CHP Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel'den "Şarbon Hastalığı" Açıklaması
Mersin Milletvekili Gökçel Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını önemli konuları içeren, için soru önergesi verdi.
@mersinhaber 'i takip et
Gökçel'in açıklaması ise şu şekilde;
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın adından hayvancılığın çıkarılmasının üzerinden 2 ay geçmeden patlak veren şarbon tehdidi, AKP’nin müflis hayvancılık politikasının ilanıdır. Bu sadece idari bir düzenleme değil, “hayvancılık iflas etti, sıra tarım ve ormancılıkta” demektir.
Şarbon hastalığının, yeniden görülmesiyle toplumumuzda haklı bir endişeye oluşmuştur. Hastalık, gerekli aşılama ve denetleme uygulamaları yapılmadığı takdirde toplum sağlığını tehdit etmektedir.
Şarbon hastalığının görüldüğü bölgelerde hayvanlar düzenli aralıklarla kontrol edilmeli ve 5 yıl süreyle aşılanmalıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıklamalarına bakacak olursak, Şarbon hastalığının daha önce görülmüş olduğu Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde gerekli aşılama ve denetim mekanizmalarının tam anlamıyla çalıştırılmadığını, hasta hayvanların itlafları ardından uygun derinlikte gömülmediklerini ve form değiştirerek bitkilere geçen hastalığın tekrar hayvanlara yayıldığını görmekteyiz.
Liyakatin, uzmanlığın önemini bir kez daha gözler önüne seren bu sorun, AKP’nin kayırmacı politikalarının ülkemizi tehdit edecek bir boyuta ulaştığının kanıtıdır. Devlet bürokrasisinin hukukun üstünlüğü ilkesiyle gerçekleştirdiği uygulamaları kendisi için tehdit olarak gören siyasal iktidar, belirli bir iş ve uzmanlık tanımı yapmaksızın, birilerinin yakını diye kamuya personel istihdam etmiş, uygulama memurundan daire başkanına, inisiyatif alamayan, konunun ehli olmayan kadrolarla devletin yetişmiş elemanlarına savaş açmıştır. Yaygın basında yer aldığı üzere, veteriner hekimlerin kontrol etmesi gereken durumlar, beceriksiz yöneticilerce botanik uzmanlarına devredilmiştir. Oysa ülkemizde, her alanın uzmanı yetişmiş kişiler vardır. Olması gereken, her uzmanın kendi alanında istihdam edilmesi ve bu kişilerin bilgi ve tecrübelerinden yararlanılacak bir ortamın hazırlanmasıdır.
Bütüncül bir tarım, hayvancılık ve ekonomi politikası oluşturmaktan aciz siyasal iktidarın tek derdi, kendisine yakın çıkar gruplarını ve uluslararası şirketleri palazlandırmaktır. Bunu yapmak için de gerekli tedbirlerin kasten alınmadığı, yurt içinde hayvanların dolaşımının yeterince denetlenmediği aşikârdır.
Bakanlığın işi, ucuz ve kalitesiz et tedarik etmek değil; ciddi ve bütüncül bir tarım ve hayvancılık politikası uygulayarak yerli üretimi küçük üreticiyi koruyacak şekilde artırmaktır. Tek yol göstericisi doların yeşili olan siyasal iktidar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” sözünden ders almalı, politikalarını liyakate dayanan bilimsel esaslarla gerçekleştirmelidir.
İşte Gökçel tarafından verilen soru önergesi;
Şarbon hastalığı yıllar sonra ülkemizde tekrar görülmüştür. Çok sayıda yurttaşımızı etkileyen bu durum, yayılma eğilimi göstermekte ve toplum sağlığına ilişkin ciddi tehdit oluşturmaktadır. Yurttaşlarımız, Ankara Gölbaşı’nda görülen ilk toplu vakanın ardından Sivas ve İstanbul illerinde ortaya çıkan Şarbon hastalığının ciddi sonuçlarıyla yüz yüze gelmiş, kırmızı ete yönelik bir şüphe oluşmuştur.
Kurban Bayramı’nın hemen ardından görülen vakalar, birçok soruyu da beraberinde getirmiştir. İstanbul’un Anadolu yakasında satılması için izni olan kurbanlıkların Avrupa yakasında satıldığına dair haberlerle birlikte, Tarım ve Orman Bakanlığının üzerine düşen sorumluluğu yerine getiremediği ve hayvanların denetimini sağlayamadığına ilişkin çok sayıda haber, yazı ve yorum yaygın medyada yer almıştır. Bu haberlerin peşi sıra görülen şarbon vakaları, ülkemizdeki hayvan sağlığı ve gıda güvenliği konularında endişeye neden olmuştur.
