"Avukatlar Esir de Olsa Boyun Eğmeyecektir"
Mersin Barosu Avukat Hakları Merkezi, bu yıl Afganistan’daki avukatlara ithaf edilen 24 Ocak Uluslararası Tehlikedeki Avukatlar Günü nedeniyle basın açıklaması yaptı.
@mersinhaber 'i takip et
Açıklamada, ülkemizdeki ve Afganistan’daki avukatların içinde bulunduğu vahim duruma ve mesleklerini icra ederken karşılaştıkları tehditlere dikkat çekilerek, “Avukatlar tehlikede değil, esir de olsa, dün de boyun eğmedi bugün de eğmedi, bundan sonra da boyun eğmeyecektir” ifadesine yer verildi.
POLAT: “TEHLİKEDEKİ AVUKATLAR GÜNÜ SON 10 YILDA 2 DEFA TÜRKİYE’YE İTHAF EDİLMİŞTİR”
Mersin Barosu yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda avukatın katılımıyla Mersin Adliyesi bahçesinde yapılan basın açıklamasında konuşma yapan Mersin Barosu Avukat Hakları Merkezi Başkanı Av. Volkan Berk Polat, günümüzde hala avukatların mesleklerini icra ederken tehlikede olduklarının yadsınamaz bir gerçek olduğunu ifade ederek, “Baro odasında gözaltına alınan, serbest kaldıktan kısa bir süre sonra 4 ayaklı minare önünde katledilen Av. Tahir Elçi’den, haciz mahallinde katledilen Av. Ersin Arslan’dan, ofisinde davalı tarafça katledilen Aav. Servet Bakırtaş’tan ve sayamadığımız nice katledilişlerden bu söylediklerimizin ne denli doğru olduğu görülecektir. Bu beyanatlarımız o kadar doğrudur ki, Tehlikedeki Avukatlar Günü son 10 yılda 2 defa Türkiye’ye ithaf edilmiştir. Yine bu söylediklerimiz o kadar doğrudur ki, geçen yıl Tehlikedeki Avukatlar Günü’nde açıklama yapan meslektaşlarımıza, kolluk tarafından biber gazıyla müdahale edilmiştir. Mesleğimizin temeli olan mücadele bizlerin ruhuna derç etmiştir. Bizler mücadelemizi adliye koridorlarında, sokakta ofislerimizde her daim yürütmekteyiz. Bizleri baskılarla, tahkir etmeye çalışarak tahakküm altına almaya çalışanlar, karşılığında boyun eğmeyişi ve gerçek mücadeleyi göreceklerdir” ifadesini kullandı.
“AVUKATLARA BU DENLİ BASKININ YOĞUN OLDUĞU BAŞKA BİR DÖNEMDE OLMAMIŞTIR”
Avukatlara yönelik baskıların arttığına dikkat çeken Polat, “Günümüzde mesleğimize yapılan saldırılar, baskılar ilk defa yapılmamaktadır. Ancak bu denli yoğun olduğu başka bir dönemde olmamıştır. BM Temel İlkeleri’ne göre hükümetler, avukatların mesleki faaliyetlerini hiçbir baskı, engelleme, taciz veya uygunsuz müdahale olmaksızın yerine getirebilmelerini sağlamak ile yükümlüdür. Ancak avukatların üzerinde yaratılmaya çalışılan baskılardan, tehditlerden bu yükümlülüğün yerine getirilmediği net bir şekilde görülecektir. Avukatların savunmalarından kesitlerin suç olarak nitelendirildiği, cezaevlerinde, adliyelerde, karakollarda avukatlara potansiyel suçlu gibi davranıldığı bir dönemden geçmekteyiz. Avukatlar kimsenin korkması gereken bir meslek değil, aksine insan haklarının, vatandaşın haklarının teminatıdır. Savunma güçlendikçe vatandaşın güçlü olacağının unutulmaması gerekmektedir. Herkes bilmelidir ki, Sokrates’ten beri yüzlerce yıldır savunma baskılara, tehditlere ve esarete boyun eğmemiştir. Tehlikede değil, esir de olsa, dün de eğmedi bugün de eğmedi bundan sonra da boyun eğmeyecektir. Bu sebeple 24 ocak Tehlikede ki Avukatlar Günü münasebetiyle , adalet sisteminin üç ayağından biri ve en önemli unsuru olan savunmanın temsilcisi avukatlara yönelik her türlü şiddetin, tehdidin, ölümlerin ve baskıların olmadığı , avukatların özgürce mesleklerini icra edebildikleri, adilane, huzurlu güvenli yarınlar temenni ediyoruz. Savunma susturulamadı ve susturulamayacak” şeklinde konuştu.
