Bilgi:
Instagram'da @mersinhaber'i
takip ederek anlık gelişmelerden daha hızlı haberdar olabilirsiniz.
ANKARA - Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde 1993’te gözaltına alınan 11 köylünün kayıp olması ile ilgili 20 yıl sonra açılan davanın görülmesine devam edildi. Duruşma başında davada müşteki avukatlığı yapan ve Diyarbakır’da öldürülen Tahir Elçi anıldı.
Ankara 7. Ağır Ceza görülen duruşmaya davanın tek sanığı ve 11 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yargılanan sanık Tuğgeneral Yavuz Ertürk, müştekiler, müşteki avukatları ve sanık avukatları katıldı. Davanın önceki celselerinde sanığın dönemin Bolu Komanda Tugayı Komutanı olması nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı’n bilgi ve belge istenmişti. Genelkurmay Başkanlığı mahkemeye gönderdiği yazıda, B kategorili belgelerin 5 yıl, C kategorili belgelerin ise 10 yıl süre ile arşivlendiği bilgisini verdi. Genelkurmay ayrıca ilgili birimler arşivlerinde yapılan araştırmada 1993 yılına ilişkin bilgi ve belge bulunamadığını, 2. Komanda Tugayı arşivinde de 12 Kasım 1999’da meydana gelen depremde su basması sonucu zayi olduğundan herhangi bir evraka ulaşılamadığını bildirdi.
'TAHİR ELÇİ’NİN YERİNİ DOLDURMAK ZOR'
Duruşma başında söz alan müşteki avukatlarından Hasan Anlar sözlerine daha önce davada müştekilerin avukatlığını yapan ve Diyarbakır’da öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’yi anarak başladı. Tahir Elçi’nin Türkiye’deki faili meçhuller ve gözaltındaki kayıpların aydınlatılması için büyük çaba sarf ettiğini belirten Avukat Hasan Anlar, "Birçok örgütün de hedefi haline geldi. Bu davanın mağdurlarının avukatıydı. Bir avukatın düşüncelerini açıklamasından sonra katledilmesini kabul edemiyoruz. Tahir Elçi’nin yerini doldurmak zor ama yerine bakmaya çalışacağız.” dedi.
Duruşmaya daha önce beyanda bulunmayan müştekilerin beyanı alınarak devam edildi. Mizbah Akdeniz, babasının Yavuz Ertürk’ün emri ile gözaltına alındığını söyledi.
Müşteki Erhan Avar, şunları kaydetti: “Annem ve babamı birlikte alıp götürdüler. En küçüğü 1.5 yaşında olmak üzere 8 çocuk evde kaldık. Daha sonra annem geldi ama babamı başka yere götürdüler. Nezarette tutulduğu zaman babamla görüştüm ama daha sonra görüşemedim.”
'MAHKEMENİZ KANDIRILIYOR'
Müşteki beyanlarının ardından avukatlar söz aldı. Müşteki avukatlarından Hasan Anlar, mahkeme aracılığıyla yazılan yazılara olumsuz cevap verildiğini ve mahkemenin kandırıldığını ileri sürdü. Avukat Anlar, bilgi ve belgelere eski cevap verdiğini öne sürdüğü makamlar hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını istedi Avukat Anlar ayrıca, olayın geçtiği bölgeyi mahkemenin bilmediğini belirterek, görevsizlik kararını verilmesini ve dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesini talep etti.
'SİYASAL İKTİDARIN FAİLİ MEÇHULLERE BAKIŞI DEĞİŞTİ'
Yine müşteki avukatlarından Oya Aydın, “Bu dava yıllar sonra açıldı ama artık siyasal iktidarın faili meçhullere bakışı değişti. Siyasal iktidarın faili meçhullere bakışı değiştiği için sanığın tutuklanmasını talep ediyoruz.” ifadelerini kullandı. Söz alan sanık Yavuz Ertürk, bölgede PKK’ya ait kamp bulunduğu gerekçesi ile operasyon yaptıklarını ve operasyon emrini Jandarma Asayiş Komutanlığı’ndan aldıklarını söyledi. Gözaltına alma yetkilerinin olmadığını vurgulayan Ertürk, sivil halklar irtibatları olmadığını kaydetti.
Beyanların ardından mahkeme ara kararını açıkladı. Dava dosyasının ilgili mahkemeye gönderilmesi talebini reddeden mahkeme yetkili makamlar ile ilgili suç duyurusu taleplerine ise nihai karardan sonra değerlendirilmesine hükmetti. Sanığın tutuklanma ve duruşmalardan vareste tutulması talebini reddeden mahkeme, dönemin Kulp Jandarma Komutanı Ali Ergülmez ve dönemin Asayiş Komutanı Hasan Kundakçı’nın tanık olarak dinlenmesine karar verdi.
SANIK ERTÜRK SALONDA ÇAY İÇTİ
Duruşmanın bitmesinin ardından sanık Yavuz Ertürk, müştekilerin salonu ve duruşma salonun önünden ayrılmasını bekledi. Ertürk’ün güvenliği açısından duruşma salonunda, duruşmanın bitmesinin ardından ise duruşma salonun önündeki çevik kuvvet ekibi bekletildi. Ertürk, müştekilerin ayrılmasını duruşma salonunda yakınları ve avukatları ile birlikte bekledi. Ertürk, avukatları ve yakınları, duruşma salonundan beklerken çay içti. ‘Güvenliğin’ sağlanmasının ardından yaklaşık 10 çevik kuvvet polisinin koruması altından Ertürk, adliyenin arka kapısından çıkarak arabasına bindi ve adliyeden ayrıldı. CİHAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.