Mersin Büyükşehir, Otizmin Farkında!
Mersin Büyükşehir Belediyesi, “2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü” dolayısıyla konunun uzmanından önemli bilgiler aldı.
@mersinhaber 'i takip et
Mersin Büyükşehir Belediyesi Engelliler ve Sağlık Hizmetleri Dairesi, “2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü” dolayısıyla konunun uzmanından önemli bilgiler aldı. Uzman Dr. Ceren Söğüt Direk, otizm belirtilerini detaylıca aktararak, çok boyutlu tedavi yöntemlerinden bahsetti. Direk, “Otizmde farkındalık çok önemli çünkü erken tanıyla birlikte bu çocuklar uygun eğitsel destek alıp toplumsal hayata katılıp kendilerine yeten bireyler olabilirler. Tüm otizmli çocuklarımızı ve ailelerini sevgiyle kucaklıyorum. Otizmin farkındayız, her zaman yanınızdayız” dedi.
“Otizm, erken çocukluk döneminde başlar”
Uzm. Dr. Ceren Söğüt Direk, otizmin belirtilerini detaylıca anlatarak, şöyle devam etti:
“Otizm, erken çocukluk döneminde başlayan sosyal etkileşim ve iletişim alanında kısıtlılık, tekrarlayıcı, sınırlı ilgi alanları ile seyreden bir durumdur. Otizm belirtilerini üç ana başlıkta toplamamız gerekirse; ilki sosyal becerilerde aksama. Bu çocuklarda sosyal iletişim etkileşimde bir sorun vardır. Yetişkinlerin ilgisini çekme isteksizliği, yine duygu paylaşımında azlık gibi yaşından beklenen becerileri göstermediğini görürüz. İkinci belirti kümesi; dil, konuşma, gelişme geriliği. Burada bizim ekolali dediğimiz kelimeleri tekrar etme, bazı kalıp cümleleri tekrar etme görülebilir. İlgi alanında konuştuğu zamanlarda bile aslında mekanik bir ses tonuyla, tekdüze bir konuşma görebiliriz. Zamirleri kullanımda da sorunlar yaşanabilir. Örneğin kendisinden bahsederken ‘ben’ diyeceği yerde ‘o’ kelimesini kullanmak gibi. Bir diğer belirti kümesi de yine tekrarlayıcı davranışlar; bunlar bedensel davranışlar. Örneğin parmak ucunda yürüme, el çırpma, kol sallama davranışı olabileceği gibi tekrarlayıcı alanlar da olabilir. Oyunlar gibi. Yani hep aynı oyunu oynamak isteme, hep aynı oyuncağı kullanmak isteme gibi.”
“Otizm tanısını çocuk ve genç psikiyatri uzmanı koyar”
Uzm. Dr. Direk, otizmin nedenleriyle ilgili çok fazla kafa karışıklığı olduğunu belirterek, “Nedeni tam olarak belirlenemese de genetik faktörlerin etkili olduğu konusunda bilimsel çalışmalar oldukça ilerlemiş durumda. Şöyle düşünebiliriz aslında; erken çocukluk döneminde beyin gelişimi devam ederken altta yatan genetik faktörlere çevresel etkilerin etki etmesiyle birlikte oluşan bir değişimdir diyebiliriz. Tanı koyulurken hekime başvuru genellikle 2-3 yaş civarında ve konuşma gecikmesi nedeniyle olmaktadır. Tanıyı, çocuk ve genç psikiyatri uzmanı koyar. Tanı konulurken herhangi bir kan testi ya da görüntüleme yöntemi değil, çocuk psikiyatristinin klinik muayenesi altın standart olacaktır” dedi.
“Otizmin farkındayız, her zaman yanınızdayız”
Otizmin tam olarak tedavisinin olmadığını ancak çocuğun bireysel özelliklerine göre şekillenen çok boyutlu bir tedavi yaklaşımı belirlendiğini sözlerine ekleyen Direk, ana tedavi yaklaşımının eğitsel tedavi olduğunu vurguladı. Direk, eğitsel tedavilerden özellikle davranışçı modelleri baz alan yöntemlerin daha etkili olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Direkt bir ilaç kullanımı söz konusu olmasa da otizme eşlik eden agresyon, dikkat eksikliği, uykusuzluk, tekrarlayan davranışlar için ilaç kullanımı söz konusu olabilir. Tedaviye yanıtı belirleme konusunda en önemlisi aslında erken tanı. Henüz 2- 3 yaşında gelmese de aslında riskli bebekler dediğimiz bizim için alarm bulgularının olduğu bazı bizi şüphelendiren davranışlar olabilir. 0-1 yaş arasında özellikle yavaş beslenme, emmede sorun, yüksek sese ve ışığa karşı duyarsızlık. 3 aya geldiğinde başını tutamama, 6 aylıkken henüz desteksiz oturamama, yine duyguları paylaşmada güçlük, işaret etmeme, 30 dakikadan fazla avutulamayacak düzeyde ağlamanın olması gibi. 1-2 yaşları arasında da yine göz kontağında eksiklik, duygu paylaşımı ve bizim motor taklit becerileri dediğimiz özellikle ‘bay bay yapma’ ya da ‘ce ee davranışı’ gibi ‘hayır’ demek gibi davranışları yapmaması, insan yüzüne değil de daha çok nesnelere odaklanma ve onlara bakma isteği gibi bizi endişelendirecek, şüphelendirecek bazı davranışlar olabilir. Otizmde farkındalık çok önemli çünkü erken tanıyla birlikte bu çocuklar uygun eğitsel destek alıp toplumsal hayata katılıp kendilerine yeten bireyler olabilirler. Tüm otizmli çocuklarımızı ve ailelerini sevgiyle kucaklıyorum. Otizmin farkındayız, her zaman yanınızdayız.”
