ANKARA - HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye’nin Musul’a asker göndermesiyle ilgili "Bunların hepsi gerilimi ve savaşı esas alan dış politika hamleleridir. Türkiye Davutoğlu yönetiminde artık giderek savaşa sürüklenen ülke durumundadır. Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına AKP sürüklemekte kararlıdır. Musul’daki askerin varlığı da budur, Suriye’deki iç savaşa Türkiye’nin dahli de budur, Rus uçağının düşürülmesi de budur. Biz bu politikaları yanlış görüyoruz." dedi.
Selahattin Demirtaş, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) HDP Grup Yönetim Toplantı Salonunda Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın partisi SYRİZA Partisi'nden bir heyeti kabul etti. "Bizler gibi Yunanistan halkı da zor günlerden geçiyor." diyen Demirtaş, SYRİZA'nın tam da bu günlerde zor bir görevi üstlendiğini ifade etti. Avrupa genelinde de büyük bir umut oluşturduğunu dile getiren Demirtaş, "Sol adına, ezilenler adına SYRİZA'nın yarattığı umudun başarıya dönüşmesini canı gönülden bizde istiyoruz. Yunanistan ile Türkiye arasında çok daha iyi ilişkiler kurulması gerekiyor. SYRİZA iktidarda olması büyük bir avantaj görünüyor. Sorunların çözümü konusunda cesur yaklaşımlar kolaylık sağlayacaktır. SYRİZA ile kurumsal ilişkileri geliştirmeyi çok daha arzuluyoruz." diye konuştu.
SYRİZA Temsilcisinin Yunanca konuşmasının İngilizce tercüme edilmesi ilginç bir durumu ortaya çıkardı. Konuşma bitince Demirtaş, "Çevirisini sonra alırsınız." ifadelerini kullandı. Bu açıklama gülüşmelere yol açtı. Daha sonra gazetecilerin sorularını cevaplayan Demirtaş, Amerika’da yaptığı bir açıklamasının hatırlatılması üzerine şunları kaydetti: "Kendi heyetinin kendisini çok kapsamlı bilgilendirmediğini düşünüyorum. İmralı’daki görüşmelere biz bizzat katılıyorduk, bizim avantajımız buydu. Bütün detayları ile konuşa hakim oluyorduk. Konu kendisine aktarılırken, kısa, özet ve kendisinin hoşuna gideceği şekilde aktarılıyordu. Hiçbir şeyden bilgisi olmadığı gibi anlaşılmasın. Detayları belki de bilmiyordu, kafasında bekli bir süreç beklentisi oluşturdular. Farklı olsaydı tutumu değişir miydi bunu bilmiyorum. Düşünce yapısına, demokrasiye, Kürt sorununun çözüm perspektifine bakıldığında detayları bilseydi daha erken bitirirdi süreci. Kürt sorununun çözümünden PKK’nın silahları bırakmasını anlıyor, başka hiçbir şey anlamıyor. Kürtlerin hakları ile ilgili ya da Türkiye’nin demokrasi sorunları ile ilgili kafasında hiçbir proje olmadığı ortaya çıktı. Kendi heyeti de İmralı’da ve Ankara’da yaptığımız tartışmaların detaylarını kendisine aktarmamış olacaklar ki ‘ne müzakeresi’ demeye başladı, Dolmabahçe mutabakatındaki 10 temel ilkeye ‘bunlar nerden çıktı’ demeye başladı. Oysa o tartışma süreçlerinin hepsi bizlerin katkısı ile ve bilgimiz dahilinde oluşturulmuş süreçlerdi."
Başkanlık sistemi konusunda Öcalan ve HDP arasında bir görüş ayrılığı olup olmadığına ilişkin bir soruya da Demirtaş, "Biz bu konuyu İmralı’ya gidip tartışamadık. Öcalan aylardır tecrit altında tutuluyor. Kendi görüşlerini öğrenme imkanımız yok. Ama o günkü tartışmalara dair biz farklı görüşte değildik. Kendisi demokratik bir sistemin desteklenebileceğini belirtti. Baskıcı bir sisteme karşı direniş içinde olacaklarını belirtti. Bugün bize farklı bir şey söylemiyoruz. Tek adam sistemi, diktatörlük, ismine başkanlık da deseler, partili Cumhurbaşkanı da deseler biz baskıcı tek adam sistemine karşıyız, bu konuda Öcalan ile farklı düşünmedik hiçbir zaman." diye konuştu.
