Sağlık Bakanlığı'ndan 6 Bin 315 Memur İhraç Edildi
FETÖ soruşturması kapsamında Sağlık Bakanlığı'ndan 6 bin 315 memur ihraç edildi. İşte detaylar...
@mersinhaber 'i takip et
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sağlık muhabirleriyle "2016 Yılı Değerlendirme Toplantısı"nda bir araya geldi. Yıl içinde 33 bin sağlık personeli ataması yapıldığını ifade eden Akdağ, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından terör örgütü mensuplarının Bakanlık içinden temizlenmesi için önemli bir mesai ayrıldığına dikkati çekti.
Şu ana kadar 9 bin 673 personelin görevden uzaklaştırıldığını bildiren Akdağ, "Bunlardan 6 bin 315'i memuriyet görevinden, kamu görevinden çıkarılmış durumdadır. 2 bin 414'ü göreve iade edilmiştir, 944 personel hala açıktadır. Onlarla ilgili incelemelerimiz devam ediyor." diye konuştu.
Akdağ, tüm bakanlıklarda ve kamuda olduğu gibi FETÖ/Paralel Devlet Yapılanması, PKK ve diğer örgütlerle mücadelenin titizlikle yürütüldüğünün altını çizerek, kimse mağdur edilmeden ilgili kişilerin sağlık kuruluşlarından temizleneceğini ve yola devam edileceğini vurguladı.
"ULUSLARARASI GÜÇ OYUNLARININ KULLANDIKLARI MAŞALAR"
Son aylarda yoğunlaşan terör olaylarının belli sebepleri olduğunu, Türkiye'nin bölgede güçlü olmasının istenmediğini söyleyen Akdağ, şunları kaydetti:
"Ben İçişleri Bakanlığı yapmadım ama içişleri bakanlarıyla beraber her hadisede olay mahalinde oldum. Özellikle sağlık hizmetlerinin yöneticisi ve krizi gidermek için, doğru biçimde ele alınması açısından genellikle bölgeye gittim. Aslında dikkat ederseniz, sağlık bakanının şöyle bir rolü var, Allah korusun, bir yerde deprem olduğunda, sağlık bakanı da oraya gider. Bir araç kazası, tren kazası olduğunda, o işle ilgili bakan oraya gider ama mutlaka sağlık bakanı da gider. Bir terör saldırısı olduğunda içişleri bakanı da oraya gider, sağlık bakanı da oraya gider. Buna şundan dolayı işaret ediyorum, bu pozisyon itibarıyla Türkiye'de terörün hangi amaçlarla ve nasıl yürütüldüğünü çok iyi anlatabilmek gerekiyor.
Türkiye'de faaliyet gösteren terörist unsurlar FETÖ/Paralel Devlet Yapılanması, DAEŞ, PKK ve bunun uzantısı olup PKK'ya destek olarak Türkiye'ye terörist gönderen PYD, DHKP-C, TİKKO gibi örgütlerin hepsi taşeron örgütlerdir. Bunlar, terör örgütleri, uluslararası güç oyunlarının, Türkiye üzerinde emellerine ulaşmak için kullandıkları maşalardır."
"HDP'Lİ MİLLETVEKİLLERİNİN İRADELERİ, KENDİ ELLERİNDE DEĞİLDİR"
HDP'li milletvekillerinin durumuna ilişkin değerlendirme yapan Akdağ, "Bugün HDP"li milletvekillerinin iradeleri mesela, kendi ellerinde değildir. PKK terör örgütünü yöneten eller, maalesef bir siyasi partinin içerisine kadar uzanmaktadır." dedi.
Son aylarda, bu hususta hukukun etkin mücadelesine şahit olunduğunu belirten Akdağ, bu noktada herkese görev düştüğünü söyledi. Akdağ, "Burada bize düşen bir iş var. Bu unsurları, devletten temizlemek. Bir taraftan da milletçe dayanışma içerisinde bu taşeron örgütlere, bu hain örgütlere karşı mücadeleyi devam ettirmek durumundayız." açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın önemine vurgu yapan Akdağ, şöyle devam etti: "Biz, Kuzey Avrupa'nın nüfusu 3 milyon ya da 5 milyon olan ülkesi değiliz. Onun için bir arada olacağız, birbirimize sahip çıkacağız. Allah korusun, hiç kimse bir diğerini ötekileştirmeyecek. Çünkü bizim Türkiye'den başka sığınacak toprağımız yok, altında gölgelenebilecek başka bir bayrağımız yok. Bizim sığınabileceğimiz hiçbir ülke yok. Onun için bu örgütlere karşı hep birlikte hareket etmeliyiz.
