Ağbaba Hırsızlık ve yolsuzluk yapanlar bir gün mutlaka yargılanacaklar
MALATYA - CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarının yıl dönümünde “Türkiye tarihinde ilk kez hırsızların suçlu olmadığı, onları yakalayanları suçlu olduğu bir dönemi yaşıyoruz
@mersinhaber 'i takip et
MALATYA - CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarının yıl dönümünde “Türkiye tarihinde ilk kez hırsızların suçlu olmadığı, onları yakalayanları suçlu olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Konumu ne olursa olsun hırsızlık yapan, yolsuzluk yapan insanlar bir gün mutlaka yargılanacaklardır.” dedi.
Veli Ağbaba, Battalgazi Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen CHP Malatya İl Kadın Kolları Olağan Kongresi’nde yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İlk olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde yaşanan gelişmeleri dikkat çeken Ağbaba, ülke tarihinde ilk kez büyük çaplı göç dalgası yaşandığını söyledi. 300 bin insanın göçtüğünü, bir o kadar insanın da göçmesinin tahmin edildiğini anlatan CHP'li vekil, şöyle devam etti: “Diyarbakır’dan Şırnak’a kadar Türkiye’de bir iç göç yaşanıyor. Dış göçü biliyoruz, bunu yaşadık. Suriye’den 5 milyona yakın insan göç etti. Tarihimizde ilk kez maalesef cumhurbaşkanının tek adamlık hayali uğruna bir büyük çaplı iç göç yaşanıyor. Yaklaşık 300 bine yakın insan göçmüş durumda, bir o kadar insanın da göç edeceği düşünülüyor. Ülkenin 2 milyon insanın yaşadığı yerlerde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş bulunuyor. Bir sıkıyönetim hali ülkenin her yanında var. Bir sıkıyönetim hali ki 12 Eylül döneminde yaşamadığımız darbeci paşaların yaşamadığını yaşıyoruz.”
MEDYAYA YAPILAN BASKILAR
İktidarın medyaya yönelik baskılarına da tepki gösteren Veli Ağbaba, “12 Eylül’de gazetelere sansür uygulanırdı. 12 Eylül darbesinden sonra gazetelere birkaç gün sansür uygulanır, kısa süreli yayın yaptırılmazdı. Şimdi gazetelere, basın kuruluşlarına el konuyor. Havuz haram medyası yoluyla yeni köşe yazarları, yeni medya organları üretiliyor. 12 Eylül darbesinde yaşamadığımız bir şeyi daha yaşadık; geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en önemli gazetelerinin birinin hem genel yayın yönetmeni hem de Ankara temsilcisi tutuklandı. Suçları, AKP’nin kirli işlerini açığa çıkarmaktı. Şunu herkes bilsin ki; (AKP milletvekillerinin de yüzüne Meclis’te haykırdım) Bu bölgede IŞİD cinayet işliyorsa, bu bölgede bu örgüt hakimse bunda en çok AKP’nin payı vardır. Bunu her yerde yüksek sesle söyleyeceğiz. Can Dündar ile Erdem Gül, IŞİD’e giden silahları haber yaptığı için tutuklandı. Onlar bu haberi savcı ve kriminal birimin raporundan yaptı. Türkiye’de bir tarafta doğru haber yaptığı için insanlar yargılanıyor. Gazeteciler cezaevine atılıyor. 32 gazeteci cezaevinde. Reklam verilmeyerek basın susturulmaya çalışılıyor. Öte yandan da siyasetin emrine verilen yargı yoluyla da susturulmaya çalışılıyor. Basın susturuluyorsa, yargı basına baskı yapıyorsa Türkiye’de kimse özgür değildir. Maalesef yargı artık hükümetin, cumhurbaşkanının sopası olmuştur. Kim kendisi ile ilgili bir eleştiri yapmışsa onu gözaltına aldırıyor, tutuklatıyor.” diye konuştu.
