NE FARKIN KALDI Kİ?

           Mevzuumuz tamamen başkaydı sohbet ederken…

           Bir kadın müşterimiz yanımıza yanaşıp hiddetle;”Erdoğan ve başbakanı bir odaya kilitleyerek zehirleyip öldürmek istediğini” söylerken, şehit sayısının 375’e çıktığını ve  suçluların  Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu olduğunu dile getiriyordu.

           Kadının söyledikleri hepimizi de şoke etmişti.

           Birincisi sohbet konumuz o değildi.

           İkincisi ise nefretin ve algının ne boyutlara geldiğiydi.

           Ona göre, Erdoğan’ın başkanlık istemesiydi onca şehit olması.

           Böyle diyordu kadın.

           Kalkıp ona; “öyle değil de böyle” deseydik.

           Kadın daha da ileri gidecekti besbelli.

           Zira kadını önceden tanıyor ve uçuk kaçık olduğunu da biliyordum.

           Uymayalım şuna diye sesimizi çıkarmadık.

           İşyerinde böyle bir sapkınla tartışmak yakışık almazdı.

           Aslında o kadına ve onun gibi rafadan kafalılara diyeceklerimiz çoktu.

           Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nu zehirleyip öldüreceksin öyle mi?

           Bunu; onlarca kişinin kılıçla kellesini gövdesinden ayıran ve canlı bombalarla onca insanları katleden DAEŞ’te istiyor.

           Senin şimdi eli kanlı DAEŞ’ten ne farkın kaldı bayan..?

           Onca teröristi besleyip silah veren Rusya’nın Putin’i de Recep Tayyip Erdoğan’ın gitmesinden yana…

           Demek ki sen de onunla aynısın?

           Biriniz azmettirici, diğeriniz tetikçi…

           Bak, eli kanlı bölücü PKK da ülkenin bölünmesine tek engel olarak Erdoğan’ı görüyor ki

onun için HDP’li Demirtaş  “seni asla başkan yaptırmayız”  diyor.

           Demek ki sen de Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve sırtını PYD’ve YPG’ye dayayan  bölücülerin safındasın öyle mi?

           İran, zaten tarih boyunca bizi sevmedi. Şimdi de sevmiyor. Türkiye’yi de hatta Erdoğan’ı da…

           Türkiye gibi özgür ve modern komşu bir ülke ve onun Erdoğan gibi bir lideri varken, kendi rejimini ayakta tutmanın hayli zor olduğunu bildiği için düşman.

           Demek ki senin de İran özlemin var öyle mi?

           Şimdi saçın başın açık, ama giy çarşafını, tak peçeni de oraya git o zaman.

           ABD’si,ALMAN’ı, İNGİLİZ’i,FRANSIZ’ı,BELÇİKALISI daha bilmem nesi” Erdoğan gitsin diye ne melanetler,ne dümenler çeviriyorlar.

           Peki bunlar senin gibi Erdoğan’ın kellesini niye istiyorlar hiç düşündün mü be kadın?

           Çünkü o aradan çekilirse, Türkiye’nin bölünmesi daha kolay olacak anladın mı şimdi.

           Söyler misin onlardan ne farkın kaldı?

           Paralelci FETÖ’nün başı Pensilvanya’dan ettiği beddualarına Kandil’den “AMİN!” diyenlerin yanında sen de varsın ha?

           Demek oluyor ki; senin de Karayılan’dan, Cemil Bayık’tan, Fethullahtan ve cümle kelle avcılarından bir farkın yok.

           500 bin insanı katleden eii kanlı Esed’i istemeyen tek lider Erdoğan olduğu için o da Erdoğan’ın gitmesi için çabalıyor.

           Böyle demekle Esed’in de sözcülüğünü yaptığının farkında mısın sen ha?

           ABD, PYD, YPG, DAEŞ, EL KAİDE, PARELEL FETÖ,İRAN, RUSYA,BELÇİKA, ALMANYA,İNGİLİZ, FRANSIZ ve cümle Türkiye düşmanları Tayyip Erdoğan’ın kellesini istiyorlarsa bil ki bu işin içinde bir iş var.

           Yani mesele; Başkanlık ya da Erdoğan meselesi değil anla artık.

           Baş giderse gövde de gider anladın mı?

           Erdoğan’ı sevmeyebilirsin, Başbakanı da… Bari ülkeni sev be kadın.               

           Aklını başına al da bölücü ve düşmanların sözcülüğüne heves etme tamam mı?