HDP Eş Genel Başkanlığından ayrılacağı konusundaki söylemlerin hatırlatılması üzerine Demirtaş, "Partide böyle bir tartışma yok. Görev değişimi konusunda Figen hanım da ben de tartışmaya açık olduğumuzu belirttik. Partimiz bunu tartışmıyor. Partimiz ikimizin de görevde kalması konusunda ısrarcı davranıyorlar. HDP çok iyi bir noktaya geldi ama Türkiye kötü bir noktaya gidiyor. Türkiye için daha iyi ne yapabiliriz HDP’de bu tartışılıyor. Hatırlanırsa 1 Kasım için AKP’nin seçim sloganı ‘istikrar için tek başına iktidar’ idi. 1 Kasım’dan bu yana Türkiye istikrar yüzü görmüyor. İçeride ve dışarıda sadece istikrarsızlık var. Artık HDP Türkiye için çok daha önemli bir parti ve siyasi harekete dönüşmüş oldu. Biz Eş Genel Başkanlığı değil, bu partiyi daha fazla ne kadar büyütebiliriz bunu tartışıyoruz." şeklinde konuştu.
Türkiye’nin Musul’a asker göndermesiyle ilgili bir soruya ise Demirtaş, "Bunların hepsi gerilimi ve savaşı esas alan dış politika hamleleridir. Türkiye Davutoğlu yönetiminde artık giderek savaşa sürüklenen ülke durumundadır. Başından beri Davutoğlu hükümeti bir savaşçı politika izlemiştir. Suriye’de ve içeride bu şekilde davranmıştır. Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına AKP sürüklemekte kararlıdır. Musul’daki askerin varlığı da budur, Suriye’deki iç savaşa Türkiye’nin dahli de budur, Rus uçağının düşürülmesi de budur. Biz bu politikaları yanlış görüyoruz. Çok sayıda diyalog kanalı varken, savaşta ısrar etmek AKP tarzı çılgınlıktır. Kürt sorunu dahil, şuanda Kürt sorunu ile ilgili diyalog kanalları sonuna kadar açık ama bunu kullanmıyor, her gün içeride ve dışarıda operasyon yapıyor. Suriye’de Kürtlerle ilgili diyalog kanalları açık ama bunu yapmıyor. Bu Musul içinde geçerlidir. Orada Türkiye’nin diyalog kanalı üzerinden işbirliği yapabileceği güçler var, onu yapmak yerine doğrudan asker bulundurarak savaş ve gerilim politikası yürütüyor." karşılığını verdi.
Amerika ziyaretinde çözüm sürecinde diyaloğun devam etmesinin dile getirildiğinin hatırlatılması üzerine Demirtaş, "Amerika hükümetinin resmi görüşüdür, sözcülerinin sıkça dile getirdiğidir. Türkiye’de yeniden müzakerenin başlaması konusundaki resmi görüşlerini bizimle de paylaştılar. AB üyesi devletler de bu konuda ısrarcıdır. Dünyanın tamamına yakını Türkiye’de müzakere isterken AKP savaş istiyor. Başbakan ‘o hendekleri kazanları hendeklere gömene kadar devam edeceğiz’ diyor. Bu çılgınlık politikasıdır. Her gün katliam yaşayan bir ülkeye dönüştük. Ankara, Suruç, Diyarbakır katliamların daha failleri bile bulunamadı. Suruç katilleri serbest, katledilenler tutuklanıyor. Türkiye’nin istikrarı bu. Yeniden müzakere masasına dönülmesi lazım. Trafikte ters yolda giden tek araç AKP’nin aracı." dedi.
Bir gazetecinin "Çatışmalar devam ederse HDP nasıl bir politika yürütecek?" şeklindeki sorusuna Demirtaş, "Bu baskı politikasında asla hükümetin yanında olmayız. Sokağa çıkma yasağı gibi faşizan uygulamalarda biz halkın tarafındayız. Hükümet savaş yanlısı biz barış yanlısıyız. Hükümet devletçi, biz halkçıyız. Hükümet baskı da ısrar ederse bizde direnişte ısrar ederiz. Hükümet müzakere yolunu seçerse HDP desteklemeye hazır. Biz her ikisine de hazırız. Halk haklıdır, hükümet haklı değildir. Bu zulmü durduracağız." ifadelerini kullandı.
Barza’nin Ankara’ya gelmesi hakkında Demirtaş, "Umarım hayırlı olur. Görüşmeler inşallah hayra vesile olur. Geliş gerekçesini bilmiyorum." ifadelerini kullandı. "Yeni anayasa görüşmelerinden önce mini anayasa çıkartalım" talepleriyle ilgili de Demirtaş, "Gelirse hepsini Başbakan ile konuşuruz. Her konuyu konuşuruz tartışırız. Yeter ki savaş politikalarından vazgeçilsin. Her türlü diyalog kanalını açık tutacağız. Partimize tekliflerini sunarlar bizde değerlendirir karar veririz." diye konuştu. CİHAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.