17 Aralık 2013’te gerçekleştirilen yolsuzluk operasyonlarına da değinen CHP Genel Başkan Yardımcısı, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugünün hiç akıllardan çıkarılmaması gereken bir önemi var. Hani iktidar partisi mensupları hep bugünü cumhuriyet tarihindeki 80-90 yıl önceki olaylarla karşılaştırıyorlar ya, siz bırakın 80-90 yılı hatta Osmanlı ve Selçuklu tarihini, yaşanmış en büyük yolsuzluk ve hırsızlığın ortaya çıktığı gündür 17 Aralık. Pisliklerin, para kasalarının sıfırlandığı günün ikinci yıl dönümü bugün. 17 Aralık’ta birçoğunun tahmin ettiği ancak birçoğumuzun bilmediği yolsuzluk ortaya çıktı. İçinde cumhurbaşkanın çocuklarının, bakanların çocuklarının katıldığı bir hırsızlığı sadece Türkiye değil dünya gördü. Hepimiz ‘utanırlar, bir kısmı istifa eder’ diye bekledik. Önce bakanlarla birlikte Ankara’da havaalanında büyük bir başarı göstermiş gibi birlikte halkı selamladılar. Ardından birkaç gün sonra bakanlar istifa etmek zorunda kaldılar. Bakanların fezlekeleri meclise, bu bakanların yüce divanda yargılanması AKP’lilerin oylarıyla reddedildi. Hırsızlığı, yolsuzluğu gördük, ayakkabı kutularına giren paraları gördük ama bununla birlikte yolsuzluğu ortaya çıkaran kolluk kuvvetlerinin hapse girdiğini gördük. Dünyanın her yerinde suçüstü yakalanan hırsız tutuklanır. Burada ilk kez hırsızları değil onları yakalayanların cezalandırıldığını gördük. Gazetecisinden savcısına polisine kadar bu konuda konuşan herkes tutuklandı. Konya’da 16 yaşındaki bir çocuğun ‘hırsız’ yazdığı için tutuklandığına tanık olduk. Türkiye tarihinde ilk kez hırsızların suçlu olmadığı, onları yakalayanları suçlu olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Birileri korkabilir, unutabilir, görmezden gelebilir ama biz 10 günlük bebeklerin açlıktan öldüğü bu günlerde bunlar unutulmayacaktır. Konumu ne olursa olsun hırsızlık yapan, yolsuzluk yapan insanlar bir gün mutlaka yargılanacaklardır. Bunlar insanlarımızın ekmeklerini, yemeklerini çaldılar. Bunun hesabını herkesin sormasını istiyorum” dedi.
CHP İl Başkanı Enver Kiraz da parti olarak siyasal yapılanmalarında kadına en fazla yer veren siyasi oluşum olduklarını ifade etti.
CİHAN
Veli Ağbaba, Battalgazi Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen CHP Malatya İl Kadın Kolları Olağan Kongresi’nde yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İlk olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde yaşanan gelişmeleri dikkat çeken Ağbaba, ülke tarihinde ilk kez büyük çaplı göç dalgası yaşandığını söyledi. 300 bin insanın göçtüğünü, bir o kadar insanın da göçmesinin tahmin edildiğini anlatan CHP'li vekil, şöyle devam etti: “Diyarbakır’dan Şırnak’a kadar Türkiye’de bir iç göç yaşanıyor. Dış göçü biliyoruz, bunu yaşadık. Suriye’den 5 milyona yakın insan göç etti. Tarihimizde ilk kez maalesef cumhurbaşkanının tek adamlık hayali uğruna bir büyük çaplı iç göç yaşanıyor. Yaklaşık 300 bine yakın insan göçmüş durumda, bir o kadar insanın da göç edeceği düşünülüyor. Ülkenin 2 milyon insanın yaşadığı yerlerde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş bulunuyor. Bir sıkıyönetim hali ülkenin her yanında var. Bir sıkıyönetim hali ki 12 Eylül döneminde yaşamadığımız darbeci paşaların yaşamadığını yaşıyoruz.”
