Valinin elinden ödül alan okuma salonlarına operasyon yapıldı
ADANA - Polisin operasyon düzenlediği Altın Çocuk Okuma Salonları yöneticilerinin başarılı eğitim çalışmaları dolayısı ile dönemin vali ve vali yardımcısının elinden iki kez ödül aldığı ortaya çıktı
@mersinhaber 'i takip et
ADANA - Polisin operasyon düzenlediği Altın Çocuk Okuma Salonları yöneticilerinin başarılı eğitim çalışmaları dolayısı ile dönemin vali ve vali yardımcısının elinden iki kez ödül aldığı ortaya çıktı. Hayırsever kişi ve kurumların destekleriyle Adana'nın gecekondu semtlerinde açılan kursların Emniyet Müdürlüğü’nce de devamlı sahiplendiği belirtildi.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden Adana'ya göç edip kenar mahallerde yaşayan ailelerin ilköğretim çağındaki çocuklarına verdiği ücretsiz eğitimin yanında sosyal ve kültürel etkinliklerle onları topluma kazandırmayı hedefleyen merkezlere yönelik gözaltılar 'iyilik cezalandırılıyor' yorumlarına neden oldu. Polise korsan gösteriler sırasında taş ve molotof kokteylleriyle saldırıldığı kentin varoşlarında çocukları 'terör ve uyuşturucu' gibi risklere karşı korumadaki rolü nedeniyle bu merkezlerin güvenlik birimleri tarafından teşvik edildiği vurgulandı.
"İYİLİK CEZALANDIRIYOR"
Emniyet KOM Şube’de halen ifadeleri alınmaya devam eden 10 kişinin avukatlarından Nazmi Değirmenci, 'iyiliğin cezalandırıldığını' söyledi. Müvekillerinin yoğun göç alan bölgelerde dershaneye veya özel bir okula gidemeyen fakir çocuklara yardım etmek için yola çıktıklarını belirten Değirmenci, "Bu insanların mesleği zaten öğretmenlik. Böyle bir idealleri olamaz mı? Bu şekilde iyilik yapmak isteyen toplumda çok sayıda insan var. Arkadaşlar bir araya gelmişler. Çok faydalı hizmetleri olmuş. Emniyet teşkilatı 'siz bu işleri yapın, biz size her türlü desteği veririz' diye, kendilerini teşvik etmiş. Çünkü bu bölgelerde çocukların farklı örgütlerin elinde suistimali tehlikesi her zaman var. Terörle Mücadele Şubesi, işi gücü bırakıp bu çocuklarla uğraşıyor. Polise taş atıyorlardı. Müvekkillerimiz ise bu çocuklara sahip çıkmış. Bunlar bildiğimiz Türkiye'nin öğretmenleri. Düzgün ve karakterli insanlar." dedi.
2008’de hizmete başlayan Altın Çocuk Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği'nin SODES projelerine kamu ihale ve usullerine göre girdiğini hatırlatan Değirmenci, "Bütün ihaleler çok şeffaf bir şekilde yapılmış. Aşamalı bir proje. Sadece dernek yetkililerinin 'ben işi aldım' demesiyle bitecek, bir hadise değil. Öncelikle valilik projelerle ilgili ilan yapıyor. Konu başlıklarına göre proje alıyor. Herkese açıktır. Tüm STK'lar buraya taslak projeler hazırlıyor. Maliyet hesaplar yapılıyor. Valilik SODES birimi bunları değerlendiriyor. Vali Yardımcısı ve vali imzalıyor, daha sonra Kalkınma Bakanlığı'na gidiyor. Ortada üç dört aşamalı bir işlem var. Zor şartlarda alınan bir ihale. Devlet burada STK’lardan çok ucuz hizmet alıyor. Çünkü bu hizmetleri kendisi yapsa büyük maliyetler tutar. Bina açacak, personel istihdam edecek. Ayrıca bu işler için öyle bir derdinizin ve idealinizin olması gerekir. Sahipsiz çocuklara el uzatılmış." diye konuştu.
