VE TEŞVİK EDİLMESİ GERÇEĞİN ORTAYA ÇIKMASINA YARDIMCI OLAMAZ"
Bir gazetecinin, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu'nda görevli savcılar, 2000-2013 arasındaki faili meçhul cinayetleri inceleme kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna CHP'li vekil, “Faili meçhul cinayetlerin özellikle 1980’li yıllardan bu yana yoğun bir şekilde devam ettiğini 1990’da yükseldiğini ve ne yazık ki da sonra da sürdüğünü ifade ettik. Bunların soruşturulmadığı ve faali meçhuller dosyasında savcılık makamlarında bekletildiğini ve zaman aşımı gibi bir tehdit ve tehlike ile karşı karşıya bırakıldıklarını söyledik. Bugün şu anda özellikle paralel hedef gösterilerek hükümetin almış olduğu ya da savcıların bu konuda soruşturma yapmak üzere aldıkları kararı bir kasta dayalı olduğu için eleştirmek zorundayım. Bugüne kadar işlenmiş olan faili meçhul cinayetlere özen gösterilmemişken birilerinin hedef gösterilerek birileri üzerinden tamamen hukuki olmaktan uzak siyasi amaçla bir soruşturmanın tahrik ve teşvik edilmesi gerçeğin ortaya çıkmasına yardımcı olamaz diye düşünüyorum. Bu yanıyla yargının tamamen yansız ve insanların yaşam hakkını önemini kavrayarak soruşturmaları yürütmesi gerekir. Şuanda dün ya da evvelsi gün 1990’lı yıllarda işlenmiş 11 faili meçhul cinayetle ilgili Güneydoğu’da yargılama sürüyor. Bu yargılamanın yapılabilmesi için mücadele etmiş olan Tahir Elçi’yi koruyamamış olan onun yaşamına son verilmesine neden olmuş olan bir yönetimin bu konudaki tutumları ne kadar samimiyeti ifade eden ne kadar gerçekçi olur ve halen soruşturulamayan bir cinayet haline getirilmiş olan Tahir Elçi olayı karşısındaki duyarsızlığın çifte standartla bir duyarlılık haline getirmiş olmasına açıkçası güven duymuyorum.” diye cevapladı.
Aynı soruya CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil ise “Öznesi intikam olan siyasal hukuk girişimlerinin faili meçhul cinayetleri aydınlatması olanaklı değildir. Öznesi intikam çünkü.” diye cevaplandırdı. CİHAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.