Davutoğlu’ndan sarin gazı iddialarına cevap Bu bir iftira
İSTANBUL - Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan ‘Türkiye’nin Suriye’ye sarin gazı’ gönderdiği iddialarına tepki geldi.
@mersinhaber 'i takip et
İSTANBUL - Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan ‘Türkiye’nin Suriye’ye sarin gazı’ gönderdiği iddialarına tepki geldi.
Davutoğlu, iddiaların yalan ve iftira olduğunu vurguladı.
Davutoğlu, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 2015 Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Toplantıda CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem’in Rus TV kanalında sarf ettiği sözlere değinen Davutoğlu, şunları dile getirdi:
“Bir CHP milletvekili hepimizi derinlerden üzen, CHP’ye oy veren seçmenleri ve diğer milletvekillerini de herhalde derinden kaygılandıran ifadelerde bulundu. Ülke adını zikretmeyeyim ‘ama komşu ülke ile Türkiye karşı karşıya gelirse Türkiye’ye karşı o ülkenin safında yer alırım’ dedi. Bu demokrasi tarihimizde hiç sarf edilmemiş bir sözdür. ‘Türkiye komşu ülke ile karşı karşıya gelirse Türkiye’ye karşı onun yanında yer alırım’ demek TBMM çatısı altında bir milletvekiline yakışır mı? Bunu diyen milletvekili ‘ben artık milletin vekiliyim’ deme hakkına sahip olur mu? Seçilmiş olmak bakımından o hakka saygı duyarız. Ama buradan tüm milletvekillerine siyasi muarızımız veya muhalifimiz olsa da, bizimle hiçbir konuda anlaşamasa da tüm siyasi gruplara meclis içindeki ve dışındaki herkese aynı gemide olduğumuz gerçeğini hatırlatmak isterim.Bundan sonra AK Parti içinde ilelebet siyaset yapacak olanlar muhalefet ne derse desin Türkiye’nin çıkarını, kaderini, onurunu her şeyin üstünde tutacaklardır. Hiçbir şekilde muhalefet ile veya rakip halde olduğumuz siyasi partiler ile girişilen küçük siyasi yarışlar içinde Türkiye’yi ve halkı rencide edecek ifadeye izin vermeyiz.
Bakınız, tamam sosyal mecralarda kendini bilmezler, görevli provokatör tipler olabilir. Sosyal medyada bunların örneklerini görüyoruz. Böylesi paylaşımlarda aykırı, tuhaf, rahatsız edici ifadeler kullanılabiliyor. Burada sıkıntı, böyle cümleler kuran birinin CHP çatısı altında görev yapmasıdır. Düşünebiliyor musunuz, ülkesi bir ülke ile savaşa girse o düşman ülke saflarında savaşacağını söyleyebilen şahsı milletvekili yapan ve bu sözler karşısında hala sessiz kalan bir ana muhalefet partisi var. Bu feci paylaşım sonrasında ne sözlerin sahibinden ne parti yönetiminden tavzih, özür gelmiş falan değil. Bu isim geçen hafta bir Rus kanalına yine utanç verici bir açıklamada bulundu. Uluslararası yayın yapan Rus kanalında Türkiye’nin 2013’te DEAŞ’a sarin gazı sattığını iddia etti. Bu alçakça bir iftiradır. Hele bu aralar bunu söyleyen birisi açık ihanet içindedir. İşte bütün evrakları ile uluslararası hukukun gözü önündeyiz. Değil AK Parti, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri hiçbir zaman kitle imha silahları üretmemiştir; kitle imha silahlarının insanlara karşı kullanılmasına bırakın aracılık etmeye izin de vermemiştir.
