Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Türkiye hiçbir yabancı savaşçıyı ne Türk topraklarında ne Suriye topraklarında görmek ister. Bu konuda her türlü işbirliğine hazırız ve Avustralya ile de yakın işbirliği içindeyiz ama bataklığın da kurutulması şarttır" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Avustralya Başbakanı Tony Abbott ile Başbakanlık Çankaya Köşkü’nde ortak basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, son olarak G-20 toplantısında birarada olduklarını belirterek, "Tarihi bir ziyaret, çünkü Çanakkale Savaşı’nın 100. yılı. Yarın İstanbul Barış Zirvesi’nde birlikte olacağız. Yüzyıl süren dostluğun nasıl karşı karşıya savaşan dedelerden torunlara intikal ettiğini hem dünyaya sergileyeceğiz. İstanbul Barış Zirvesi ve Çanakkale’de yapılacak törenlerde dünyaya göstermiş olacağız ki savaşlar öfke ve nefret sebebi değil aksine bir dostluk nişanesi olabilir. Bunun güzel örneğini birlikte göstereceğiz. Tony’nin bu Türkiye’yi ilk ziyareti. Kalışlarında çok güzel hatıralarla ayrılacağından eminiz. Bugün son derece dostane bir havada, geçmişten gelen dostluğumuzu nasıl pratik, stratejik ve ekonomik siyasi dostluğa dönüştürürüz bunları konuştuk hem de dünya gündemindeki sorunları ele aldık. İkili ilişkilerimiz sorunsuz siyasi ilişkilerdir. Ekonomik alanda, 1 milyar doları aşan ticari hacmimiz var. Avustralyalı şirketlerin Türkiye’ye yatırım yapma arzusunda olmalarından memnuniyet duyuyoruz. Bugün de biz birarada bu ekonomik ilişkilere nasıl ivme katarız, nasıl birlikte ortak girişimlerde bulunuruz bunu ele aldık. Ayrıca bu sene Türkiye’de Avustralya yılı, Avustralya’da Türkiye yılı. Bunlar ilişkilerimizin çok sağlam altyapısını oluşturuyor" ifadelerini kullandı.
Ayrıca uluslararası gündemdeki sorunları da ele aldıklarını belirten Davutoğlu, "Suriye ve Irak’taki son gelişmelerle ilgili kanaatlerimi paylaşma imkanı buldum. Son derece derin bir perspektif ve ortak bakış açısıyla bu konuları el aldık. Ayrıca, Asya ve Pasifik’teki gelişmelerle ilgili değerli dostum bize bilgi verdi" diye konuştu.
Ele alınan hususlardan birinin de ’terörizmle mücadele konusu’ olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Bugün de bu çerçevede ortak bir açıklama yapılacak. Hem DEAŞ hem de diğer terör örgütlerine karşı alınacak ortak tavır konusunda Türkiye ile Avustralya aynı kanaati paylaşıyoruz. Bu çerçevede bunan sonra istişarelerimize devam etme kararlılığındayız. Bu bağlamda, Müslüman toplulukların aşırıcılıktan uzak bir şekilde barışçıl bir tavırla içinde bulundukları topluma entegre olmaları yönünde de İslamafobik yaklaşımların olmaması için de hangi adımların atılacağı konusunda görüşlerimizi paylaştık. Avustralya da çok kültürü bir yapıya sahip. Birlikte çok kültürlü, barışa, karşılıklı saygıya dayanan ilişkiyi teşvik etmek için bundan sonra da çalışacağız" şeklinde konuştu.
Tarihi bir ziyaretle güzel bir istişare imkanı bulduklarını belirten Davutoğlu, "Resmi bir törenle, Çankaya Köşkü’de ağırladığım ilk misafir olması bakımından da, dolayısıyla birçok ilklerin olduğu bir ziyaret. Sık sık Türkiye’de görmek istiyoruz ve dedelerimizin başlattığı centilmence dostluğu stratejik dostluğa dönüştüreceğiz" diye konuştu.