Yaşam tarzları birbirinden farklı olduğu için bir gün camiye, öbür gün Reina'ya, öbür gün polise, öbür gün vatandaşlara bombalı saldırıları düzenleyen, canlı bomba eylemleri yapan kişilerin asıl hedefinin, milleti birbirine karşı 'sen ocusun, sen de öbür taraftasın' diye bakmasına yol açmaya çalıştıklarını unutmamalıyız ve bu oyuna gelmemeliyiz."
milliyet
Şu ana kadar 9 bin 673 personelin görevden uzaklaştırıldığını bildiren Akdağ, "Bunlardan 6 bin 315'i memuriyet görevinden, kamu görevinden çıkarılmış durumdadır. 2 bin 414'ü göreve iade edilmiştir, 944 personel hala açıktadır. Onlarla ilgili incelemelerimiz devam ediyor." diye konuştu.
Akdağ, tüm bakanlıklarda ve kamuda olduğu gibi FETÖ/Paralel Devlet Yapılanması, PKK ve diğer örgütlerle mücadelenin titizlikle yürütüldüğünün altını çizerek, kimse mağdur edilmeden ilgili kişilerin sağlık kuruluşlarından temizleneceğini ve yola devam edileceğini vurguladı.
"ULUSLARARASI GÜÇ OYUNLARININ KULLANDIKLARI MAŞALAR"
Son aylarda yoğunlaşan terör olaylarının belli sebepleri olduğunu, Türkiye'nin bölgede güçlü olmasının istenmediğini söyleyen Akdağ, şunları kaydetti:
"Ben İçişleri Bakanlığı yapmadım ama içişleri bakanlarıyla beraber her hadisede olay mahalinde oldum. Özellikle sağlık hizmetlerinin yöneticisi ve krizi gidermek için, doğru biçimde ele alınması açısından genellikle bölgeye gittim. Aslında dikkat ederseniz, sağlık bakanının şöyle bir rolü var, Allah korusun, bir yerde deprem olduğunda, sağlık bakanı da oraya gider. Bir araç kazası, tren kazası olduğunda, o işle ilgili bakan oraya gider ama mutlaka sağlık bakanı da gider. Bir terör saldırısı olduğunda içişleri bakanı da oraya gider, sağlık bakanı da oraya gider. Buna şundan dolayı işaret ediyorum, bu pozisyon itibarıyla Türkiye'de terörün hangi amaçlarla ve nasıl yürütüldüğünü çok iyi anlatabilmek gerekiyor.
Türkiye'de faaliyet gösteren terörist unsurlar FETÖ/Paralel Devlet Yapılanması, DAEŞ, PKK ve bunun uzantısı olup PKK'ya destek olarak Türkiye'ye terörist gönderen PYD, DHKP-C, TİKKO gibi örgütlerin hepsi taşeron örgütlerdir. Bunlar, terör örgütleri, uluslararası güç oyunlarının, Türkiye üzerinde emellerine ulaşmak için kullandıkları maşalardır."
"HDP'Lİ MİLLETVEKİLLERİNİN İRADELERİ, KENDİ ELLERİNDE DEĞİLDİR"
HDP'li milletvekillerinin durumuna ilişkin değerlendirme yapan Akdağ, "Bugün HDP"li milletvekillerinin iradeleri mesela, kendi ellerinde değildir. PKK terör örgütünü yöneten eller, maalesef bir siyasi partinin içerisine kadar uzanmaktadır." dedi.
Son aylarda, bu hususta hukukun etkin mücadelesine şahit olunduğunu belirten Akdağ, bu noktada herkese görev düştüğünü söyledi. Akdağ, "Burada bize düşen bir iş var. Bu unsurları, devletten temizlemek. Bir taraftan da milletçe dayanışma içerisinde bu taşeron örgütlere, bu hain örgütlere karşı mücadeleyi devam ettirmek durumundayız." açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın önemine vurgu yapan Akdağ, şöyle devam etti: "Biz, Kuzey Avrupa'nın nüfusu 3 milyon ya da 5 milyon olan ülkesi değiliz. Onun için bir arada olacağız, birbirimize sahip çıkacağız. Allah korusun, hiç kimse bir diğerini ötekileştirmeyecek. Çünkü bizim Türkiye'den başka sığınacak toprağımız yok, altında gölgelenebilecek başka bir bayrağımız yok. Bizim sığınabileceğimiz hiçbir ülke yok. Onun için bu örgütlere karşı hep birlikte hareket etmeliyiz.
Yaşam tarzları birbirinden farklı olduğu için bir gün camiye, öbür gün Reina'ya, öbür gün polise, öbür gün vatandaşlara bombalı saldırıları düzenleyen, canlı bomba eylemleri yapan kişilerin asıl hedefinin, milleti birbirine karşı 'sen ocusun, sen de öbür taraftasın' diye bakmasına yol açmaya çalıştıklarını unutmamalıyız ve bu oyuna gelmemeliyiz."
milliyet