Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Mersin'de düzenlediği basın toplantısında, anayasa değişikliği ve referandumla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Yapıcıoğlu, "Referandumla ilgili olarak bazı partiler, kişiler veya kurumlar, görüşlerini beyan ettiler. Bizim bu konudaki incelemelerimiz devam ediyor, parti içindeki müzakerelerimiz, tartışmalarımız sürüyor. Önümüzdeki bir kaç gün içerisinde bu konudaki tavrımızı net olarak kamuoyu ile paylaşacağız. Referandum süreci ile ilgili olarak bazı partiler, bazı siyasi kişilikler ve bazı kurumlar işi çığırından çıkarmaya başladılar. Kendileri gibi düşünmeyenleri ihanet ile vatan hainliği ile suçlamaya başladıklar. Bu gidişatın, bu kavramın doğru olmadığını, hatta tehlikeli olduğunu daha önce ifade etmiştim, yine tekrarlamak istiyorum" diye konuştu.
"Referandum sonucuna herkesin saygı duyması gerekir"
Anayasa değişikliğinin referanduma gitmesi durumunda, halkın iradesine herkesin saygı duyması gerektiğini ifade eden Yapıcıoğlu, "Ancak bu değişiklik referandumdan geçmez ise bir ihtimal daha var. O da erken seçimdir. Meclis tablosunun değişmesi ihtimali ile acaba 367 ile bu kez Meclis'ten geçebilir mi diye bir teşebbüs olabilir. Ama birilerinin dediği gibi, 'eğer geçmezse Türkiye yıkılacak, yok olacak, batacak' değerlendirmelerini abartılı buluyoruz. 'Eğer geçerse, Türkiye bir diktatörlüğe geçecek, ülke asıl o zaman mahvolacak' gibi değerlendirmeleri de abartılı olduğunu düşünüyoruz. Hayır parlamenter sistemin de başkanlık sistemine göre avantajlı tarafları vardır, başkanlık sistemin de parlamenter sisteme göre avantajları vardır. Her iki sistemi de başarı ile uygulayan ülkeler vardır. Türkiye'de de hangi sistem olursa olsun yoluna devam edecektir. Öyle birisi Türkiye'yi uçuracak, diğeri de batıracak değildir" ifadelerini kullandı.
Devam eden FETÖ operasyonlarına değinen Yapıcıoğlu, "Beni en çok sarsan, doğrusu çok da üzen ve mutlaka bunun dillendirilmesi gerektiğini düşündüren olay; Alanya'da bir kadının FETÖ şüphesiyle doğumdan 1 gün sonra gözaltına alınması oldu. Basına fotoğrafları yansıdı, bir kaç ajans bu haberi geçti, fakat medyada çok fazla yer bulamadı maalesef. Aranan bir kadının doğum yapmak için hastaneye müracaatından sonra, hastane kayıtlarını isminin düşmesi ile birlikte, emniyet mensupları hastane çevresinde önlem alıp doğum yapmasını beklemişler. Doğumdan bir gün sonra taburcu olunca bebeği ile birlikte gözaltına almışlar. Allah'tan mahkeme bir müddet daha hastanede kalmak üzere kadını hastaneye göndermiş. Ben burada soruyorum, ne oluyoruz? Doğumdan bir gün sonra bir kadının gözaltına alınması ne demek oluyor? Çok mu acil bir durum? Kaçması çok muhtemel ise hastane etrafında veya evinin etrafında tertibat alırsınız. Kadınların gözaltına alınırken ellerinin kelepçelenmesi bile doğru değil iken, doğumdan bir gün sonra bir kadının gözaltına alınmasının, gerçekten kamuoyunun vicdanını yaralamıştır diye düşünüyorum. Bir eli ile karnını tutarken, emniyetin veya adliyenin merdivenlerinde çekilen o fotoğraf beni çok sarstı. Bu şekilde olduğu halde gözaltı kararı verenlere de hesabının sorulması gerektiğini düşünüyoruz. Yoksa iş zıvanadan çıkacaktır. Bu olay operasyonların sulandırılması adına da yapılmış olabilir, buna da dikkat etmek gerekir." ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.