“TALİBAN ÜYELERİ ÖZELLİKLE KADIN AVUKATLARI HEDEF ALMAKTADIR”
Daha sonra konuşma yapan Mersin Barosu Başkan Yardımcısı Av. Kazım Yüksel, günün tarihçesi ve Afganlı avukatların içinde bulunduğu durumu anlatan rapor hakkında bilgiler vererek, “Uluslararası Tehlikedeki Avukatlar Günü, 2010 yılından bu yana 24 Ocak tarihinde dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde, ülkelerde ve kıtalarda örgütlenmektedir. 24 Ocak 1977 tarihinde dört avukat ve bir iş arkadaşları Madrid'de bulunan Calle Atocha 55 adresinde öldürülmüştür. Bugün için 24 Ocak tarihinin seçilmesi Atocha Katliamı olarak bilinen bu katliamdan ileri gelmektedir.
Bu söz konusu uluslararası gün, her yıl ulusal ve uluslararası kuruluşlar ve barolardan oluşan bir ağ olan Tehlikedeki Avukatlar Koalisyonu tarafından düzenlenmektedir. Tehlikedeki Avukatlar Günü’nün amacı, hükümet yetkililerinin, uluslararası kurumların, sivil toplumun, medyanın ve kamuoyunun dikkatini belirlenmiş odak ülkedeki avukatların içinde bulunduğu kötü duruma çekmek ve o ülkedeki avukatların mesleklerini icra ederken karşılaştıkları tehditler konusunda farkındalık yaratmaktır” ifadesini kullandı.
Afganlı avukatların içinde bulunduğu durumu açıklayan raporu paylaşan Yüksel, “Önceki yıllarda Tehlikedeki Avukatlar Günü Kolombiya (2022 ve 2014), Azerbaycan (2021), Pakistan (2020), Türkiye (2019 ve 2012), Mısır (2018), Çin (2017), Honduras (2016), Filipinler (2015), Bask Ülkesi / İspanya (2013) ve İran’a (2010) odaklanmıştır. Uluslararası Tehlikedeki Avukatlar Günü bu yıl ise Afganistan'a odaklanıyor. Aşağıda ayrıntıları ile aktarıldığı üzere, bugün Afgan avukatların karşı karşıya olduğu durum son derece vahimdir. Bu rapor ilk olarak Birleşmiş Milletler Avukatların Rolüne İlişkin Temel İlkeleri'ni vurgulayarak yürürlükteki yasal çerçeveyi ana hatlarıyla ortaya koymaktadır. Rapor daha sonra Afganistan'daki adalet sistemi ve baronun durumunu anlatmaktadır. Daha sonra, risk altındaki bazı kişilerin profilleri aracılığıyla avukatların ve hukuk profesyonellerinin durumunu ortaya koymaktadır. Ayrıca Afgan avukatlardan gelen yardım çağrıları noktasında, diğer devletlerin sorumluluklarının altını çizmektedir. Son olarak rapor, Afganistan'da ve dünyanın başka yerlerinde Afgan avukatlarının durumunun iyileştirilmesi için talep ve tavsiyelerde bulunmaktadır.
Uluslararası hukuk, avukatların toplumlarda oynadığı özgün rolü açıkça kabul eder. Avukatlar herkes için adaletin koruyucusu olarak görev yaptıklarından, uluslararası hukuk avukatlara özel koruma sağlar. BM Temel İlkeleri, baroların baro üyelerini zulümden ve uygunsuz kısıtlama ve ihlallerden koruyarak taşıdıkları hayati rolü açıkça kabul etmektedir. BM temel ilkeleri ayrıca, avukatların ifade, inanç, örgütlenme ve toplanma özgürlüğü haklarının altını çizmekte ve baroların işlevlerini dış müdahale olmaksızın yerine getirmelerine izin verilmesi gerektiğini özellikle belirtmektedir.10 Tüm avukatlar için olduğu üzere, Afganistan’daki avukatlar da bu hak ve güvencelere sahiptir.