İlk resmi konuk olarak Çankaya Köşkü’nde bulunmasının da kendisi için de bir onur olduğunu belirten Abbott ise, "Çok Türkiye halkının bizim için yaptığı her şey için teşekkür etmek istiyorum. Çanakkale’de birbirimizle yapmış olduğumuz savaşın 100. yılını idrak etmekteyiz. Atatürk de Anıtkabir’de ziyaret ettiğimizde oradaki aynalarda ve resimlerde Türklerin ve Avustralyalıların birbirlerine yardım ettiklerini gördük. Bu da bizim ulus olarak hatırlayacağımız önemli bir hatıradır. Birbirimize karşı kazandığımız saygı o günden bu yana sürmektedir. Çok geniş konularda istişarelerde bulunduk. Şu an için aramızda yakın bir işbirliği özellikle güvenlik konusunda işbirliği olması çok güzel bir şey. Yıllık olarak bu görüşmelerimizi, farklı kurumlar arasında bilgi paylaşımlarımız sürecek. DEAŞ’ın gösterdiği tehdit, tüm dünyayı tehdit eden bir tehdit. Bu tehdit bize kadar ulaşabiliyor yani sadece yan sınırlarımızda kalmıyor. O yüzden bu tehdidin Suriye’de, Irak’ta yok olmasını hedefliyoruz. vatandaşlarımızın beyin yıkama faaliyetlerini durdurma için elimizden geleni yapacağız" şeklinde konuştu.
Ekonomi anlamında birçok ülkenin Türkiye’yi kıskandığını vurgulayan Abbott, ekonomik ilişkilerin olması gerekenin biraz altında seyrettiğini ifade etti. Türkiye ve Avustralya arasındaki ilişkilere değinen Abbott, "Bu ilişki, en kötü şekilde başladı ama o kötü başlangıçtan sonra karşılıklı dostluğumuz yeşerdi. Anzak törenlerinde bu konu hakkında çok fazla bahsedeceğiz. Atatürk’ün sözleriyle son vermek istiyorum, ’Çocuklarınız bizim topraklarımızda huzurla uyuyor’ demişti Atatürk. O sözlerle ben de sözlerime son vermek istiyorum. İlham verici bir mesaj" açıklamasında bulundu.
SURİYE’YE DÖNÜK HAVA OPERASYONU
Davutoğlu ve Abbott, açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin "Sizin, Irak’tan Suriye’ye dönük hava operasyonuna desteğiniz söz konusu. Bunu genişletmeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna Abbott, "Hava saldırılardan bahsetmiştik, Irak ve Suriye’deki. Şu an için çok az sayıda bu tür saldırıları uyarı ve kontrol anlamında desteğimiz olduğundan söz edebiliriz. Suriye’yi de içine alacak şekilde hava saldırılara verdiğimiz destek söz konusu. Bunu genişletme gibi bir planımız yok. Ufak tefek farklılıklar olabilir. Nerede oluyorsa bu saldırılar şu an için bu saldırıların operasyon alanını genişletme gibi bir niyetimiz yok. Avustralya ve koalisyon olarak elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz bu tehdidi ortadan kaldırmak için çünkü bu tehdit içerisinde bulduğu ülkelerle sınırlı bir tehdit değil. Bu, birçok ülkeye ulaşan bir tehdit. O yüzden koalisyonun şiddetli bir şekilde bu tehdide karşı koyması gerekiyor" yanıtını verdi.
MELBOURNE’DE YAŞANAN OLAYLAR
"Melbourne’de yaşanan olayların ardından siz bunun IŞİD’den ilham aldığını söylemiştiniz. İleride açılacak bir dava konusunda önyargı oluşturacağını düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Abbott, "Mahkemeden önce bu kişiler hakkında söylenen sözlerde önyargı oluşabilir dediniz ama ben eminim ki adalet yerini bulacaktır. Şu an kritik olan insani olarak o kişilerin güvenli bir biçimde yargılanması. Bu kumpası durdurabildik. Bu anlamda Türkiye’nin göstermiş olduğu desteği büyük memnuniyetle karşılıyoruz" dedi.
