İntihar eden Mersinli yaşlı çiftin cenazesini alan yok

Mersin'den İzmir Çeşme ilçesine tatil yapmak için giden ve ihtihar eden Altan Çetin (70) ile Ülker Çetin (68) çiftinin cenazeleri İzmir Adli Tıp Kurumu morgundan daha alınmadı. Balıkesir Akçay’dan geçen hafta tatil için Çeşme’ye gelen emekli öğretmen Ülker Çetin ve beyaz eşya tamircisi eşi Altan Çetin, kaldıkları beş yıldızlı otel odasına intihar mektubu bıraktıktan sonra ortadan kayboldu. Sabah çiftin odasından çıkmaması üzerine yaşlı olduklarını da göz önünde bulunduran otel çalışanları, yedek kartla içeriye girdiklerinde, masa üzerindeki iki zarftan birisinde intihar mektubu diğerinde, otel görevlilerine bırakılmış 2 bin lira bahşiş buldu.

HAVA ALIP DÖNECEKLERİNİ SÖYLEDİLER

Çeşme’yi çok sevdikleri, burada hayatlarına son vermeyi seçtikleri ileri sürülen Ülker ve Altan Çetin çifti, pazartesi günü gece 01.30 sıralarında odalarından çıktı. O saatte kendileriyle ilgilenen ve önemli bir durum olup olmadığını soran görevlilere, ‘hava alıp döneceklerini’ söyleyen çiftten haber alınamadı. Üç gün süren aramalardan sonra dün öğleden sonra Sakarya Mahallesi’ndeki plajda cesetleri bulundu.

ONURUMUZLA GİTME ZAMANI

Bu arada Çeşme’de bir hafta otelde kaldıktan sonra el ele ölüme giden 68 yaşındaki ve Ülker ve 70 yaşındaki Altan Çetin çiftinin intiharıyla ilgili yürek sızlatan ayrıntılar ortaya çıktı. Çetin çifti sosyal medya hesaplarından en son piyano ve kemanla çalınan ‘Nasıl geçti habersiz’ şarkısını dinleyip paylaşmış ve takipçilerine de “50 yıl birlikte mutlu yaşadıktan sonra, şimdi onurumuzla gitme zamanı. Sizi seviyoruz. Hoşça kalın” notunu iletmiş.

KANADA’DA YAŞAN OĞLU KONUŞTU

Kanada’da yaşayan Levent Noyan Çetin,  Anne ve babasının, intiharlarından önce kendisine gönderdiği ‘Hoşça kal’ mesajına ‘Canlınız yetmedi, kendinizi öldürerek de ağzıma sı.ın. Nefret ediyorum ikinizden’ yanıtı veren Levent Noyan Çetin, “Bu yazışmaları polis neden verdi? Görüşmelerin üçüncü kişilerde bulunmaması lazım. Sanırım çoğu insan ‘hadi ben gidiyorum’ diye denize atlayan anne babaya acılı bir öfke duyar” dedi.

Anne ve babasının vasiyetini de hatırlatan Levent Noyan Çetin, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Cenaze istemiyorlardı. O yüzden denizi seçmişler. Bir vasiyetleri varmış kadavra olmak için. Onu kuzenlerim araştırıyor. Eğer bu durdum olursa kadavra olacaklar. Yoksa kuzenlerim teslim alıp defin işlemini yapacaklar. Anne ve babamı yanıma çağırdım, ancak uzak olduğu için gelmediler. Babam kanserdi ama annemin varis dışında bir hastalığı yoktu. Kimsenin eline düşmemek, muhtaç olmamak için intihar ettiler. Ötenazi bile düşünüyorlardı. Benimle siyasi görüşüm Facebook paylaşımlarım nedeniyle tartıştılar. Bana göre niyetleri kararlarından pişman olmamak için bağlarını koparmaktı.”

Habertürk’e de konuşan Levent Noyan Çetin, anne-babasının 10 yıl önce “Ayrı yaşamaya dayanamayız. Birimize ağır hastalık gelirse diğeri de canına kıyacak. Gidersek birlikte gideriz” demeye başladığını belirten Çetin “Bunu yapmanız beni çok yaralar' cevabını verdim. Babamın kanser olduğunu ölümünden sonra öğrendim” dedi.

“HAYIRSIZ EVLATLIK GÖRMÜYORUM”

Tepkilere ilişkin “Bunca hakareti tek başıma göğüslemek zorundayım” diyen kimya mühendisi Çetin, şöyle devam etti: “Bu işin kolayına kaçmak bence. Mücadele etmelilerdi. Benden yardım istemelilerdi. Türkiye'de insanlar hemen ‘Hayırsız evlat' diye yazmaya başlamışlar. Haftada 3-4 kere konuşuyorduk, bazen her gün konuştuğumuz oluyordu. Maddi durumları benden iyiydi. Manevi olarak da her zaman yanlarındaydım. Hastayım deselerdi gelirdim, onları Kanada'ya alırdım. Ben burada hayırsız evlatlık görmüyorum.”

“BÜYÜK BİR KIZGINLIKLA YAZDIM”

İki yılda bir Türkiye'ye gelip ailesiyle tatil yaptığını belirten Levent Noyan Çetin, gönderdiği mesajla ilgili ise şöyle devam etti:Çok büyük kızgınlıkla yazdım. Beni, torunlarını böyle terk etmelerine vicdanım el vermedi. Çok kızdım. Belki gitmelerine engel olurum, cevap verirler diye daha da öfkelendireyim diye düşündüm. Ama okudular ve gittiler. Mesajlardan sonra banyoya gidip ağladım. 7 yaşında çok güzel bir kız çocuğum var. Hiçbir zaman bunu ona anlatamayacağım.”