Afganistan Bağımsız Barolar Birliği (AIBA) Afganistan Avukatlık Kanunu kapsamında 2008 yılında kurulmuştur. 6.000'den fazla üyesiyle (yaklaşık 1.500 kadın üye dahil) AIBA, avukatların ruhsatlandırılmasını ve düzenlenmesini denetlemiş, hukuk mesleğinde mükemmelliği ve fırsat eşitliğini teşvik etmiş, geleceğin avukatlarını eğitmiş ve hukukun üstünlüğü ve sosyal adaleti öncelemiştir. AIBA, temel hakları, adil yargılamayı, yargı bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü ve demokratik değerleri savunan bağımsız bir kurum olarak varlık göstermiştir. Kuruluşundan bu yana, kültürel, sosyal ve ekonomik kısıtlamalara rağmen, AIBA kadın savunma avukatlarının rolünü teşvik edebilmiş ve sosyal adalet alanında, özellikle de kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet vakalarında mağdurların haklarının korunması için savunuculuk yapmıştır.
“YAKLAŞIK 2000 KADAR YARGIÇ YENİ REJİM TARAFINDAN İHRAÇ EDİLMİŞTİR”
Ağustos 2021'de Afgan hükümetinin düşmesi, ülkenin tüm yargı sisteminin çökmesine sebep olmuştur. Afganistan'ın 2004 Anayasası da dahil olmak üzere, Ağustos 2021 itibariyle yazılı hukuk düzenlemelerinin tamamı yürürlükten kalkmıştır. Bugün şeriat hükümleri uygulanmaktadır ve de facto hükümet tarafından ilan edilen yönergelerin büyük çoğunluğu basın ve ifade özgürlüğü, seyahat özgürlüğü, özel hayatın gizliliği de dahil, temel insan hakları üzerinde kısıtlama getirmektedir. Yanı sıra yaklaşık 2000 kadar yargıç yeni rejim tarafından ihraç edilmiştir. Taliban tarafından atanan yeni yargıçların çoğunun laik hukuk kurumlarından ziyade dini kurumlardan mezun oldukları bildirilmektedir. Ağustos 2021'de iktidar el değiştirmeden önceki Afgan hükümeti döneminde görev yapan hakim ve savcıların yanı sıra Afgan avukatlar da hem Taliban'ın hem de Taliban'ın iktidara gelmesiyle birlikte ülke genelindeki cezaevlerinin kapılarını açarak serbest bıraktığı binlerce hüküm giymiş suçlunun potansiyel misillemesiyle karşı karşıya. Taliban üyeleri, [önceki] mahkumiyetlerinden eski savunma avukatlarını, hakimleri veya savcıları sorumlu tutmaktadır. Ayrıca Taliban üyeleri, daha önce Taliban üyelerinin mahkum edildiği davalarda mağdurları temsil ettikleri için avukatları, özellikle de kadın avukatları hedef almaktadır. Avukatlar, başta kadınlar olmak üzere vatandaşların adalete erişimini sağlamak ve temel hak ve özgürlüklerini korumak suretiyle hukukun üstünlüğünü korumak için geçmişte gösterdikleri çabalar nedeniyle de facto otoritelerin zulmüne uğramaktadır. Kendilerinin ve ailelerinin hayatları ciddi tehlike altında olan çok sayıda Afgan hakim ve savcı ile avukat – kadın ya da erkek- ya ülkeden kaçmak ya da saklanmak zorunda kaldılar” diye konuştu.
“AIBA ÜYESİ AVUKATLARIN ÖNEMLİ BİR KISMI BUGÜN, MESLEKLERİNİ İCRA ETMELERİ YASAKLANMIŞ DURUMDA”
Afganistan’daki avukatlara yapılan bu haksız uygulamaların karşısında olduklarını belirten Yüksel, “22 Kasım 2021'de Taliban Adalet Bakanlığı, avukatlara ruhsat verme yetkisi de dâhil olmak üzere AIBA'yı bağımsızlığından mahrum bırakan bir kararname yayımladı. Kararnamenin yayınlanmasından bir gün sonra Taliban güçleri AIBA'nın Kabil'deki merkezine baskın düzenleyerek Birlik çalışanlarını ve üyelerini şiddet uygulamakla tehdit etti ve binayı terk etmelerini emretti. Taliban, AIBA'nın 2.500'den fazla avukat ve avukat olmayan çalışanı hakkındaki verileri içeren veri tabanlarına erişim sağladı. Bu kayıtlarda avukatların kimlik bilgileri, aile üyelerinin isimleri, ev adresleri ve telefon numaralarının yanı sıra, savcı ve hakimlere, bakılan davalara ve avukatların hükümet ve uluslararası kuruluşlarla bağlantılarına ilişkin bilgiler de yer alıyordu. Taliban ayrıca AIBA'nın banka hesaplarının ve fonlarının kontrolünü de ele geçirdi. O tarihten bu yana AIBA ülkedeki faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı ve de facto Taliban Adalet Bakanlığı'nın kontrolü altına girdi.