YABANCI SAVAŞÇILAR
Başka bir gazetecinin, "Son günlerde Türkiye’nin yabancı savaşçılarla ilgili olarak desteğinden bahsediyorsunuz. Türkiye’den bu konuda daha fazla ne yapılmasını bekliyorsunuz?" sorusuna ise Abbott, "İşbirliğimiz tabii ki sürecek. Tabii ki biz Türkiye’nin bu konuda tek başına hareket etmesini bekleyemeyiz. Birçok ülke, Türkiye’den birşey yapmasını istiyor. Tabii ki bizim güvenlik güçlerimiz ve Türkiye’deki güvenlik güçleri ilişkilerin arttığından bahsedebiliriz. Buradaki ofisimizde Türkiye’deki polisle işbirliği içinde hareket ediyoruz zaten. 3 yada 4 milyon turist her yıl Türkiye’ye geliyor ve bu turistlerin korunması gerekiyor. Mümkün olan işbirliğini sürdürüp bunun sonuçlarını almak istiyoruz hep birlikte" karşılığını verdi.
Başbakan Davutoğlu aynı soruya, "Türkiye, terörizmle mücadele konusunda en kararlı tutumu sergileyen ülkelerden birisidir. Her türlü terörizm konusunda bu son derce bilinen tutumdur. Türkiye, Suriye ve DEAŞ konusunda bu tutumunu kararlı bir şekilde sürdürmüştür. Türkiye’yi eleştirme cüretinde bulunanlar şunu bir kere bilmek durumundalar, Türkiye Suriye’ye komşudur. Türkiye Suriye’den 2 milyona yakın mülteci almıştır. Eğer sınırlarınızı çift yönlü kontrol etmek isterseniz iki yönlü kapatmanız gerekir. O zamanda bütün dünyaya Suriye’den kaçan bütün kadınların, çocukların hali ne olacak diye sorma hakkınız var. Suriye’deki krizin sona ermesi için hiçbir şey yapmayacaksınız, bunun kabul edilebilir tarafı yok. Türk halkı, tarihte az görülen bir örnekle Suriyeli masumları bağrına basmıştır. Suriye’den Türkiye’den girişlerine kapıyı kapatamayız çünkü bunlar Suriye rejiminden, kimyasal silahlardan kaçan, DEAŞ’tan kaçan masum insanlar. Türkiye de herhangi bir Avrupa ve diğer ülkeler kadar demokratik hukuk devletidir. Daha suç işlememiş yabancıyı muhtemel potansiyel suçlu diye bir işleme tabi tutamayız. Yapılacak şey, bu üzerlerinde istihbari bilgi olarak bu tür faaliyetlerde bulunacağı düşünülen kişilerle ilgili, bu kişilerin ülkede çıkış kaynağı olan ülkeler gibi tedbirler almak, engellemek. Engelleyemiyorsa, Türkiye’ye isimlerini vermeli, Türkiye onların ülkeye girişini engellemeli. Şimdi biz bunu yapıyoruz. 10 bini aşkın ismi verilmiş kişiyi engelledik. DEAŞ, herkesten veya terör örgütleri daha çok Türkiye için riskli unsurdur. Türkiye hiçbir yabancı savaşçıyı ne Türk topraklarında ne Suriye topraklarında görmek ister. Bu konuda her türlü işbirliğine hazırız ve Avustralya ile de yakın işbirliği içindeyiz ama bataklığın da kurutulması şarttır. Bir taraftan hepimiz tedbirli olacağız, öbür taraftan da Suriye’deki kanlı rejimin ve o kanlı rejimin baskıları sonucu doğan DEAŞ konusunda da aktif bir tutum sergilemek durumundayız. Suriye gibi iç savaşı yaşayan ülkeye komşu olmadan oturdukları başkentten Türkiye’yi eleştirmek kolay. Bu eleştirilerden önce herkes elinden gelen çabayı göstermeli. Ortak bir mücadele alanında hep birlikte teröre karşı omuz omuza vermeliyiz" cevabını verdi.
1915 yılı olaylarına ilişkin soru üzerine Davutoğlu, "Şu basın toplantısı ve bu buluşma bile hem Ermenistan’a hem de bu konuda taraf almaya çalışanlara ders olmalı. Herkes bu bayraklardan birini Türk tarafı bir tepeye, Avustralyalılar kendi bir tarafa dikmeye çalışıyorlardı. Ama bu bayraklar yan yana. Ermenistan’ın ve bütün dünya eğer bir gün Türkiye ve Ermenistan bayraklarını dost iki ülke olarak görmek istiyorlarsa geçmiş tarihten nefret ve öfke çıkarmaktansa ders almayı öğrenmelidir. Hepimiz gereken çabayı göstermeliyiz" diyerek kürsünün yanında bulunan Türk ve Avustralya bayraklarını gösterdi.
Davutoğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Bir mesaj yayınladım. Bu mesajda üç unsur önemlidir. Bir; ortak tarihimizi tartışalım, acılarımızı paylaşalım, biz sizin acınızı anlıyoruz ve taziyelerimizi diliyoruz. İki: gelin ortak bir geleceği birlikte kuralım. Üç; üçüncü taraflara da bizim aramıza nifak sokmak yerine veya bizim aramızda düşmanlığa dönüşecek kararlar almak yerine dostluk kurmamıza yardımcı olun. Bu 3 mesajda taziye mesajında iletildi. Sayın Papanın açıklaması son derece şanssız bir açıklamadır. Bu konuda da tutumu açık şekilde dile getirdik. Avrupa Parlamentosu karar aldı. Martin Schulz’la bir saate yakın görüşme yaptım. Avrupa Parlamentosu kararı sıradanlaştırma yoluna gidildi. Dün de Sayın Merkel’le uzun telefon görüşmesinde, Alman Parlamentosu’nda Türkiye’yi rencide edecek karar almaması yönündeki geleneksel kendisinin de devrede olmasını rica ettim. Kendisi de bu tarihi olayların siyah ve beyaz olarak değerlendirilemeyeceği görüşünü zikretti. Bu konuda hiç kaygımız yok. Biz, göz mesafesinde herkesle konuşuruz ama herhangi bir taraf göz mesafesinin üstüne çıkıp da bize yukarıdan kibirli konuşmaya kalkarsa da onun cevabını veririz. Her şeyi kabul ederiz ama bize kibirli bakan kim olursa olsun, o konuda tutumuz açık ve nettir. Sayın Obama’nın da kendisiyle birçok kereler, değişik vesilelerle bu konuları Amerikan tarafıyla konuştuk. Ben derin tecrübesiyle, kazandığı bütün deneyimler dışında Sayın Obama’nın Türkiye’yi rencide edecek bir açıklamada bulunmayacağını temenni ediyorum. Türkiye ve Amerika, ikili ilişkilere sahip ilişkilerdir. Doğru olan da Türkiye ile Ermenistan arasında görüşleri ve çatışmaları provoke etmek değil, aksine bir çatışmalardan bir dostluğu nasıl çıkartırız bunu sağlamak. Türkiye, her konuda her girişime açıktır, tarihi bilmeden, araştırmadan siyasi baskılara da kesinlikle taviz vermeyiz."
Bir gazetecinin, "Avustralya’daki vatandaşların DEAŞ’a katılmaması konusunda Türkiye bunu engelleyebilir mi?" sorusu üzerine Abbott, "Ortak bir bildirimiz var zaten. Bu bildiriye bir kere daha bakmanızı öneririm. Türkiye’nin yapmayı seçtiği şey Türkiye’yi ilgilendirir. Türkiye IŞİD Konusunda bizim kadar bu problemi çözme konusunda elinden geleni yapıyor. IŞİD Herkes için bir tehdit. Kitlesel imhalara, kafa kesmelere bakacak olursak hiçbirimiz bundan kurtulamayız. IŞİD’in saflarında yer alıyorsanız kafanız kesilmez, kimyasal imhalara maruz kalmazsınız. Her kademede, tabii ki kurumsallaşmış kanallarımızı da kullanacağız. bu işbirliğinin neticesinde bu toplantı ve bu ziyaretler gibi, Avustralyalılar Türkiye’nin desteğiyle IŞİD saflarına katılacak kişiler artık bunu daha zor yapacak. Vatandaşlarımıza söylüyoruz, oraya gitmeyin. Bu mesajı elimizden geldiğince veriyoruz" dedi.