Biz Suriye’den 2 milyon kardeşimizi ağırlarken, orada bulunan diğer kardeşlerimize böyle bir saldırıya izin verir miyiz? Bu nasıl bir vatan, bu nasıl bir millet düşmanlığı ve karşıtlığıdır. Bu şahsın partisi maalesef Türkiye’de demokrasinin olmazsa olmaz şartı ana muhalefet partisinde. Önümüzdeki günlerde Sayın Kılıçdaroğlu ile bir araya geleceğiz. Hem reformları hem bu söylemleri kendisi ile görüşeceğim. Bir ülkenin ortak kaderini paylaşan liderler olarak etik ve siyasi bir temelde buluşmayı kendisine teklif edeceğim. Yani gördünüz Sayın Kılıçdaroğlu da bu milletvekilini bırakın kınamayı, hakkında işlem yapmayı aksine sıvazladı ve haklı olduğunu ima eden ifadeler kullandı. Biz ana muhalefet ve diğer partilerle daha seviyeli bir diyalog geliştirmeyi hedefliyoruz. Ve şunu belirtiyoruz; Türkiye üzerinden sarin gazı üretilerek, kimyasal maddelerin Suriye’ye gittiğini söyleyenler yalan ve iftira atıyor. “
Davutoğlu, Eren Erdem’in iddialarını ve CHP yönetiminin tavrını tenkit ederken Enver Paşa ile ilgili şu örneği verdi:
“Biliyorsunuz Enver Paşa Edirne’yi geri almak için harekâta başladığında dönemin muhalefet hareketi ‘Edirne’ye Enver gireceğine Bulgar girsin’ diyebilmişti. İşte 100 yıl sonra böyle hastalıklı bir haldir bu hal. Yani ‘hükümete zarar verelim de Türkiye’ye, millete ne olursa olsun’ demek kimseye yakışmaz. Ben sadece yazıklar olsun diyorum. Bu tutumu milletin engin ferasetine havale ediyorum.”
Ardından Güneydoğu’da artan terör olaylarına temas eden Başbakan, HDP için de şu ifadeleri kullandı:
“Haftalardır terör örgütü Diyarbakır’da, Mardin’de, Şırnak’ta vatandaşların huzurunu bozucu eylemler yapıyor. HDP; şehir merkezlerinde hendekler kazan, barikatlar kuran, camileri ve okulları yakan, halka baskı yapan terör örgütünün neredeyse sözcülüğünü yürütüyor. Daha 1,5 ay önce siyaset yapmak, toplumun hakkını hukukun savunmak, Türkiye siyaseti yürütmek üzere milletten oy isteyen bu siyasi parti şu an terör örgütünün bu insanlık dışı eylemlerini savunarak milletimizi bu cinayet ve terör şebekesinden kurtarmaya çalışan hükümetimize ve güvenlik görevlilerimize saldırıyor.
Vatandaşların hakkını hukukunu savunmak yerine her gün küstah, seviyesiz, üslupsuz sorumsuz dille hükümetimizi suçlayarak terör örgütünü aklamaya çalışıyor. Şimdi soru sormak vaktidir; ‘Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de, Dargeçit’te, Sur’da orada yaşayan vatandaşlarımızın hayatlarını karartırcasına, hendekler kazmanın, barikatlar kurmanın, kanaslar ve uzun namlulu silahlar ile belli binalarda yığınak yapmanın, mayın döşemenin siyaset ile ne alakası olabilir’.
Bunların hedefi 1 Kasım sonrası yeni iyimser, vizyoner ufku daraltmak, Türkiye’nin ülke dışında görüntüsünü bozmak. Ama biz 23 Temmuz’da Huzur Operasyonu’nu başlattığımızda güvenlik güçlerimize şu talimatı verdik:
‘Türkiye’nin dağları, vadileri, ovaları, şehrin sokakları, bütün bu terörist unsurlardan temizleninceye kadar görevinize devam edeceksiniz’.”
HDP sözcülerinin mücadelenin büyüyerek devam edeceği açıklamalarına da Ahmet Davutoğlu, “ Neyin mücadelesi bu. Bu mücadele şehirlerde kaos çıkarmak ise buna izin vermeyiz. Kastettikleri mücadele Türkiye’yi bölmek ise buna asla izin vermedik, vermeyeceğiz. Eminim buna en fazla da bölge halkı izin vermeyecektir. Bunun adı tahrik, kan, kaos, terör siyasetidir. Vatandaşımız emin olsun Türkiye adaletten demokrasiye hukuk geriye adım atmayacaktır.” dedi.