“TALİBAN REJİMİ SADECE ERKEKLERE RUHSAT VERDİ”
AIBA’nın verilerine göre kurumun tasfiyesinden bu yana 7 avukat öldürüldü ve 146 avukat soruşturma geçirdi yahut tutuklandı. Birçok avukat ise aileleri ile birlikte de facto yetkililerden kaçabilmek için ya ülkeyi terk etmek ya da saklanarak yaşamak zorunda kaldılar. 22 Kasım 2021 tarihli kararname aynı zamanda mahkemelerde sadece Taliban rejimi tarafından onaylanmış avukatların temsil yetkisi olacağını düzenlemekte. Bu nedenle, daha önce AIBA tarafından tescillenmiş avukatlar de facto Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen bir dizi kriteri yerine getirerek yeni bir ruhsat almak zorundalar. Pratikte ise avukatlar geçmişteki faaliyetleri ve şeriat prensiplerine ilişkin yaklaşımları esas alınarak değerlendirilmeye tabi tutulmaktalar. Geçmişte insan hakları alanında çalışan yahut uluslararası organizasyonlarla ilişkisi olan avukatların ruhsat başvuruları otomatik olarak reddedilmekte ve bu kişiler artık avukatlık yapamamaktalar. Taliban iktidarı ele geçirmeden önce AIBA üyelerinin % 25’ini kadınlar oluşturmasına rağmen şuana kadar Taliban rejimi sadece erkeklere ruhsat verdi. Sonuç olarak, öncesinde yasal gereklere uygun bir şekilde AIBA üyesi olan avukatların önemli bir kısmının bugün mesleklerini icra etmeleri yasaklanmış durumda ve bir gelecek planından yoksunlar. Biz, Türkiye’de zor koşullar altında mesleki faaliyetlerini sürdürmeye çalışan bağımsız yargının güvencesi olan avukatlar olarak Afganistan’daki avukatlara yapılan bu haksız uygulamaların karşısında olduğumuzu saygılarımızla kamuoyuna bildiririz” ifadesini kullandı.
POLAT: “TEHLİKEDEKİ AVUKATLAR GÜNÜ SON 10 YILDA 2 DEFA TÜRKİYE’YE İTHAF EDİLMİŞTİR”
Mersin Barosu yönetim kurulu üyeleri ve çok sayıda avukatın katılımıyla Mersin Adliyesi bahçesinde yapılan basın açıklamasında konuşma yapan Mersin Barosu Avukat Hakları Merkezi Başkanı Av. Volkan Berk Polat, günümüzde hala avukatların mesleklerini icra ederken tehlikede olduklarının yadsınamaz bir gerçek olduğunu ifade ederek, “Baro odasında gözaltına alınan, serbest kaldıktan kısa bir süre sonra 4 ayaklı minare önünde katledilen Av. Tahir Elçi’den, haciz mahallinde katledilen Av. Ersin Arslan’dan, ofisinde davalı tarafça katledilen Aav. Servet Bakırtaş’tan ve sayamadığımız nice katledilişlerden bu söylediklerimizin ne denli doğru olduğu görülecektir. Bu beyanatlarımız o kadar doğrudur ki, Tehlikedeki Avukatlar Günü son 10 yılda 2 defa Türkiye’ye ithaf edilmiştir. Yine bu söylediklerimiz o kadar doğrudur ki, geçen yıl Tehlikedeki Avukatlar Günü’nde açıklama yapan meslektaşlarımıza, kolluk tarafından biber gazıyla müdahale edilmiştir. Mesleğimizin temeli olan mücadele bizlerin ruhuna derç etmiştir. Bizler mücadelemizi adliye koridorlarında, sokakta ofislerimizde her daim yürütmekteyiz. Bizleri baskılarla, tahkir etmeye çalışarak tahakküm altına almaya çalışanlar, karşılığında boyun eğmeyişi ve gerçek mücadeleyi göreceklerdir” ifadesini kullandı.