"İSTİHBARAT İLİŞKİSİNİN ETKİN OLMASI LAZIM"
Aynı soruya Davutoğlu, "Bir; Türkiye hangi terör örgütü olursa o terör örgütüne alınacak her türlü tedbire hazırdır. İki; Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Bu hukuk kuralları herhangi bir dost ülke ki Avustralya bu ülkelerin en başında yer alır. Bize herhangi bir istihbari bilgi verdiğinde bunun gereği yapılır. Gereği eğer sınır dışı etmekse bunda gereği yapılır. Üç; Avustralya’dan Türkiye’ye gelen, art niyetli olmayan, her Avustralyalının bizim başımızın üstünde yer vardır. Dolayısıyla bütün bu uygulamaların Avustralyalıları rahatsız etmeden uygulanması lazım. Buna bağlı olarak da, Avustralya’dan bize bilgi akışının sağlıklı ve iki taraf arasında istihbarat ilişkisinin etkin olması lazım. Şu anda böyle etkin bir işbirliğimiz var. İki taraf, bilgileri, istihbaratı paylaşıyor. Bütün bunlar olmadan bir spekülasyon yapılmasını, yanlış kanaatlerin yayılmasını da kabul etmeyiz. Türkiye hiçbir zaman terör örgütlerine müsamaha etmez. Kapılarını herhangi bir terör unsuruna da açmaz. İstihbaratı daha da genişletme kararı aldık" karşılığını verdi.
İKİ ÜLKE ARASINDA ULUSLARARASI TERÖRİZME KARŞI ORTAK DEKLERASYON
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Avustralya Başbakanı Tony Abbott, yaptıkları iki resmi görüşmelerde terörizmle mücadeleye, teröristlere finansal destek sağlanmasının engellenmesine ve yabancı savaşçılardan kaynaklanan tehdidin azaltılmasına yönelik ikili işbirliğinin hususunda mutabık kalarak, ortak bir bildiri yayınladı. Yayınlanan bildiride Türkiye’nin DEAŞ’a karşı yürütülen mücadelenin ön saflarında yer almakta ve bu çabalarda çok önemli bir rol üstlendiği belirtilerek, "Türkiye, DEAŞ’a karşı yürütülen mücadelenin ön saflarında yer almakta ve bu çabalarda çok önemli bir rol üstlenmektedir. Avustralya, Türkiye’nin sınır kontrollerini artırmak ve bilgi paylaşımı yoluyla Türkiye sınırları üzerinden DEAŞ’a katılmayı amaçlayan şahısların engellenmesi konusundaki çabalarım takdirle karşılamaktadır. Her iki taraf yabancı terörist savaşçıların çatışma bölgelerine yönelik seyahatleri öncesinde kaynak ülkelerde tespit edilmesinin ve durdurulmasının birincil öncelik taşıdığım vurgulamışlardır. Irak ve Suriye’de DEAŞ ve diğer terörist örgütlerde savaşan 100 Avustralya vatandaşı ve bu hafta Melbourne’de bu şiddeti Avustralya’ya taşımak isteyen bir kişinin tutuklanması muvacehesinde, Avustralya yabancı savaşçıları durdurmak konusunda elinden geleni yapmaya devam edecektir" denildi.
YABANCI SAVAŞÇILARIN İADESİ
Bildiride şunlar kaydedildi:
"Başbakan, terörizmle mücadele eden kuruluşlar arasında 2014 Kasım ayında yapılan ilk toplantıdan duydukları memnuniyeti dile getirmişler ve bu görüşmelerin her sene yapılması konusunda mutabık kalmışlardır. Taraflar ayrıca, güvenlik makamları arasında daha yakın işbirliğinden ve iki ülke polis makamlarının 2014 Aralık ayında gerçekleştirdikleri ortak eğitim dahil operasyonel destekten ve iki ülkenin ilgili makamlar arasında artan irtibat ve işbirliğinden duydukları memnuniyeti dile getirmişlerdir. Taraflar ayrıca terörizmle mücadelede idari ve adli takibatı güçlendirecek bilgi paylaşımı ve aşırı ideolojilere karşı, başta internet üzerinden olmak üzere bir söylem geliştirilmesi dahil, tüm imkanları kullanma konusunda mutabık kalmışlardır. İki Başbakan ayrıca, Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşması imzalanmasına yönelik kaydedilen ilerlemeden duydukları memnuniyeti dile getirmişler ve yabancı savaşçıların iadesine ilişkin bir Mutabakat Zaptı imzalanmasına yönelik bir çalışma başlatılması hususunda mutabık kalmışlardır."
İki başbakan, açıklamaları sonrası el sıkışarak basın mensuplarına poz verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.