Arapça Tabelaların Dünü ve Bu günü
Mersin Barosunun, Arapça Tabelalrın kaldırılmasına yönelik, eleştiriler gelmeye devam ederken, Mersinli yazara Harun Aslan bu konu ile ilgi dikkat ve ilgi çekici bir yazıya imza attı.
@mersinhaber 'i takip et
Bilgi: Instagram'da @mersinhaber'i takip ederek anlık gelişmelerden daha hızlı haberdar olabilirsiniz.
“ARAPÇA TABELA”LARIN DÜNÜ VE BUGÜNÜ…
Mersin’de çeşitli oluşumların Arapça tabelalara karşı başlattıkları olumsuz kampanya bana beş yıl öncesini hatırlattı.
Beş yıl önce Suriye’deki iç savaş başlamadan önce, yurtdışından Mersin’e turist olarak sadece Suriyeliler gelirdi. Yıllardır Amerika, Afrika, Uzak Doğu’ya turist getirmek için yapılan sayısız, faydasız fuar gezileri (!) bir sonuç vermemişti; yanlış turizm politikası Mersin’i tüm zenginliklerine rağmen Türkiye’nin turizmde en geri kenti yapmıştı.
Niğde Belediye Başkanı’nın Mersin’de Niğde’yi tanıtan çalışmalarını ve Niğde billboardlarını hatırlıyorum.
Bizim fuar meraklılarının dünyanın öbür ucundan başlattıkları yararsız turizm çalışmalarına, aslında en yakınımızdan başlamalıydık.
Ben de yıllarca yazılarımda aynı çizgide bir tanıtım politikası ve Mersin’in önce yakın komşu kentlere ve Orta Doğu ülkelerine tanıtan bir çalışma programı öneriyordum.
Mersin turizm dinamikleri bir şey yapmamalarına rağmen, özellikle Suriyeliler Mersin’i geç de olsa keşfettiler. Suriye’den Mersin’e 4 -5 yıl ciddi bir turizm hareketi oldu; bu iç savaşın başlamasına kadar sürdü.
Bu dönemde birçok lokanta ve işyeri Arapça tabelalar astı.
Herkes Arap turistleri bekliyordu. Tabelalardan ayrı yol kenarlarına Arapça bez afişler asıldı. Bunlara hiç kimse sesini çıkarmadı. Hatta destekledi; çünkü tabela para getiriyordu.
Bugün ise, belki de politik nedenleri de içeren bilinçaltında Suriyelilere dönük tepki çeşitli tarzda dışa vuruluyor ve özellikle de Arapça tabelalar üzerinden güya Türkçe savunusu altında ötekileştiren bir dil öne çıkarılıyor.
Sizce 5 yıl öncesinde ses çıkarılmayan tabelalara şimdi karşı çıkılmasını nasıl yorumlayabiliriz?
Suriyeliler bana hep 70’li yıllarda Almanya günlerimi hatırlatır.
O zaman Almanların nasıl Türkleri istemediklerini, hatta bazı işyerlerinin kapısına astıkları “Türkler Giremez !” tabelalarını utançla ve üzülerek hatırlarım.
Ama zaman geçtikçe Türkler uyum göstermeye başlamışlar, çalışkanlıkları ve tutumlulukları ile “Türkler Giremez !” tabelası olan işyerlerini satın almışlar ve Türkçe tabelalarını asmışlardı.
Orada kimse bu tabelaların hangi dilden olduğu ile ilgilenmez.
Hızla küreselleşen dünyada daha geçtiğimiz gün Mersin’de konser veren Yunanlı Müzik grubunun adı aklımda: “İmam Bayıldı”.
Sanıyorum, Yunanlı fanatikler dahi bu Türkçe isme tepki göstermediler.
Savaştan ölüm korkusu ile devlet güçlerinin katliamından kaçan bu insanlara biraz daha anlayışlı davranmak, insanlık gereğidir; inancımız ve geleneğimiz bunu işaret eder. Kaldı ki, bu kentin neredeyse yüzde doksana yakın hemşerisi göçle gelmiştir; yabancılaşmayı, garipliği, komşuluğun derin anlamını Mersinli hemşerilerim kadar kim yüreğinde duyabilir.
Arapça tabelalar Mersin’de dilde, dinde, mezhepte, ırkta bugüne kadar gösterilen barış, hoşgörü ve karşılıklı kabullenmenin çok değerli bir ifadesidir.
Son olarak bir önemli şey daha: Bu arkadaşların Türkçe savunması adına Arapça tabelalara dönük bu tepkilerini, şehrin neredeyse her iki tabeladan birinde yer alan İngilizce, Fransızca, İspanyolca benzeri sözcükler için gösterdiklerini hatırlamıyorum. Özellikle Forum ve Marina çevresinde bir dolaşın bakalım, kaç Türkçe mağaza adı vardır? Elbette Türkçemizi temiz, düzgün ve anlaşılır biçimde kullanacağız; ama bu küresel çağda ve özellikle turizmi de içine alan çalışma hayatında ırkçı vurgular taşıyan bir Türkçe öfkesi ne oluyor? Öte yandan, şu anda Mersin’deki Arapça tabelaların yarıya yakını, bizzat yerli esnaf tarafından Suriyeli konuklarımıza dönük hazırlanmıştır.
Böylesi anlamsız öfkenin gerisinde, çağdışı bir ötekileşme yanında, ticari rekabet de söz konusudur. Oysa küresel çağda bu anlayış da yanlıştır. Böyle küçük hesaplarla yanlış çıkışlar yerine, Mersin’e yakışır bir dil, Mersinliye yakışır bir hoşgörü ve konukseverlik ortamı yaratmalıyız.
Lütfen geleneğimize, inançlarımıza uygun yaşayalım; hele savaşın dayanılmaz ağır koşulları altında ölümü ve yokluğu ta içlerinde duyarak kentimizde bizimle yaşamayı seçmiş Suriyeli kardeşlerimizi incitecek böylesi hoyrat ve çağdışı tavırlardan uzak duralım.
HARUN ARSLAN
Bilgi: Instagram'da @mersinhaber'i takip ederek anlık gelişmelerden daha hızlı haberdar olabilirsiniz.