Bu çerçevede;
2018 yılında ithal edilen canlı hayvanların kontrolleri Bakanlığınız yetkilileri tarafından yapılmış mıdır? Yapılmışsa sonuçları nelerdir?
Bakanlığınız bünyesinde kaç veteriner hekim görev yapmaktadır? Bakanlığınız bünyesinde çalışan veteriner hekimlerin illere göre dağılımı nasıldır?
İthal hayvanların kontrolleri gönderici ülkeler tarafından yapılmakta mıdır? Yapılmaktaysa bunlara dair sonuçlar nelerdir?
Kontrol sonuçları olumsuz olduğu için ithalatı durdurulan canlı hayvan veya karkas et var mıdır? Varsa bunların ithal edildikleri ülkeler hangileridir?
İthal hayvanlara yönelik kontrol amaçlı karantina yöntemi uygulanmakta mıdır? Uygulanmaktaysa ilgili personellerin uzmanlık alanları nelerdir?
2018 yılında ay bazında hangi cins kaç hayvan nereden ithal edilmiştir? 2017’nin aynı dönemiyle karşılaştırıldığında nasıl bir değişim görülmektedir?
İthal edilen canlı hayvanların ülkemize giriş yaptıkları limanlar hangileridir? Bu limanlardan hangi ay kaç canlı hayvan ülkemize giriş yapmıştır?
İthal edilen hayvanların taşınması sırasında ölüm oranları nedir? Taşınma esnasında ölen hayvanlara yönelik hangi tedbirler alınmaktadır?
Ülkemizde, insana bulaşan hayvan hastalıklarının görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanların 5 yıl süreyle aşılanmaları ve bunların denetimleri yapılmakta mıdır? Hâlihazırda aşılanması ve denetimi devam eden yerler nerelerdir?
Ucuz et sağlamak amacıyla ithal hayvan ve karkas et almak yerine Bakanlığınızca uygulanacak bütüncül bir tarım ve hayvancılık politikası ile yerli üreticiyi teşvik etmek alternatifleriniz arasında mıdır?
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın adından hayvancılığın çıkarılmasının üzerinden 2 ay geçmeden patlak veren şarbon tehdidi, AKP’nin müflis hayvancılık politikasının ilanıdır. Bu sadece idari bir düzenleme değil, “hayvancılık iflas etti, sıra tarım ve ormancılıkta” demektir.
Şarbon hastalığının, yeniden görülmesiyle toplumumuzda haklı bir endişeye oluşmuştur. Hastalık, gerekli aşılama ve denetleme uygulamaları yapılmadığı takdirde toplum sağlığını tehdit etmektedir.
Şarbon hastalığının görüldüğü bölgelerde hayvanlar düzenli aralıklarla kontrol edilmeli ve 5 yıl süreyle aşılanmalıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıklamalarına bakacak olursak, Şarbon hastalığının daha önce görülmüş olduğu Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde gerekli aşılama ve denetim mekanizmalarının tam anlamıyla çalıştırılmadığını, hasta hayvanların itlafları ardından uygun derinlikte gömülmediklerini ve form değiştirerek bitkilere geçen hastalığın tekrar hayvanlara yayıldığını görmekteyiz.
Liyakatin, uzmanlığın önemini bir kez daha gözler önüne seren bu sorun, AKP’nin kayırmacı politikalarının ülkemizi tehdit edecek bir boyuta ulaştığının kanıtıdır. Devlet bürokrasisinin hukukun üstünlüğü ilkesiyle gerçekleştirdiği uygulamaları kendisi için tehdit olarak gören siyasal iktidar, belirli bir iş ve uzmanlık tanımı yapmaksızın, birilerinin yakını diye kamuya personel istihdam etmiş, uygulama memurundan daire başkanına, inisiyatif alamayan, konunun ehli olmayan kadrolarla devletin yetişmiş elemanlarına savaş açmıştır. Yaygın basında yer aldığı üzere, veteriner hekimlerin kontrol etmesi gereken durumlar, beceriksiz yöneticilerce botanik uzmanlarına devredilmiştir. Oysa ülkemizde, her alanın uzmanı yetişmiş kişiler vardır. Olması gereken, her uzmanın kendi alanında istihdam edilmesi ve bu kişilerin bilgi ve tecrübelerinden yararlanılacak bir ortamın hazırlanmasıdır.
