Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan, "Üretmek Ekonominin Nefesidir"
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan, Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik yapı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
@mersinhaber 'i takip et
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan yaptığı açıklamada, "Bir önceki yazımızda Mersin’in festival ve sokak şenlikleri ile az da olsa canlandığını ve bu etkinlikler profesyonel bir hal aldıkça Mersin’in bir festivaller kentine dönüşeceğini söylemiştik. Elbette kentin sosyal anlamda hareketlenmesi bizler için çok önemli. Ancak üreten bir kent, üreten bir ülke olmadıkça arzu ettiğimiz ekonomik ve sosyal hedeflere ulaşamayız. Son zamanlarda imalat rakamlarımız, genel anlamda üretim rakamlarımız, üretim firmalarımızın kapasite kullanım rakamları, yeni açılan üretim yer sayıları ne yazık ki parlak değil.Bu rakamlar 80 milyon nüfüsü aşan bir Türkiye’nin büyümesine yetmez. Üretimden kopan bir Türkiye demek birincil anlamda isithdam sorunu yaşayan, işsizlik sorunu yaşayan bir Türkiye demektir.
Özellikle genç işsizlik rakamlarımız nüfusunun yarısı 30 yaş altı olan dinamik bir Türkiye için iç açıcı değil. Ancak, şunun da altını çizmek gerekir. Eskiden işsizliği, yetersiz eğitime, mesleksizliğe veya beceri kazandırma konusundaki eksikliğimize bağlardık. Şimdi görüyoruz ki, iş arayanların çoğu vasıflı, nitelikli, meslek sahibi, eğitimli insanlar. Türkiye olarak artık insanımızı eğitebilen bir ülkeyiz. Her alanda, her sekörde, teknisyenlerimiz, teknikerlerimiz, mühendislerimiz var. Artık sorun bunlara iş verebilmek. Bu da üretimi ülkenin başat gündemi yapamaktan geçiyor. Üreten Türkiye başat gündem olmadıkça ne işsizlikte, ne büyümede, ne ihracatta hedeflerimize ulaşabiliriz. "
Milli ve yerli üretime odaklanmalıyız
Kızıltan, "Ekonomik sorunlardan çıkmak söz konusu olduğunda ilk başvurulan adres inşaat sektörü oluyor. Artık bunu da değişitrmek zorundayız. Elbette inşaat önemli bir sector. Tetiklediği alt sektörlerle gerçekten ülkemizin hayati sektörlerindne birisi. Ancak tek kurtarıcı değil, böyle görülmemeli. Merkezde üretim olmalı, üretime destek vermek olmalı. Çünkü üretmek ekonominin nefesidir. Nefes alamayan bir insana makyaj yapmanın yararı olmaz. Hayatta kalmak ve yaşamak için nefes almak zorundayız. Ekonomide nefes üretmektir. Çünkü üretirsen insanlara iş ve aş verirsin; üretirsen başka alt sektörleri beslersin; üretirsen ihracat yaparsın… Sanayide, tarımda, teknolojide ve bilgi de üreten ülke olmak zorundayız. En az bunun kadar önemli olan şey ise yerli ve milli üretim olmasıdır. Sürekli dışardan alan değil, özellikle stratejik ürünlerini, cari açığa neden olan ürünleri kendi üreten bir ülke olmak zorundayız. Bu konuda son zamanlarda ciddi destekler var. Bunları da doğru planlamak, verimli ve akılcı planlamak zorundayız.
Sadece üretmek de yetmez; bu sorunlara çare olacak çözümleri kendimiz üretmeliyiz. Başka yabancı kafaların çözümleri ile bir yere varamayız. Sanayicimizden tüccarımıza, siyasetçimizden belediye başkanımıza, öğretmenimizden öğrencimize, gençlerden kadınlara kadar herbirimiz kentimizin ve ülkemizin sorunlarına kafa yormak ve düşünce üretmek zorundayız."
Bu gün 10 Kasım. Büyük Atatürk’ü özlem ve minnetle anıyoruz.
10 Kasım'ı anan Kızıltan, "En değerli varlığımız ve milletimizin gücünün sembolü olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan ulu önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK'ün vefatının yıl dönümünde onu bir kez daha özlem, rahmet ve minnetle anıyoruz. Onun, yaşadığı çağı aşan vizyonunu gördükçe eserlerine, düşüncelerine ve ideallerine olan bağlılığımız daha da artmaktadır.
10 Kasım’ın, milletimiz için Atatürk’ü anma günü olduğu kadar, onu gerçek anlamda anlama ve aynı zamanda Atatürk’ün bilim, eğitim, üretim, çağdaşlaşma ve evrensel insanlık ideallerini gerçekleştirme konusundaki kararlılığımızı gösterme günüdür. Dayandığı evrensel insanlık değerleri ve odak noktası bilim olan düşünceleri, ayrıştırmadan tüm milletimizi kucaklamış, ulusumuzun ortak paydası olmuş ve bizi birey olarak değerli kılan vatandaşlık sıfatı ile yüceltmiştir.