CİHAN
Davutoğlu, iddiaların yalan ve iftira olduğunu vurguladı.
Davutoğlu, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 2015 Olağan Genel Kurulu’na katıldı. Toplantıda CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem’in Rus TV kanalında sarf ettiği sözlere değinen Davutoğlu, şunları dile getirdi:
“Bir CHP milletvekili hepimizi derinlerden üzen, CHP’ye oy veren seçmenleri ve diğer milletvekillerini de herhalde derinden kaygılandıran ifadelerde bulundu. Ülke adını zikretmeyeyim ‘ama komşu ülke ile Türkiye karşı karşıya gelirse Türkiye’ye karşı o ülkenin safında yer alırım’ dedi. Bu demokrasi tarihimizde hiç sarf edilmemiş bir sözdür. ‘Türkiye komşu ülke ile karşı karşıya gelirse Türkiye’ye karşı onun yanında yer alırım’ demek TBMM çatısı altında bir milletvekiline yakışır mı? Bunu diyen milletvekili ‘ben artık milletin vekiliyim’ deme hakkına sahip olur mu? Seçilmiş olmak bakımından o hakka saygı duyarız. Ama buradan tüm milletvekillerine siyasi muarızımız veya muhalifimiz olsa da, bizimle hiçbir konuda anlaşamasa da tüm siyasi gruplara meclis içindeki ve dışındaki herkese aynı gemide olduğumuz gerçeğini hatırlatmak isterim.Bundan sonra AK Parti içinde ilelebet siyaset yapacak olanlar muhalefet ne derse desin Türkiye’nin çıkarını, kaderini, onurunu her şeyin üstünde tutacaklardır. Hiçbir şekilde muhalefet ile veya rakip halde olduğumuz siyasi partiler ile girişilen küçük siyasi yarışlar içinde Türkiye’yi ve halkı rencide edecek ifadeye izin vermeyiz.
Bakınız, tamam sosyal mecralarda kendini bilmezler, görevli provokatör tipler olabilir. Sosyal medyada bunların örneklerini görüyoruz. Böylesi paylaşımlarda aykırı, tuhaf, rahatsız edici ifadeler kullanılabiliyor. Burada sıkıntı, böyle cümleler kuran birinin CHP çatısı altında görev yapmasıdır. Düşünebiliyor musunuz, ülkesi bir ülke ile savaşa girse o düşman ülke saflarında savaşacağını söyleyebilen şahsı milletvekili yapan ve bu sözler karşısında hala sessiz kalan bir ana muhalefet partisi var. Bu feci paylaşım sonrasında ne sözlerin sahibinden ne parti yönetiminden tavzih, özür gelmiş falan değil. Bu isim geçen hafta bir Rus kanalına yine utanç verici bir açıklamada bulundu. Uluslararası yayın yapan Rus kanalında Türkiye’nin 2013’te DEAŞ’a sarin gazı sattığını iddia etti. Bu alçakça bir iftiradır. Hele bu aralar bunu söyleyen birisi açık ihanet içindedir. İşte bütün evrakları ile uluslararası hukukun gözü önündeyiz. Değil AK Parti, Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri hiçbir zaman kitle imha silahları üretmemiştir; kitle imha silahlarının insanlara karşı kullanılmasına bırakın aracılık etmeye izin de vermemiştir.
