BİR TALEBİMİZ VAR!
Merhaba sevgili okuyucular. Günlük hayatımızda birçok kurumla iş yapıyoruz. Bir çok kuruma gittiğimiz zaman işimizin olmamasından, yokuşa sürülmesinden şikâyet ediyoruz.
Merhaba sevgili okuyucular. Günlük hayatımızda birçok kurumla iş yapıyoruz. Bir çok kuruma gittiğimiz zaman işimizin olmamasından, yokuşa sürülmesinden şikâyet ediyoruz.
Evet! Gerçekten büyük sorun. Ve doğal olarak sorunlar yumağı içinde bocalayıp duruyoruz. Hiç kimse elini taşın altına koyup şu işi pratikten halledelim diye bakmıyor.
Belki de haklılar. Sorunun değil çözümün parçası olmak her zaman çok zordur. Çözüm üretirken risk almanız gerekir. Risk’i de ancak dinamik mekanizmalar alabilir. Ve! Ne kadar zor olursa olsun, sorunlara çözüm odaklı yaklaşımı benimsemeli, yaşam bicimimiz haline getirmeliyiz. Hocam “böyle olmaz, böyle olmak zorunda ” demek çok kolay işin içinden sıyrılma biçimidir.
Ne olur sevgili kurum amirleri sorunun değil çözümün parçası olun. Bir şair bir şiirinin mısralarında der ki;'İnsanlar, Hangi dünyaya kulak kesilmişse diğerine sağır'. Evet, sadece soruna odaklanırsak, çözüm yollarını gözden kaçırabiliriz. Yani bir sorun varsa, çözüm yolu veya yolları da vardır ve eğer gerçekten ve samimiyetle istersek çözüm yolunun bir parçası olabiliriz.
İnsanlar vardır. Çözümün bir parçası olmak yerine sorunun bir parçası olmuşlardır. Çevrelerine pozitif enerjiden ziyade negatif bir enerji yayarlar. Onları tanıyanlar “Acaba şimdi ne sorun çıkaracak?” endişesine kapılırlar.
İnsanlar vardır. Bir iş yerinde yaşadıkları sorunlarda veya birileri ile yaşadıkları sorunlarda eğer haklı iseler, sorunlara çözüm aramazlar. Kulakları bütün çağrılara kapalıdır ve ben haklıyım cümlesini tekrarlayarak, negatif enerji yayarlar. Bazen haklı olmak, çözüme katkı sağlamaya yetmeyebilir. Önemli olan çözümün parçası olmaktır.
‘Çözüm bekleyen önünüzdeki konu hakkında çözümün bir parçası olmayan herkes sorunun bir parçasıdır’ der eskiler... Ağaçların varlığı ormanın varlığını görmemizi engellediği sürece sorunun çözümüyle ilgili bir arpa boyu yol alamayız.
Çözüm odaklı yaklaşım, bütünü görerek kişi, kurum ve kuruluşlar için ihtiyaca uygun çözümler geliştirir. Çok defa etki ve tepkiye dönüşen iletişimler, çözüm yollarını kapatır. Sağlıklı bir yaklaşım ve bakış açısı ile çözüm üretmek mümkün olduğu halde doğru müdahale yapılamadığı için problemler büyür gider. Çözüm odaklı yaklaşım, probleme sebep olan noktalara yoğunlaşır. Suçlu aramaz. Çözüm üretir. Çözümün parçası olur.
Eğer gerçekten çözüm odaklı yaklaşım benimser ve çözümün bir parçası olmak istersek. Her şeye samimiyetle çözüm bulabiliriz. Problemlere çözüm bulma stratejileri geliştirir. Muhatap kişi, kurum veya kitlenin durumu göz önünde bulundurularak ihtiyaç ve beklentiye uygun çözümler üretebiliriz. Probleme değil çözüme odaklı açılımlar gerçekleştiririz.
Dünyada öyle çok sorun var ki… Bir o kadar da başa çıkma yolu… Bazen bir sorunu çözmeye çalışırken kendinizi sorunun bir parçası haline getirdiğinizi hisseder misiniz?
Ben hissederim. Örneğin bazen oturur, çalışırken karşılaştığım sorunları eleştiririm. Sonra sistemin içindeki aksaklıklardan dert yanarım. Fakat bazen etrafımdakilerin nedenini bilmediği bir gülümseme oluşur suratımda. Bu, kendimle alay ettiğimin göstergesi olan bir gülümsemedir aslında. Hadi derim kendime, otur akşama kadar dert yan burada, mızmızlan dur ne değişecek? Bu sistemin bir parçası da senin gibi yakınıp duran insanlar değil mi. Elindeki imkânları beğenmiyor olabilirsin. Şimdi kalk da bir işe yara. O imkânlarla yapılabileceklerin en iyisini yapmaya gayret et. Ha eğer sistemin değişmesine, gelişmesine bir katkın olacaksa onu da uygun zamanda, uygun şartlarda yap. Şimdi üretme zamanı, mızmızlanma zamanı değil.
Her zaman bunu yapamıyorum ama. Galiba yakınmanın yatıştırıcı bir etkisi var. İnsan kendini rahatlamış hissediyor. Fakat bu, sigara gibi bir alışkanlıktır. Zararı var ama maalesef anlık bir keyif dışında pek bir faydası yok.
Şu sonucu çıkarıyorum, çözümün parçası olmak, sorunun parçası olmaktan çok daha zor. Çünkü fedakârlık gerektiriyor ve çalışmak, yıpranmak. Hatta bazı konularda gururundan ödün vermek gerekiyor.
Çözüme odaklandığınızda çözemeyeceğiniz sorun ya da problem yoktur. Nasıl sorun ya da problem durduk yerde oluşmuyorsa çözüm de bekleyerek oluşmaz. Çözümü üretmek içinse belki de baş koşul; sorun ya da problemin olduğu gibi çözümünde parçası olmak!
Peki, çözümün parçası nasıl olunur?
Hep söyleye geldiğimiz, “şeffaflık, katılım, verimlilik” kavramlarını hayata geçirme uğraşında bir sistem söz konusuysa, kendinizi bir anda çözüm çabalarının içinde bulursunuz.
Eğer sorunun değil çözümün bir parçası olmak istiyorsanız, düşüncelerinizi soruna değil çözüme odaklayın.
Bu halk için çözüm odaklı olun ne olur sevgili kurum amirleri.