“AVUKATLARA BU DENLİ BASKININ YOĞUN OLDUĞU BAŞKA BİR DÖNEMDE OLMAMIŞTIR”
Avukatlara yönelik baskıların arttığına dikkat çeken Polat, “Günümüzde mesleğimize yapılan saldırılar, baskılar ilk defa yapılmamaktadır. Ancak bu denli yoğun olduğu başka bir dönemde olmamıştır. BM Temel İlkeleri’ne göre hükümetler, avukatların mesleki faaliyetlerini hiçbir baskı, engelleme, taciz veya uygunsuz müdahale olmaksızın yerine getirebilmelerini sağlamak ile yükümlüdür. Ancak avukatların üzerinde yaratılmaya çalışılan baskılardan, tehditlerden bu yükümlülüğün yerine getirilmediği net bir şekilde görülecektir. Avukatların savunmalarından kesitlerin suç olarak nitelendirildiği, cezaevlerinde, adliyelerde, karakollarda avukatlara potansiyel suçlu gibi davranıldığı bir dönemden geçmekteyiz. Avukatlar kimsenin korkması gereken bir meslek değil, aksine insan haklarının, vatandaşın haklarının teminatıdır. Savunma güçlendikçe vatandaşın güçlü olacağının unutulmaması gerekmektedir. Herkes bilmelidir ki, Sokrates’ten beri yüzlerce yıldır savunma baskılara, tehditlere ve esarete boyun eğmemiştir. Tehlikede değil, esir de olsa, dün de eğmedi bugün de eğmedi bundan sonra da boyun eğmeyecektir. Bu sebeple 24 ocak Tehlikede ki Avukatlar Günü münasebetiyle , adalet sisteminin üç ayağından biri ve en önemli unsuru olan savunmanın temsilcisi avukatlara yönelik her türlü şiddetin, tehdidin, ölümlerin ve baskıların olmadığı , avukatların özgürce mesleklerini icra edebildikleri, adilane, huzurlu güvenli yarınlar temenni ediyoruz. Savunma susturulamadı ve susturulamayacak” şeklinde konuştu.
“TALİBAN ÜYELERİ ÖZELLİKLE KADIN AVUKATLARI HEDEF ALMAKTADIR”
Daha sonra konuşma yapan Mersin Barosu Başkan Yardımcısı Av. Kazım Yüksel, günün tarihçesi ve Afganlı avukatların içinde bulunduğu durumu anlatan rapor hakkında bilgiler vererek, “Uluslararası Tehlikedeki Avukatlar Günü, 2010 yılından bu yana 24 Ocak tarihinde dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde, ülkelerde ve kıtalarda örgütlenmektedir. 24 Ocak 1977 tarihinde dört avukat ve bir iş arkadaşları Madrid'de bulunan Calle Atocha 55 adresinde öldürülmüştür. Bugün için 24 Ocak tarihinin seçilmesi Atocha Katliamı olarak bilinen bu katliamdan ileri gelmektedir.
Bu söz konusu uluslararası gün, her yıl ulusal ve uluslararası kuruluşlar ve barolardan oluşan bir ağ olan Tehlikedeki Avukatlar Koalisyonu tarafından düzenlenmektedir. Tehlikedeki Avukatlar Günü’nün amacı, hükümet yetkililerinin, uluslararası kurumların, sivil toplumun, medyanın ve kamuoyunun dikkatini belirlenmiş odak ülkedeki avukatların içinde bulunduğu kötü duruma çekmek ve o ülkedeki avukatların mesleklerini icra ederken karşılaştıkları tehditler konusunda farkındalık yaratmaktır” ifadesini kullandı.