Biz Suriye’den 2 milyon kardeşimizi ağırlarken, orada bulunan diğer kardeşlerimize böyle bir saldırıya izin verir miyiz? Bu nasıl bir vatan, bu nasıl bir millet düşmanlığı ve karşıtlığıdır. Bu şahsın partisi maalesef Türkiye’de demokrasinin olmazsa olmaz şartı ana muhalefet partisinde. Önümüzdeki günlerde Sayın Kılıçdaroğlu ile bir araya geleceğiz. Hem reformları hem bu söylemleri kendisi ile görüşeceğim. Bir ülkenin ortak kaderini paylaşan liderler olarak etik ve siyasi bir temelde buluşmayı kendisine teklif edeceğim. Yani gördünüz Sayın Kılıçdaroğlu da bu milletvekilini bırakın kınamayı, hakkında işlem yapmayı aksine sıvazladı ve haklı olduğunu ima eden ifadeler kullandı. Biz ana muhalefet ve diğer partilerle daha seviyeli bir diyalog geliştirmeyi hedefliyoruz. Ve şunu belirtiyoruz; Türkiye üzerinden sarin gazı üretilerek, kimyasal maddelerin Suriye’ye gittiğini söyleyenler yalan ve iftira atıyor. “
Davutoğlu, Eren Erdem’in iddialarını ve CHP yönetiminin tavrını tenkit ederken Enver Paşa ile ilgili şu örneği verdi:
“Biliyorsunuz Enver Paşa Edirne’yi geri almak için harekâta başladığında dönemin muhalefet hareketi ‘Edirne’ye Enver gireceğine Bulgar girsin’ diyebilmişti. İşte 100 yıl sonra böyle hastalıklı bir haldir bu hal. Yani ‘hükümete zarar verelim de Türkiye’ye, millete ne olursa olsun’ demek kimseye yakışmaz. Ben sadece yazıklar olsun diyorum. Bu tutumu milletin engin ferasetine havale ediyorum.”
Ardından Güneydoğu’da artan terör olaylarına temas eden Başbakan, HDP için de şu ifadeleri kullandı:
“Haftalardır terör örgütü Diyarbakır’da, Mardin’de, Şırnak’ta vatandaşların huzurunu bozucu eylemler yapıyor. HDP; şehir merkezlerinde hendekler kazan, barikatlar kuran, camileri ve okulları yakan, halka baskı yapan terör örgütünün neredeyse sözcülüğünü yürütüyor. Daha 1,5 ay önce siyaset yapmak, toplumun hakkını hukukun savunmak, Türkiye siyaseti yürütmek üzere milletten oy isteyen bu siyasi parti şu an terör örgütünün bu insanlık dışı eylemlerini savunarak milletimizi bu cinayet ve terör şebekesinden kurtarmaya çalışan hükümetimize ve güvenlik görevlilerimize saldırıyor.
Vatandaşların hakkını hukukunu savunmak yerine her gün küstah, seviyesiz, üslupsuz sorumsuz dille hükümetimizi suçlayarak terör örgütünü aklamaya çalışıyor. Şimdi soru sormak vaktidir; ‘Cizre’de, Silopi’de, Nusaybin’de, Dargeçit’te, Sur’da orada yaşayan vatandaşlarımızın hayatlarını karartırcasına, hendekler kazmanın, barikatlar kurmanın, kanaslar ve uzun namlulu silahlar ile belli binalarda yığınak yapmanın, mayın döşemenin siyaset ile ne alakası olabilir’.
Bunların hedefi 1 Kasım sonrası yeni iyimser, vizyoner ufku daraltmak, Türkiye’nin ülke dışında görüntüsünü bozmak. Ama biz 23 Temmuz’da Huzur Operasyonu’nu başlattığımızda güvenlik güçlerimize şu talimatı verdik:
‘Türkiye’nin dağları, vadileri, ovaları, şehrin sokakları, bütün bu terörist unsurlardan temizleninceye kadar görevinize devam edeceksiniz’.”
HDP sözcülerinin mücadelenin büyüyerek devam edeceği açıklamalarına da Ahmet Davutoğlu, “ Neyin mücadelesi bu. Bu mücadele şehirlerde kaos çıkarmak ise buna izin vermeyiz. Kastettikleri mücadele Türkiye’yi bölmek ise buna asla izin vermedik, vermeyeceğiz. Eminim buna en fazla da bölge halkı izin vermeyecektir. Bunun adı tahrik, kan, kaos, terör siyasetidir. Vatandaşımız emin olsun Türkiye adaletten demokrasiye hukuk geriye adım atmayacaktır.” dedi.
CİHAN