İş dünyası olarak ülkemizin aydınlık geleceğine olan inancımızı yineleyerek, ülkemizi daha güçlü, daha zengin bir ülke haline getirme yolunda atılan her adımın, Atatürk’ün aziz hatırasına en anlamlı saygı olduğuna inanıyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle, ulu önderimizin çizdiği yoldan sapmadan her anlamda zengin ve gelişmiş bir Türkiye idealini gerçekleştirmek için, her geçen gün daha da artan bir istekle çalışıyor ve O’nu bir kez daha minnetle anıyoruz. Bu yazımızda üretmenin ekonomik sorunlardan kurtulmanın tek yolu olduğunu söyledik. Bu anlamda Atatürk’ün üretimle ilgili veciz ifadesiyle yazımızı tamamlamak isterim. “Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” dedi.
Özellikle genç işsizlik rakamlarımız nüfusunun yarısı 30 yaş altı olan dinamik bir Türkiye için iç açıcı değil. Ancak, şunun da altını çizmek gerekir. Eskiden işsizliği, yetersiz eğitime, mesleksizliğe veya beceri kazandırma konusundaki eksikliğimize bağlardık. Şimdi görüyoruz ki, iş arayanların çoğu vasıflı, nitelikli, meslek sahibi, eğitimli insanlar. Türkiye olarak artık insanımızı eğitebilen bir ülkeyiz. Her alanda, her sekörde, teknisyenlerimiz, teknikerlerimiz, mühendislerimiz var. Artık sorun bunlara iş verebilmek. Bu da üretimi ülkenin başat gündemi yapamaktan geçiyor. Üreten Türkiye başat gündem olmadıkça ne işsizlikte, ne büyümede, ne ihracatta hedeflerimize ulaşabiliriz. "
Milli ve yerli üretime odaklanmalıyız
Kızıltan, "Ekonomik sorunlardan çıkmak söz konusu olduğunda ilk başvurulan adres inşaat sektörü oluyor. Artık bunu da değişitrmek zorundayız. Elbette inşaat önemli bir sector. Tetiklediği alt sektörlerle gerçekten ülkemizin hayati sektörlerindne birisi. Ancak tek kurtarıcı değil, böyle görülmemeli. Merkezde üretim olmalı, üretime destek vermek olmalı. Çünkü üretmek ekonominin nefesidir. Nefes alamayan bir insana makyaj yapmanın yararı olmaz. Hayatta kalmak ve yaşamak için nefes almak zorundayız. Ekonomide nefes üretmektir. Çünkü üretirsen insanlara iş ve aş verirsin; üretirsen başka alt sektörleri beslersin; üretirsen ihracat yaparsın… Sanayide, tarımda, teknolojide ve bilgi de üreten ülke olmak zorundayız. En az bunun kadar önemli olan şey ise yerli ve milli üretim olmasıdır. Sürekli dışardan alan değil, özellikle stratejik ürünlerini, cari açığa neden olan ürünleri kendi üreten bir ülke olmak zorundayız. Bu konuda son zamanlarda ciddi destekler var. Bunları da doğru planlamak, verimli ve akılcı planlamak zorundayız.
Sadece üretmek de yetmez; bu sorunlara çare olacak çözümleri kendimiz üretmeliyiz. Başka yabancı kafaların çözümleri ile bir yere varamayız. Sanayicimizden tüccarımıza, siyasetçimizden belediye başkanımıza, öğretmenimizden öğrencimize, gençlerden kadınlara kadar herbirimiz kentimizin ve ülkemizin sorunlarına kafa yormak ve düşünce üretmek zorundayız."
Bu gün 10 Kasım. Büyük Atatürk’ü özlem ve minnetle anıyoruz.
10 Kasım'ı anan Kızıltan, "En değerli varlığımız ve milletimizin gücünün sembolü olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan ulu önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK'ün vefatının yıl dönümünde onu bir kez daha özlem, rahmet ve minnetle anıyoruz. Onun, yaşadığı çağı aşan vizyonunu gördükçe eserlerine, düşüncelerine ve ideallerine olan bağlılığımız daha da artmaktadır.
10 Kasım’ın, milletimiz için Atatürk’ü anma günü olduğu kadar, onu gerçek anlamda anlama ve aynı zamanda Atatürk’ün bilim, eğitim, üretim, çağdaşlaşma ve evrensel insanlık ideallerini gerçekleştirme konusundaki kararlılığımızı gösterme günüdür. Dayandığı evrensel insanlık değerleri ve odak noktası bilim olan düşünceleri, ayrıştırmadan tüm milletimizi kucaklamış, ulusumuzun ortak paydası olmuş ve bizi birey olarak değerli kılan vatandaşlık sıfatı ile yüceltmiştir.
İş dünyası olarak ülkemizin aydınlık geleceğine olan inancımızı yineleyerek, ülkemizi daha güçlü, daha zengin bir ülke haline getirme yolunda atılan her adımın, Atatürk’ün aziz hatırasına en anlamlı saygı olduğuna inanıyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle, ulu önderimizin çizdiği yoldan sapmadan her anlamda zengin ve gelişmiş bir Türkiye idealini gerçekleştirmek için, her geçen gün daha da artan bir istekle çalışıyor ve O’nu bir kez daha minnetle anıyoruz. Bu yazımızda üretmenin ekonomik sorunlardan kurtulmanın tek yolu olduğunu söyledik. Bu anlamda Atatürk’ün üretimle ilgili veciz ifadesiyle yazımızı tamamlamak isterim. “Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” dedi.