MEDYAYA YAPILAN BASKILAR
İktidarın medyaya yönelik baskılarına da tepki gösteren Veli Ağbaba, “12 Eylül’de gazetelere sansür uygulanırdı. 12 Eylül darbesinden sonra gazetelere birkaç gün sansür uygulanır, kısa süreli yayın yaptırılmazdı. Şimdi gazetelere, basın kuruluşlarına el konuyor. Havuz haram medyası yoluyla yeni köşe yazarları, yeni medya organları üretiliyor. 12 Eylül darbesinde yaşamadığımız bir şeyi daha yaşadık; geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en önemli gazetelerinin birinin hem genel yayın yönetmeni hem de Ankara temsilcisi tutuklandı. Suçları, AKP’nin kirli işlerini açığa çıkarmaktı. Şunu herkes bilsin ki; (AKP milletvekillerinin de yüzüne Meclis’te haykırdım) Bu bölgede IŞİD cinayet işliyorsa, bu bölgede bu örgüt hakimse bunda en çok AKP’nin payı vardır. Bunu her yerde yüksek sesle söyleyeceğiz. Can Dündar ile Erdem Gül, IŞİD’e giden silahları haber yaptığı için tutuklandı. Onlar bu haberi savcı ve kriminal birimin raporundan yaptı. Türkiye’de bir tarafta doğru haber yaptığı için insanlar yargılanıyor. Gazeteciler cezaevine atılıyor. 32 gazeteci cezaevinde. Reklam verilmeyerek basın susturulmaya çalışılıyor. Öte yandan da siyasetin emrine verilen yargı yoluyla da susturulmaya çalışılıyor. Basın susturuluyorsa, yargı basına baskı yapıyorsa Türkiye’de kimse özgür değildir. Maalesef yargı artık hükümetin, cumhurbaşkanının sopası olmuştur. Kim kendisi ile ilgili bir eleştiri yapmışsa onu gözaltına aldırıyor, tutuklatıyor.” diye konuştu.
17 Aralık 2013’te gerçekleştirilen yolsuzluk operasyonlarına da değinen CHP Genel Başkan Yardımcısı, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugünün hiç akıllardan çıkarılmaması gereken bir önemi var. Hani iktidar partisi mensupları hep bugünü cumhuriyet tarihindeki 80-90 yıl önceki olaylarla karşılaştırıyorlar ya, siz bırakın 80-90 yılı hatta Osmanlı ve Selçuklu tarihini, yaşanmış en büyük yolsuzluk ve hırsızlığın ortaya çıktığı gündür 17 Aralık. Pisliklerin, para kasalarının sıfırlandığı günün ikinci yıl dönümü bugün. 17 Aralık’ta birçoğunun tahmin ettiği ancak birçoğumuzun bilmediği yolsuzluk ortaya çıktı. İçinde cumhurbaşkanın çocuklarının, bakanların çocuklarının katıldığı bir hırsızlığı sadece Türkiye değil dünya gördü. Hepimiz ‘utanırlar, bir kısmı istifa eder’ diye bekledik. Önce bakanlarla birlikte Ankara’da havaalanında büyük bir başarı göstermiş gibi birlikte halkı selamladılar. Ardından birkaç gün sonra bakanlar istifa etmek zorunda kaldılar. Bakanların fezlekeleri meclise, bu bakanların yüce divanda yargılanması AKP’lilerin oylarıyla reddedildi. Hırsızlığı, yolsuzluğu gördük, ayakkabı kutularına giren paraları gördük ama bununla birlikte yolsuzluğu ortaya çıkaran kolluk kuvvetlerinin hapse girdiğini gördük. Dünyanın her yerinde suçüstü yakalanan hırsız tutuklanır. Burada ilk kez hırsızları değil onları yakalayanların cezalandırıldığını gördük. Gazetecisinden savcısına polisine kadar bu konuda konuşan herkes tutuklandı. Konya’da 16 yaşındaki bir çocuğun ‘hırsız’ yazdığı için tutuklandığına tanık olduk. Türkiye tarihinde ilk kez hırsızların suçlu olmadığı, onları yakalayanları suçlu olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Birileri korkabilir, unutabilir, görmezden gelebilir ama biz 10 günlük bebeklerin açlıktan öldüğü bu günlerde bunlar unutulmayacaktır. Konumu ne olursa olsun hırsızlık yapan, yolsuzluk yapan insanlar bir gün mutlaka yargılanacaklardır. Bunlar insanlarımızın ekmeklerini, yemeklerini çaldılar. Bunun hesabını herkesin sormasını istiyorum” dedi.
CHP İl Başkanı Enver Kiraz da parti olarak siyasal yapılanmalarında kadına en fazla yer veren siyasi oluşum olduklarını ifade etti.
CİHAN