Afganlı avukatların içinde bulunduğu durumu açıklayan raporu paylaşan Yüksel, “Önceki yıllarda Tehlikedeki Avukatlar Günü Kolombiya (2022 ve 2014), Azerbaycan (2021), Pakistan (2020), Türkiye (2019 ve 2012), Mısır (2018), Çin (2017), Honduras (2016), Filipinler (2015), Bask Ülkesi / İspanya (2013) ve İran’a (2010) odaklanmıştır. Uluslararası Tehlikedeki Avukatlar Günü bu yıl ise Afganistan'a odaklanıyor. Aşağıda ayrıntıları ile aktarıldığı üzere, bugün Afgan avukatların karşı karşıya olduğu durum son derece vahimdir. Bu rapor ilk olarak Birleşmiş Milletler Avukatların Rolüne İlişkin Temel İlkeleri'ni vurgulayarak yürürlükteki yasal çerçeveyi ana hatlarıyla ortaya koymaktadır. Rapor daha sonra Afganistan'daki adalet sistemi ve baronun durumunu anlatmaktadır. Daha sonra, risk altındaki bazı kişilerin profilleri aracılığıyla avukatların ve hukuk profesyonellerinin durumunu ortaya koymaktadır. Ayrıca Afgan avukatlardan gelen yardım çağrıları noktasında, diğer devletlerin sorumluluklarının altını çizmektedir. Son olarak rapor, Afganistan'da ve dünyanın başka yerlerinde Afgan avukatlarının durumunun iyileştirilmesi için talep ve tavsiyelerde bulunmaktadır.
Uluslararası hukuk, avukatların toplumlarda oynadığı özgün rolü açıkça kabul eder. Avukatlar herkes için adaletin koruyucusu olarak görev yaptıklarından, uluslararası hukuk avukatlara özel koruma sağlar. BM Temel İlkeleri, baroların baro üyelerini zulümden ve uygunsuz kısıtlama ve ihlallerden koruyarak taşıdıkları hayati rolü açıkça kabul etmektedir. BM temel ilkeleri ayrıca, avukatların ifade, inanç, örgütlenme ve toplanma özgürlüğü haklarının altını çizmekte ve baroların işlevlerini dış müdahale olmaksızın yerine getirmelerine izin verilmesi gerektiğini özellikle belirtmektedir.10 Tüm avukatlar için olduğu üzere, Afganistan’daki avukatlar da bu hak ve güvencelere sahiptir.
Afganistan Bağımsız Barolar Birliği (AIBA) Afganistan Avukatlık Kanunu kapsamında 2008 yılında kurulmuştur. 6.000'den fazla üyesiyle (yaklaşık 1.500 kadın üye dahil) AIBA, avukatların ruhsatlandırılmasını ve düzenlenmesini denetlemiş, hukuk mesleğinde mükemmelliği ve fırsat eşitliğini teşvik etmiş, geleceğin avukatlarını eğitmiş ve hukukun üstünlüğü ve sosyal adaleti öncelemiştir. AIBA, temel hakları, adil yargılamayı, yargı bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü ve demokratik değerleri savunan bağımsız bir kurum olarak varlık göstermiştir. Kuruluşundan bu yana, kültürel, sosyal ve ekonomik kısıtlamalara rağmen, AIBA kadın savunma avukatlarının rolünü teşvik edebilmiş ve sosyal adalet alanında, özellikle de kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet vakalarında mağdurların haklarının korunması için savunuculuk yapmıştır.
“YAKLAŞIK 2000 KADAR YARGIÇ YENİ REJİM TARAFINDAN İHRAÇ EDİLMİŞTİR”
Ağustos 2021'de Afgan hükümetinin düşmesi, ülkenin tüm yargı sisteminin çökmesine sebep olmuştur. Afganistan'ın 2004 Anayasası da dahil olmak üzere, Ağustos 2021 itibariyle yazılı hukuk düzenlemelerinin tamamı yürürlükten kalkmıştır. Bugün şeriat hükümleri uygulanmaktadır ve de facto hükümet tarafından ilan edilen yönergelerin büyük çoğunluğu basın ve ifade özgürlüğü, seyahat özgürlüğü, özel hayatın gizliliği de dahil, temel insan hakları üzerinde kısıtlama getirmektedir. Yanı sıra yaklaşık 2000 kadar yargıç yeni rejim tarafından ihraç edilmiştir. Taliban tarafından atanan yeni yargıçların çoğunun laik hukuk kurumlarından ziyade dini kurumlardan mezun oldukları bildirilmektedir. Ağustos 2021'de iktidar el değiştirmeden önceki Afgan hükümeti döneminde görev yapan hakim ve savcıların yanı sıra Afgan avukatlar da hem Taliban'ın hem de Taliban'ın iktidara gelmesiyle birlikte ülke genelindeki cezaevlerinin kapılarını açarak serbest bıraktığı binlerce hüküm giymiş suçlunun potansiyel misillemesiyle karşı karşıya. Taliban üyeleri, [önceki] mahkumiyetlerinden eski savunma avukatlarını, hakimleri veya savcıları sorumlu tutmaktadır. Ayrıca Taliban üyeleri, daha önce Taliban üyelerinin mahkum edildiği davalarda mağdurları temsil ettikleri için avukatları, özellikle de kadın avukatları hedef almaktadır. Avukatlar, başta kadınlar olmak üzere vatandaşların adalete erişimini sağlamak ve temel hak ve özgürlüklerini korumak suretiyle hukukun üstünlüğünü korumak için geçmişte gösterdikleri çabalar nedeniyle de facto otoritelerin zulmüne uğramaktadır. Kendilerinin ve ailelerinin hayatları ciddi tehlike altında olan çok sayıda Afgan hakim ve savcı ile avukat – kadın ya da erkek- ya ülkeden kaçmak ya da saklanmak zorunda kaldılar” diye konuştu.
