BURSA - Ayak sağlığını olumsuz etkileyen topuklu ayakkabılar kadar, düz olduğu için tercih edilen babet ayakkabıların da, topuk dikenine sebep olduğu belirtiliyor. Topuk dikeninin, düztabanlarda, yüksek kavisli ayaklarda, kilo problemi olanlarda, topuklu ayakkabı ve babet ayakkabı kullananlarda görüldüğü vurgulanıyor.
Topuk dikeninin önemine değinen Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Önder Taylan Çifçi, topuk ağrısının düztabanlarda, yüksek kavisli ayaklarda, kilo problemi olanlarda, topuklu ayakkabı ya da babet tarzı düz ayakkabı kullananlarda, diyabetiklerde, çeşitli romatizmal hastalıklarda ortaya çıkabildiğine dikkat çekti. Dr. Önder Taylan Çifçi topuk dikeni ile ilgili şöyle konuştu: “Topuk Dikeni hastalığı, topuğunda ağrı şikâyeti olan hastalarda çekilen röntgende topuk kemiğinde bir çıkıntı oluştuğunun görülmesiyle adı konan bir rahatsızlıktır. Ancak topukta görülen bu çıkıntının ağrının oluşmasında bir önemi yoktur. Hatta topuk ağrısı çeken hastada röntgende topuk dikeni görülmeyebilir veya topuk dikeni olan bir kişi hiç topuk ağrısı duymayabilir. Ağrının sebebi ‘Plantar Fasiit’tir. Yani ayak tabanını ve ayak kavsini destekleyen bağ dokusunun rahatsızlığıdır. Hastalar tipik olarak sabah yataktan kalktıktan sonra ilk birkaç adımda topuk ağrısı ile karşılaşırlar ve bu ağrı kendiliğinden yürüme ile azalır. Bir yerde uzun süre oturduktan sonra ilk kalkmada oluşan ağrı ve gün sonu ağrıları çok tipiktir ve tanı koydurucudur. Hastalar çok uzun süre yürüdüklerinde veya ayakta kaldıklarında topuk ağrısından şikâyet ederler. İlerleyen zamanla ayakta şişme, çeşitli kemik deformiteleri, ayak bileğinde ağrı gibi sorunlar tabloya eklenir. Eğer topuk dikeni rahatsızlığı tedavi edilmezse, kronik bir duruma dönüşebilir ve kişinin yürüyüş şeklini değiştireceği için zamanla ayak, diz, kalça ve omurga problemlerine yol açabilir.”
Dr. Önder Taylan Çifçi, topuk dikeni hastalarında uygulanan tedavilerin başında aşil germe egzersizlerinin geldiğini, kişiye özel hazırlanan tabanlıklar kullanılarak basma esnasında hissedilen ağrıların azaltılmasının sağlandığını ve ağrı kesici ilaçlarının yanı sıra buz uygulamasının önerildiğini söyledi. Uygulamaların altı hafta gibi bir sürede fayda sağlamaması durumunda ise fizik tedaviye başlandığını belirtti.
Dr. Çifçi; topuk dikeni tedavisinde başlangıç uygulamalarından sonraki aşamaların, doktorun tercihine göre kortizon ya da prp enjeksiyonları olduğunu ama bu iki yöntemin de olumsuz ya da yetersiz olduğunu söyledi şöyle konuştu: “Kortizon enjeksiyonu zaten zayıf ve gergin olan bağ dokusunun kemiğe tutunmaya çalışan kısmını daha da zayıflatır ve taban çökmesine zemin hazırlar. Prp enjeksiyonu ise tedavi konusunda daha isabetli bir tercih olmakla birlikte genellikle yetersizdir. Topuk Dikeninde en etkili tedavi Rejeneratif (yenileyici) enjeksiyon yöntemidir. Ayak tabanını oluşturan ve ayak kubbesini destekleyen plantar fasyanın güçlendirilmesi tedavinin ana hedefidir. Seanslar halinde uygulanan proliferan solüsyonlar o bölgede vücudun savunma mekanizmasını harekete geçirerek bir tamir süreci başlatır. 3 haftada bir uygulanan seanslarla birlikte hastaya evde uygulamak üzere egzersiz programı verilmelidir. Ortalama 4-6 seans enjeksiyon tedavisi ile vücudun ağırlığını taşımakta zorlanan zayıf plantar fasya doğal yoldan güçlendirilerek kalıcı bir iyileşme ve ağrı kontrolü sağlanır. Plantar fasya güçlendirildiği için sonuçlar kalıcıdır. Ağrı genellikle nüksetmez. Böylece uzun vadede oluşabilecek, diz ve bel rahatsızlıklarının önüne geçilmiş olur.”
Dr. Önder Taylan Çifçi topuk dikenini önlemek yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: “İstirahat çok önemlidir (Gerekli durumlar dışında ayakta kalmamak - uzun mesafe yol yürümemek gerekir). Düzenli olarak egzersiz yapılmalıdır. Kaliteli, sağlıklı, tabanı yumuşak ortopedik ayakkabı kullanmalıdır. Fazla kilo varsa zayıflamak topuklarınıza binecek yükün azalmasına yardımcı olacaktır.”
CİHAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.