Programın sonunda Büyükşehir Belediyesi Engelliler ve Sağlık Hizmetleri Dairesi’nde görevli fizyoterapist Bilge Yıldırım, Uzm. Dr. Ceren Söğüt Direk’e özel çocukların yaptığı el işi süs eşyasını hediye etti.
“Otizm, erken çocukluk döneminde başlar”
Uzm. Dr. Ceren Söğüt Direk, otizmin belirtilerini detaylıca anlatarak, şöyle devam etti:
“Otizm, erken çocukluk döneminde başlayan sosyal etkileşim ve iletişim alanında kısıtlılık, tekrarlayıcı, sınırlı ilgi alanları ile seyreden bir durumdur. Otizm belirtilerini üç ana başlıkta toplamamız gerekirse; ilki sosyal becerilerde aksama. Bu çocuklarda sosyal iletişim etkileşimde bir sorun vardır. Yetişkinlerin ilgisini çekme isteksizliği, yine duygu paylaşımında azlık gibi yaşından beklenen becerileri göstermediğini görürüz. İkinci belirti kümesi; dil, konuşma, gelişme geriliği. Burada bizim ekolali dediğimiz kelimeleri tekrar etme, bazı kalıp cümleleri tekrar etme görülebilir. İlgi alanında konuştuğu zamanlarda bile aslında mekanik bir ses tonuyla, tekdüze bir konuşma görebiliriz. Zamirleri kullanımda da sorunlar yaşanabilir. Örneğin kendisinden bahsederken ‘ben’ diyeceği yerde ‘o’ kelimesini kullanmak gibi. Bir diğer belirti kümesi de yine tekrarlayıcı davranışlar; bunlar bedensel davranışlar. Örneğin parmak ucunda yürüme, el çırpma, kol sallama davranışı olabileceği gibi tekrarlayıcı alanlar da olabilir. Oyunlar gibi. Yani hep aynı oyunu oynamak isteme, hep aynı oyuncağı kullanmak isteme gibi.”
“Otizm tanısını çocuk ve genç psikiyatri uzmanı koyar”
Uzm. Dr. Direk, otizmin nedenleriyle ilgili çok fazla kafa karışıklığı olduğunu belirterek, “Nedeni tam olarak belirlenemese de genetik faktörlerin etkili olduğu konusunda bilimsel çalışmalar oldukça ilerlemiş durumda. Şöyle düşünebiliriz aslında; erken çocukluk döneminde beyin gelişimi devam ederken altta yatan genetik faktörlere çevresel etkilerin etki etmesiyle birlikte oluşan bir değişimdir diyebiliriz. Tanı koyulurken hekime başvuru genellikle 2-3 yaş civarında ve konuşma gecikmesi nedeniyle olmaktadır. Tanıyı, çocuk ve genç psikiyatri uzmanı koyar. Tanı konulurken herhangi bir kan testi ya da görüntüleme yöntemi değil, çocuk psikiyatristinin klinik muayenesi altın standart olacaktır” dedi.
“Otizmin farkındayız, her zaman yanınızdayız”
Otizmin tam olarak tedavisinin olmadığını ancak çocuğun bireysel özelliklerine göre şekillenen çok boyutlu bir tedavi yaklaşımı belirlendiğini sözlerine ekleyen Direk, ana tedavi yaklaşımının eğitsel tedavi olduğunu vurguladı. Direk, eğitsel tedavilerden özellikle davranışçı modelleri baz alan yöntemlerin daha etkili olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Direkt bir ilaç kullanımı söz konusu olmasa da otizme eşlik eden agresyon, dikkat eksikliği, uykusuzluk, tekrarlayan davranışlar için ilaç kullanımı söz konusu olabilir. Tedaviye yanıtı belirleme konusunda en önemlisi aslında erken tanı. Henüz 2- 3 yaşında gelmese de aslında riskli bebekler dediğimiz bizim için alarm bulgularının olduğu bazı bizi şüphelendiren davranışlar olabilir. 0-1 yaş arasında özellikle yavaş beslenme, emmede sorun, yüksek sese ve ışığa karşı duyarsızlık. 3 aya geldiğinde başını tutamama, 6 aylıkken henüz desteksiz oturamama, yine duyguları paylaşmada güçlük, işaret etmeme, 30 dakikadan fazla avutulamayacak düzeyde ağlamanın olması gibi. 1-2 yaşları arasında da yine göz kontağında eksiklik, duygu paylaşımı ve bizim motor taklit becerileri dediğimiz özellikle ‘bay bay yapma’ ya da ‘ce ee davranışı’ gibi ‘hayır’ demek gibi davranışları yapmaması, insan yüzüne değil de daha çok nesnelere odaklanma ve onlara bakma isteği gibi bizi endişelendirecek, şüphelendirecek bazı davranışlar olabilir. Otizmde farkındalık çok önemli çünkü erken tanıyla birlikte bu çocuklar uygun eğitsel destek alıp toplumsal hayata katılıp kendilerine yeten bireyler olabilirler. Tüm otizmli çocuklarımızı ve ailelerini sevgiyle kucaklıyorum. Otizmin farkındayız, her zaman yanınızdayız.”
Programın sonunda Büyükşehir Belediyesi Engelliler ve Sağlık Hizmetleri Dairesi’nde görevli fizyoterapist Bilge Yıldırım, Uzm. Dr. Ceren Söğüt Direk’e özel çocukların yaptığı el işi süs eşyasını hediye etti.