Orhan KIR

ÜÇ İHTİMAL

94 Belediye seçimleri bitmiş ve bir kısım genç partililer yeni seçilen belediye başkanından iş istemekteydiler. Haklıydılar da…

 
 
            94 Belediye seçimleri bitmiş ve bir kısım genç partililer yeni seçilen belediye başkanından iş istemekteydiler. Haklıydılar da… 
            Zira konvoylarda yer almış, afişler asmış, hatta partisi için yerine göre kavgalar bile etmişlerdi.
            Elbette bunca hizmetin bir bedeli olmalıydı.
            Bu bedel de işti tabii ki… 
            Bir baba, “benim oğlum bu parti için gece demedi, gündüz demedi çalıştı. Hiç olmazsa eline bir telsiz verilip çavuş yapılsın.” Diyordu.
            Bir başka zaman bir meslek gurubunda yapılan temsilcilik seçiminde ise bir kişi ”Ne bu be? Hep mi siz seçileceksiniz. Ben de yaparım bu işi. Adayım “diyordu.
            Temsilcilikten adeta bıkkınlık duyan ve bu işi üstüne kim yıktıysa ona lanetler eden kişi ise adaylıktan feragat ederek bu kadar istekli arkadaşının yeni temsilci olarak seçilmesini sağladı. Yeni temsilci zafer işaretleri yapıyor ve etrafa; kazanmış olmanın mutluluğunu ve gururunu göstermenin zevkini yaşıyordu.
            Yeni temsilci henüz iki haftayı bile doldurmadan eski temsilciye gelmiş ”yahu ben ne halt etmişim öyle!?  Yok kardeşim temsilcilik bana göre değilmiş. O kadar insanla uğraşmaktan streslere girdim. En kısa zamanda yeni bir seçim yapalım da bu yükü üzerimden bir an önce atayım” diye dert yanıyordu.
            98’de MEDYAD olarak Rahmetli Denktaş’ın davetiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gittiğimizde oradaki bir gazeteci arkadaş, Rumlar için aynen şunları diyordu.
“Kıbrıslı Rumların içinde kalan bir ukde var. İstiyorlar ki, Türkleri bir kez olsun yensinler ve bu zevki doyasıya yaşasınlar. Çünkü 30 ağustoslar,9 eylüller ve de 20 Temmuzların rövanşını dünya gözüyle alarak bu zevki tatsınlar”
                                                  *     
            7 Haziran Milletvekili Genel Seçimlerinden sonraki günlerde özellikle CHP ve barajı yardımlarla aşan HDP’nin sevinç ve tavırları bana yukarıdakileri hatırlattı.
            CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, oy yüzdesinde önceki seçimden de geride kalmasına rağmen, muhalif iki partinin oylarını da kendi hanesine katarak yüzde 60’ın zaferini kutluyor. Bu nedenle de kendisinin başbakanlığında bir hükümet kurulmasını istiyor.
            Hem de öyle bir istiyor ki; yeter ki başbakan olsun, ama nasıl olursa olsun.
            Çünkü AK Parti yüzde 40’la tek başına iktidar olamadı ya. 
            Buna o sevinmesin de kim sevinsin.
            Hele bir de başbakan oluverirse bal kaymak.
            Anlayacağınız kendi kendine gelin güvey oluyor.
            Önceden de yazdığım üzere bu üç partinin biri pekmez, biri sirke,ötekisi de yoğurt.
            Üçü bir arada iken ne cacık, ne salata ve ne de bir halt olmayacakları belli.
            MHP,  içten ya da dıştan HDP’ile olmaz diye suyun gözünü ta baştan kesti bile.
            İkisinin sayısı yetmiyor. Üçüncüsüne de ötekisi razı değil.
            E.o zaman başbakanlık hayali ne olacak peki?
            Bana göre üç ihtimal var bunun için.
            Birincisi, maalesef eline telsiz verilmesini daha çook bekleyecek.
            İkincisi, bir gün bizim yeni temsilci gibi bu işin kendine göre olmadığını anlayacak.
            Üçüncüsü de1920’lerden günümüze kadar rövanş hasreti çeken Rumlar gibi CHP Genel başkanı da başbakanlığı öyle bekleyecek.
            Ne diyelim.” Bekleyen derviş muradına erermiş.”
 

Daha fazlası ve daha hızlı bilgi için sizde;
Facebook'ta @mersihnaber 'i
Instagram'da @mersinhaber 'i veya
Twitter'da @mersinhaber 'i takip edebilirsiniz.
İlk olarak anlık gelişmeleri sosyal medya hesaplarımızdan paylaşıyoruz.. Dilerseniz sosyal medya hesapları üzerinden sizlerde bir olayı ihbar edebilir veya bir gelişmeden bizleri haberdar edebilirsiniz.