Akdeniz »

"Türkiye Tarım Politikaları ve Geleceği Konferansı" Mersin'de Yapıldı

Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilen “Türkiye Tarım Politikaları ve Geleceği Konferansı” üreticiye umut oldu.


@mersinhaber 'i takip et
“Üretmezsek Tükeniriz” sloganıyla Türkiye’de Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze tarım politikalarının konuşulduğu konferansta, konuşmacılar kooperatifleşmenin önemine değindi.

Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Akdeniz İhracatçı Birlikleri, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi işbirliğiyle “Üretmezsek Tükeniriz” sloganıyla “Türkiye Tarım Politikaları ve Geleceği Konferansı” düzenlendi. Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşen konferansın moderatörlüğünü tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım yaparken, konuşmacıları ise Geçmiş Dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Tire Süt Kooperatif Başkanı Mahmut Eskiyörük, Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Savaş Akcan ve üretici Mehmet Yaltır oldu.

Türkiye’de Cumhuriyet’in kurulduğu dönemden günümüze tarım politikalarının konuşulduğu konferansta kooperatifleşmenin önemi ve Türkiye tarımında İzmir modeli üzerinde durulurken, sorunların çözümü noktasında fikirlerin beyan edildiği konferans üreticiye umut oldu.

“Ülkenin gerçek sahibi ve efendisi köylülerdir”

Konferansın moderatörlüğünü yapan tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, giriş konuşmasında Türkiye’de tarım yazarı olmanın zorluğuna değindi. Türkiye tarımında Cumhuriyet’in kuruluşundan 2000 yılına ve sonrasındaki uygulamalara dair satır başlarını katılımcılarla paylaşan Yıldırım, şunları söyledi; “Cumhuriyet Dönemi’nde köylüyü çiftçi yapma hedefi var ve 13 milyon nüfusun yüzde 80’i köylü. Tabii İzmir İktisat Kongresi’nde daha Cumhuriyet ilan edilmeden bu yol haritası Mustafa Kemal Atatürk tarafından çizilmiş ve o kongrede de ele alınmıştı. O dönemin temel felsefesi, milli ekonominin temeli ziraattir, ülkenin gerçek sahibi ve efendisi köylülerdir.” Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında yapılan uygulamalardan bahseden Yıldırım, 1924’te Tarım Bakanlığı’nın bağımsız bir bakanlık olarak kurulduğu, 1925’te ürünün onda birinin devlete verildiği Aşar Vergisi’nin kaldırıldığı, 1925’te Tütünde Reji İdaresi’nin kaldırıldığı, 1926’da ilk Şeker Fabrikası’nın açıldığı bilgilerini katılımcılarla paylaştı.

Yasa, kooperatifleri işlevsiz hale getirdi

1923-2000 dönemi arasındaki siyasi ve toplumsal gelişmelerle birlikte tarımda yanlış politikalar izlendiğini belirten Yıldırım, süreç içerisindeki krizler, kalkınma planları, özelleştirme, destekleme çalışmaları ve reform uygulama projelerinden bahsetti. 2000’li yılların başında yürürlüğe giren 4572 Tarım Satış Kooperatifleri Özerklik Yasası ile kooperatiflerin kan kaybettiğini belirten Yıldırım, “Adı özerklik ama bugün baktığımız zaman Çukobirlik, Fiskobirlik, Tariş ve birçok birlik ya sektördeki etkinliğini yitirdi ya eskisi gibi güçlü değil. Ürün almak istiyor ama parası yok. Çünkü o yasaya şöyle bir madde koydular; ‘devlet birliklere maddi destek sağlayamaz.’ Bu herhalde dünyanın hiçbir yerinde yoktur” dedi.

Kocaoğlu, tarımda İzmir modelini anlattı

Konferansın ilk konuşmacısı Geçmiş Dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise, 27 yaşına kadar hem okuduğunu hem de çiftçilik yaptığını belirterek Belediye Başkanlığı görevine geldikten sonra tarımda bir İzmir modeli oluşturduklarını ifade ederek yaptıkları uygulamalardan şöyle bahsetti; “Belediye Başkanı olduğum zaman, arazi yolundaki tozun ürüne ne kadar zarar verdiğini ve kışın araziye çamurdan girilememenin tarımı ne kadar geriye götürdüğünü bilen bir kardeşiniz olarak ilk defa Kemalpaşa İlçemizden arazi yollarını asfaltlamaya başladık. Köy yolu değil, ilçe yolu değil, bağ, bahçe, tarla yolu. Tam da kiraz mevsimi, dolaşmaya başladım. Bir çiftçi arkadaş geldi, ‘yollarımızı asfaltladın kirazımızı senin yaptığın asfaltla götürüp sattık, ürünümüz de örselenmedi, teşekkür ederiz’ dedi.”

İzmir modelinde kooperatiflerin rolü

Yakın zamanda Mersin’de de hayata geçecek süt dağıtım projesiyle üreticinin kan kazanmasını sağlayacak projenin İzmir modelinde de uygulandığını ve bunun üreticiye büyük fayda sağladığını belirten Kocaoğlu “Tire’de süt üreticileri süt fiyatlarını protesto ediyorlardı. Ben gittim, karşıma kooperatif çıktı ve orada okul sütü projesi için çalışmaya başladım. Dar gelirli çocuklarımıza okul sütü projesi başlatmaya başladım. 1000 civarında okul var. Süt dağıttım ama mesela köylerde süt dağıtmadım. Köyde zaten süt var. Kent merkezinde dağıttım. Sonra merkezi hükümetimiz okul sütünü ben dağıtacağım dedi. Sonra ben de 0-5 yaş arası çocuklara süt dağıtırım dedim. Her evin kapısına 15 günde bir 8 litre süt dağıtmaya başladım” dedi. Ayrıca tarımın güçlenmesinde kooperatiflere verdikleri destekten de bahseden Kocaoğlu şunları söyledi; “Fidan alıyoruz, süs bitkisi alıyoruz, çiçek alıyoruz. Yerli üreticilerden alıyoruz. Bizim ihtiyacımız olan peyniri, civarda peynir üreten kooperatiflerden alıyoruz. Dolayısıyla kooperatiflere alarak destek vermeye başladık.”

