MÜLAYİM
Hep mülayim olmanın da yan etkileri var elbet. Isırıp ısırmamak sonraki mesele…
Hep mülayim olmanın da yan etkileri var elbet.
Isırıp ısırmamak sonraki mesele…
Asıl mesele, arada sırada bile olsa; dosta düşmana öteki yüzünüzü de gösterebilmek bence.
Yani dişini göstereceksin azizim.
Eğer senin için “o bizim adam, sözümüzden asla çıkmaz. Biz ne dersek onu yapar” diyorlarsa, senin için yandığının resmidir bilmiş ol.
Bu zaafın nedeniyle kafana vurup ekmeğini elinden almaya çalışırlar.
Hele de birileri senin için, erkekliğini hiçe sayıp ‘ZARARSIZ’ damgasını vurmuşsa sana; işte o zaman bitmişsin kardeşim.
Hem de ne bitiş!
Erkekliğin iki paralık olup yerlerde sürünürken, karşı cinsten; genci, yaşlısı hiç kimse sana erkek gözüyle bakmaz.
Zararsızsın ya ondan mütevellit yani.
Onun için her zaman mülayimlik olmaz.
Isırmasan da dişini göstereceksin ki, “bu bizim adam, bundan zarar gelmez” diyenlerin maskarası olmayasın.
. Açıkçası, herkes senin tersini de doğrunu da bilecek.
Hep Mersin’e değil gerektiğinde tersine de gitmesini bilmende fayda var.
Kavga et, çıngar çıkar,vur kır falan demiyorum yanlış anlaşılmasın.
Ama kolay lokma olmadığını da göstermelisin bazen.
Önemli olan uygun yer ve zaman.
Yani neyi ne zaman yapacağını bilmek gerek..
Senden bir şey yapman istendiğinde “emrin olur” diyorsan, karşındakine de senin emrinin de olabileceğini aklından çıkartmamak.
Sonradan sonraya kedinin bacağını ikiye ayırsan bile nafile…
Çünkü Bor’un pazarını geçirmişsin demektir.
İş işten geçtikten sonra da vur gözüne yumruğu ağla ağlayabildiğin kadar.
Çünkü senden daha cevval birisi senin önüne geçmiş, onca hizmetinin karşılığını bir dakikada elinden alıvermiştir.
Sonrasındaki senin rican, sızlanman hatta ağlaman bile boşa gidecek ve kimse gözünün yaşına bakmayacaktır çünkü.
Treni kaçırdıktan sonra keşkeler onu geri getiremeyecektir artık.
Geçmişte partisi için varını yoğunu sarf eden mülayimlerin oğlu, kızı veya yakını “nasıl olsa bizim adam, sesini çıkarmaz” düşüncesiyle boş gezerken,bir takım yaygaracıların yakınları ise işe alınıverilmiştir.
Onun için demiri tavında döveceksin ve yarına bir güne bırakmadan hizmetinin karşılığını alabilmenin gereği neyse yapacaksın.
Tabii bunun için mülayimliğinin işe yaramayacağını da bileceksin.
Bileceksin ki, sesinin tonunu birkaç desibel yükselteceksin.
Yoksa..?
Yoksa;”Kendim ettim kendim buldum” şarkısını hamamda mı, ormanda mı her neredeyse söylemeye alışacaksın.
İşte o zaman senin gibilere; “ZARARSIZ, MÜLAYİM” diyenler haklı çıkacaklar.
Ve de onlar için; sen hep çantadaki keklik olarak kalacaksın iyi mi?