“AIBA ÜYESİ AVUKATLARIN ÖNEMLİ BİR KISMI BUGÜN, MESLEKLERİNİ İCRA ETMELERİ YASAKLANMIŞ DURUMDA”
Afganistan’daki avukatlara yapılan bu haksız uygulamaların karşısında olduklarını belirten Yüksel, “22 Kasım 2021'de Taliban Adalet Bakanlığı, avukatlara ruhsat verme yetkisi de dâhil olmak üzere AIBA'yı bağımsızlığından mahrum bırakan bir kararname yayımladı. Kararnamenin yayınlanmasından bir gün sonra Taliban güçleri AIBA'nın Kabil'deki merkezine baskın düzenleyerek Birlik çalışanlarını ve üyelerini şiddet uygulamakla tehdit etti ve binayı terk etmelerini emretti. Taliban, AIBA'nın 2.500'den fazla avukat ve avukat olmayan çalışanı hakkındaki verileri içeren veri tabanlarına erişim sağladı. Bu kayıtlarda avukatların kimlik bilgileri, aile üyelerinin isimleri, ev adresleri ve telefon numaralarının yanı sıra, savcı ve hakimlere, bakılan davalara ve avukatların hükümet ve uluslararası kuruluşlarla bağlantılarına ilişkin bilgiler de yer alıyordu. Taliban ayrıca AIBA'nın banka hesaplarının ve fonlarının kontrolünü de ele geçirdi. O tarihten bu yana AIBA ülkedeki faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı ve de facto Taliban Adalet Bakanlığı'nın kontrolü altına girdi.
“TALİBAN REJİMİ SADECE ERKEKLERE RUHSAT VERDİ”
AIBA’nın verilerine göre kurumun tasfiyesinden bu yana 7 avukat öldürüldü ve 146 avukat soruşturma geçirdi yahut tutuklandı. Birçok avukat ise aileleri ile birlikte de facto yetkililerden kaçabilmek için ya ülkeyi terk etmek ya da saklanarak yaşamak zorunda kaldılar. 22 Kasım 2021 tarihli kararname aynı zamanda mahkemelerde sadece Taliban rejimi tarafından onaylanmış avukatların temsil yetkisi olacağını düzenlemekte. Bu nedenle, daha önce AIBA tarafından tescillenmiş avukatlar de facto Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen bir dizi kriteri yerine getirerek yeni bir ruhsat almak zorundalar. Pratikte ise avukatlar geçmişteki faaliyetleri ve şeriat prensiplerine ilişkin yaklaşımları esas alınarak değerlendirilmeye tabi tutulmaktalar. Geçmişte insan hakları alanında çalışan yahut uluslararası organizasyonlarla ilişkisi olan avukatların ruhsat başvuruları otomatik olarak reddedilmekte ve bu kişiler artık avukatlık yapamamaktalar. Taliban iktidarı ele geçirmeden önce AIBA üyelerinin % 25’ini kadınlar oluşturmasına rağmen şuana kadar Taliban rejimi sadece erkeklere ruhsat verdi. Sonuç olarak, öncesinde yasal gereklere uygun bir şekilde AIBA üyesi olan avukatların önemli bir kısmının bugün mesleklerini icra etmeleri yasaklanmış durumda ve bir gelecek planından yoksunlar. Biz, Türkiye’de zor koşullar altında mesleki faaliyetlerini sürdürmeye çalışan bağımsız yargının güvencesi olan avukatlar olarak Afganistan’daki avukatlara yapılan bu haksız uygulamaların karşısında olduğumuzu saygılarımızla kamuoyuna bildiririz” ifadesini kullandı.