Bütüncül bir tarım, hayvancılık ve ekonomi politikası oluşturmaktan aciz siyasal iktidarın tek derdi, kendisine yakın çıkar gruplarını ve uluslararası şirketleri palazlandırmaktır. Bunu yapmak için de gerekli tedbirlerin kasten alınmadığı, yurt içinde hayvanların dolaşımının yeterince denetlenmediği aşikârdır.
Bakanlığın işi, ucuz ve kalitesiz et tedarik etmek değil; ciddi ve bütüncül bir tarım ve hayvancılık politikası uygulayarak yerli üretimi küçük üreticiyi koruyacak şekilde artırmaktır. Tek yol göstericisi doların yeşili olan siyasal iktidar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” sözünden ders almalı, politikalarını liyakate dayanan bilimsel esaslarla gerçekleştirmelidir.
İşte Gökçel tarafından verilen soru önergesi;
Şarbon hastalığı yıllar sonra ülkemizde tekrar görülmüştür. Çok sayıda yurttaşımızı etkileyen bu durum, yayılma eğilimi göstermekte ve toplum sağlığına ilişkin ciddi tehdit oluşturmaktadır. Yurttaşlarımız, Ankara Gölbaşı’nda görülen ilk toplu vakanın ardından Sivas ve İstanbul illerinde ortaya çıkan Şarbon hastalığının ciddi sonuçlarıyla yüz yüze gelmiş, kırmızı ete yönelik bir şüphe oluşmuştur.
Kurban Bayramı’nın hemen ardından görülen vakalar, birçok soruyu da beraberinde getirmiştir. İstanbul’un Anadolu yakasında satılması için izni olan kurbanlıkların Avrupa yakasında satıldığına dair haberlerle birlikte, Tarım ve Orman Bakanlığının üzerine düşen sorumluluğu yerine getiremediği ve hayvanların denetimini sağlayamadığına ilişkin çok sayıda haber, yazı ve yorum yaygın medyada yer almıştır. Bu haberlerin peşi sıra görülen şarbon vakaları, ülkemizdeki hayvan sağlığı ve gıda güvenliği konularında endişeye neden olmuştur.
Bu çerçevede;
2018 yılında ithal edilen canlı hayvanların kontrolleri Bakanlığınız yetkilileri tarafından yapılmış mıdır? Yapılmışsa sonuçları nelerdir?
Bakanlığınız bünyesinde kaç veteriner hekim görev yapmaktadır? Bakanlığınız bünyesinde çalışan veteriner hekimlerin illere göre dağılımı nasıldır?
İthal hayvanların kontrolleri gönderici ülkeler tarafından yapılmakta mıdır? Yapılmaktaysa bunlara dair sonuçlar nelerdir?
Kontrol sonuçları olumsuz olduğu için ithalatı durdurulan canlı hayvan veya karkas et var mıdır? Varsa bunların ithal edildikleri ülkeler hangileridir?
İthal hayvanlara yönelik kontrol amaçlı karantina yöntemi uygulanmakta mıdır? Uygulanmaktaysa ilgili personellerin uzmanlık alanları nelerdir?
2018 yılında ay bazında hangi cins kaç hayvan nereden ithal edilmiştir? 2017’nin aynı dönemiyle karşılaştırıldığında nasıl bir değişim görülmektedir?
İthal edilen canlı hayvanların ülkemize giriş yaptıkları limanlar hangileridir? Bu limanlardan hangi ay kaç canlı hayvan ülkemize giriş yapmıştır?
İthal edilen hayvanların taşınması sırasında ölüm oranları nedir? Taşınma esnasında ölen hayvanlara yönelik hangi tedbirler alınmaktadır?
Ülkemizde, insana bulaşan hayvan hastalıklarının görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanların 5 yıl süreyle aşılanmaları ve bunların denetimleri yapılmakta mıdır? Hâlihazırda aşılanması ve denetimi devam eden yerler nerelerdir?
Ucuz et sağlamak amacıyla ithal hayvan ve karkas et almak yerine Bakanlığınızca uygulanacak bütüncül bir tarım ve hayvancılık politikası ile yerli üreticiyi teşvik etmek alternatifleriniz arasında mıdır?