Orhan KIR

PANİK BUTONU

Bu zamanda; insanların bir imdat isteyecek kadar güvencesi olacak. Olmadı mıydı işte o zaman bitmiştir.

Bu zamanda; insanların bir imdat isteyecek kadar güvencesi olacak.

             Olmadı mıydı işte o zaman bitmiştir.

             Onun için, son yıllarda başta şiddet gören kadınlar olmak üzere, birçok insan güvenlik güçlerimize bağlı panik butonu talep etmektedirler.

            Zira öyle bir zamandayız ki, hekimlerimiz, kadınlarımız, eczacılarımız darp edilmekte, nahoş hadiseler olmaktadır.

            Kafası bozulan, gücü yeten; yumruklara, tekmelere ve de şiddetin her türlüsüne başvuruyor.

            Maalesef bu tür zorbalar, gerekli cezayı almadıklarından şiddet giderek tırmanıyor.

            Geçen hafta gazetelerde:’NÖBETÇİ ECZANELER DE PANİK BUTONU İSTİYOR’ haberi vardı.

            Sanırım fazla ilgi çekmedi ki, gazete sayfaları arasına gömülüp kaldı.

            Oysa özellikle de nöbetçi eczaneler öyle durumlarla karşılaşıyorlar ki, birçoğu ilgisizlikten kaynayıp gidiyor.

            Geçmişte birçok eczacı arkadaşımız hapçı ya da psikopat diye tabir edilen insanların darbına uğradılar.

             Hatta birkaç yıl önce Tarsus’ta bir eczacı arkadaşımız uyuşturucu hap vermediği için başından silahla vuruldu.

             Sonra da unutulup gitti…

             Anlayacağınız, eczacıların kendilerini koruyacak hiçbir şeyleri yok.

             Bundan 30-35 yıl kadar önce;  silah bulundurma için emniyete dilekçe yazmıştım.

             Talep dilekçesine: ’Üçgen çarşı yeşil yolda eczacılık yaptığımı, gece nöbetlerinde hapçı adı verilen bir takım kişiler tarafından kimi zaman tehdit edildiğimi, bu nedenle de bulundurma silah ruhsatı verilebilmesi için gereğini arz etmiştim.’

              Ne oldu dersiniz?

              Hiçbir şey olmadı.

              Cahillik işte… Yanlış yazmışız dilekçeyi.

              Dilekçemi okuyan görevli bununla ruhsat alamazsın dedi ve o söyledi ben yazdım..

               ‘Üçgen Çarşı Yeşil yolda tavuk kesimi yaptığımdan adıma bulundurma silah ruhsatı verilmesinin gereğini arz ederim’ diye yazdırdı başvuru dilekçesini.  

               Aradan biraz zaman geçti ve bulundurma ruhsatını aldım.

               Anlayacağınız, tavuk kesimi yapanlar kadar bile eczacının talebine değer verilmemişti.

               Şimdi ise nöbetçi eczanelerin panik butonu talebi aynen bizim silah ruhsatı gibi kaynayıp gidecek gibime geliyor.

               Hal bu ki, eczacılar nöbetlerinde her çeşit insanla karşılaşıyorlar.

               Kimisi ilacın aynısı niye yok diye dikleniyor. Kimisi de acele etmemiz için bağırıp çağırıyor.

               Bazı şeyleri ise duymazdan geliyor, hatta kişiyi sakinleştirmek için alttan alıyoruz.        

               Oysa bütün bunlara rağmen, bazıları öyle ileri gidiyor ki, artık o anki hasta ya da hasta yakını psikolojisine göre şansınıza yumruk mu, ya da fırça yemek mi düşer bilemem.

               Sözün özü, eczacıların panik butonu talebini, bir kısım art niyetli insanları caydırmak açısından önemli görüyorum.

               Gönül ister ki, insanlarımız daha ılımlı ve mülayim olsunlar, bütün bunlara da gerek kalmasın, ama maalesef ortam kötü.


Daha fazlası ve daha hızlı bilgi için sizde;
Facebook'ta @mersihnaber 'i
Instagram'da @mersinhaber 'i veya
Twitter'da @mersinhaber 'i takip edebilirsiniz.
İlk olarak anlık gelişmeleri sosyal medya hesaplarımızdan paylaşıyoruz.. Dilerseniz sosyal medya hesapları üzerinden sizlerde bir olayı ihbar edebilir veya bir gelişmeden bizleri haberdar edebilirsiniz.