“Türkiye’nin sorunlarının çözümü kooperatifleşmedir”

Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, kendisine ayrılan konuşma süresinde kooperatiflerin Türkiye tarımında önemli bir etken olduğunu vurguladı. Tarımın sorunlarını çözmeden Türkiye’nin sorunlarının çözülemeyeceğini belirten Eskiyörük, “Türkiye’nin sorunlarının çözümü kooperatifleşmedir. Olaya sadece ekonomik açıdan değil, sosyal açıdan da bakmamız gerekiyor. Burası Anadolu. Biz Anadolu’nun yapısına uygun yapıyı bozmadan, tarım el değiştirmeden mevcut yapıyı değiştirmeliyiz” dedi. Türkiye tarımsal durum analizinde güçlü, zayıf, fırsat ve tehdit yönlerinden değerlendirmeleri paylaşan Eskiyörük, güçlü yönlerin tarıma uygun iklim ve toprak yapısı, tarımsal ürün zenginliği, tarıma dayalı yaşam tarzı olduğunu belirtirken, zayıf yönleri ise kooperatifçiliğin gelişmemesi, plansız üretim, çiftçiliğin güvenceli meslek olmaması, ithalat politikası şeklinde sıraladı. Genç nüfusun potansiyeli, dünyada gıda ihtiyacının artması gibi fırsatların olduğunu dile getiren Eskiyörük, su kaynağının azalması, tarım arazilerinin imara açılması, köyden kente göç gibi konuların tehdit içerdiğini söyledi.

İzmir modeli Türkiye’ye örnek oldu

Eskiyörük, Aziz Kocaoğlu’nun anlattığı İzmir modelinin Türkiye bazında kıyaslandığında aradaki büyük oranların göze çarptığını belirterek, İzmir modelinin sonucu olarak kooperatifleşmenin marka olduğunu anlattı. Modelle, kooperatifleşmenin Türkiye’de yüzde 13 iken İzmir’de yüzde 35 olduğunun altını çizen Eskiyörük, 10 yılda Türkiye’de 2.2, İzmir’de ise 5.1 büyüme sağlanarak İzmir modelinin kırsal kalkınmada Türkiye’ye örnek olduğunu vurguladı.

“Bilhassa tarımda birliktelik, kooperatif şart”

Türkiye Tohumcular Birliği Başkanı Savaş Akcan, konuşmasında süreç içerisinde uygulanan yanlış politikaların Türkiye tarımına zarar verdiğini anlattı. Artık icraata geçmenin zamanın geldiğini ifade eden Akcan, “Tarımda Milli Birlik Projesi’yle o günlerde önümüze gelen bu proje, çok net bir şekilde bir emperyal tüccar mantığıydı. Türkiye tarımını temlik ederek, yurtdışından kredi bulmanın en kolay yoluydu bu. Türkiye’nin tarım değerlerini bir firmaya bağlayıp Türkiye tarımını x değer yapar, bu x değer karşılığında da bize y değer kredi ver demekti. Biz bu krediyle yine birkaç gün, birkaç hafta daha geçirelim, ondan sonra bakarız denmesiydi. Bireysellikten kurtulmamızın zamanı geldi. Birleşmemizin zamanı geldi. Bilhassa tarımda birliktelik şart, kooperatif şart. Dolayısıyla Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Amerika zaten biliniyor. Biz de artık bilinenleri uygulayalım” dedi.

Üreticiyi tarıma teşvik edecek uygulamalar lazım

Konferansın sonunda konuşan üretici Mehmet Yaltır ise ailesinin bir asırdan fazla bir süre tarımla uğraştığını ve kendisinin ailenin üçüncü kuşak bir ferdi olduğunu söyledi. Sektörün sorunlarının içinden gelen birisi olan Yaltır, küçük ölçekli üreticilerin kalkınması için önlerindeki alternatiflerden şu sözlerle bahsetti; “Şimdi biz tabii tarımda uzun zamandır birçok yanlış yapa yapa bu duruma geldik. Ben kendi ailemden biliyorum, müteşebbis tarımdan kaçırılmıştır. Bizim bünyemize uygun modellere bakmamız lazım. Önümüzde iki tane ana model var. Büyük bir üreticidir, kendisi zaten büyük üretim yapıyordur, bunu kendi pazarlar. Bir de bizim bildiğimiz sözleşmeli model var. Tamam ama bazı kanuni takviyeler lazım. Tamam sözleşmeli tarım yapalım ama mesela vergisi azaltılsın. Kooperatifçilik yoluyla, vergi yoluyla, kredi yoluyla başka taşıtlar yoluyla özendirmemiz lazım ki insanlar tarıma doğru yönelsin.”

Daha fazlası ve daha hızlı bilgi için sizde;
Facebook'ta @mersihnaber 'i
Instagram'da @mersinhaber 'i veya
Twitter'da @mersinhaber 'i takip edebilirsiniz.
İlk olarak anlık gelişmeleri sosyal medya hesaplarımızdan paylaşıyoruz.. Dilerseniz sosyal medya hesapları üzerinden sizlerde bir olayı ihbar edebilir veya bir gelişmeden bizleri haberdar edebilirsiniz.