Derneğin, 2012’den sonra SODES Projesi'ne girmediğine dikkat çeken Nazmi Değirmenci, şöyle devam etti: "Hayatın olağan akışı içinde orta zekalı bir insan şunu der: Madem ortada böyle bir suç vardı. Neden kamu görevlileri harekete geçmedi? Çok büyük bir soru işaretidir bu. Kaldı ki projeler sadece dernekle bitmiyor. Karşısında Valilik ve Bakanlık, mal alınan kişiler var. Herkes bir kenara çekilmiş, bizim müvekkiller şüpheli diye gözaltında. 6 ay önce bu soruşturma başlamış. Şimdiye kadar niye beklediniz? Bu insanlar teker teker çağırıp ifadeleri alınabilirdi. Ama burada haksız bir hukuki uygulama var. Müvekkillerimizin hürriyetleri en kötü yerde kısıtlanıyor. Temel ihtiyaçları karşılayacak hiçbir şey yok. Bu kişilerin hiçbirinin sabıka kağıdı yok. Suç işlemeye meyilli kişiler değil. Çağrılsa gidip ifadelerini verecekler. Bir anda çağırıp dört gün gözaltında tutuyor. AİHM içtihatlarına aykırı birçok durum var. Projelerin onayını Valilik ve Bakanlık veriyor. Çok iyi niyetli ve düzgün projeler. Soruşturma 6 ay önce başladı. Seçimin bitmesi beklendi."
"DOSYA İÇERİĞİ BİZE GÖSTERİLMİYOR"
Avukat Faruk Özkan da 'kamu kurumu dolandırıcılığı' iddiasıyla kişilerin gözaltına alındığını ifade ederek, bilirkişi raporuna dayanan bu iddiaya ilişkin dosyanın içeriğinin kendilerine gösterilmediğini savundu. Bilirkişi raporlarının çelişkilerle dolu olduğunu ileri süren Özkan, yapılan işlemlerin tarihlerinin birbirine uymadığını kaydetti.
Ortada büyük bir karmaşanın bulunduğuna dikkat çeken Özkan, şunları ifade etti: "Bize hiçbir şekilde fiziki evrak incelemesi yaptırılmadı. Soruşturma evrakları ortada yok. Bilirkişi raporunun doğruluğunu dahi kontrol edemedik. Bir proje ile başlamış. 12-14 yaşındaki çocukların bu proje ile eğitime kazandırılması hedeflenmiş. Bu merkezlerden çok sayıda öğrenci önemli okullar kazanmış. Türkiye birincileri çıkmış. Projede Adana'daki bütün üst düzey yöneticiler de yer almıştır. Basında haberler çıkmıştır. İddiaların tutarsız olduğunu düşünüyoruz." CİHAN
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden Adana'ya göç edip kenar mahallerde yaşayan ailelerin ilköğretim çağındaki çocuklarına verdiği ücretsiz eğitimin yanında sosyal ve kültürel etkinliklerle onları topluma kazandırmayı hedefleyen merkezlere yönelik gözaltılar 'iyilik cezalandırılıyor' yorumlarına neden oldu. Polise korsan gösteriler sırasında taş ve molotof kokteylleriyle saldırıldığı kentin varoşlarında çocukları 'terör ve uyuşturucu' gibi risklere karşı korumadaki rolü nedeniyle bu merkezlerin güvenlik birimleri tarafından teşvik edildiği vurgulandı.
"İYİLİK CEZALANDIRIYOR"
Emniyet KOM Şube’de halen ifadeleri alınmaya devam eden 10 kişinin avukatlarından Nazmi Değirmenci, 'iyiliğin cezalandırıldığını' söyledi. Müvekillerinin yoğun göç alan bölgelerde dershaneye veya özel bir okula gidemeyen fakir çocuklara yardım etmek için yola çıktıklarını belirten Değirmenci, "Bu insanların mesleği zaten öğretmenlik. Böyle bir idealleri olamaz mı? Bu şekilde iyilik yapmak isteyen toplumda çok sayıda insan var. Arkadaşlar bir araya gelmişler. Çok faydalı hizmetleri olmuş. Emniyet teşkilatı 'siz bu işleri yapın, biz size her türlü desteği veririz' diye, kendilerini teşvik etmiş. Çünkü bu bölgelerde çocukların farklı örgütlerin elinde suistimali tehlikesi her zaman var. Terörle Mücadele Şubesi, işi gücü bırakıp bu çocuklarla uğraşıyor. Polise taş atıyorlardı. Müvekkillerimiz ise bu çocuklara sahip çıkmış. Bunlar bildiğimiz Türkiye'nin öğretmenleri. Düzgün ve karakterli insanlar." dedi.
2008’de hizmete başlayan Altın Çocuk Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği'nin SODES projelerine kamu ihale ve usullerine göre girdiğini hatırlatan Değirmenci, "Bütün ihaleler çok şeffaf bir şekilde yapılmış. Aşamalı bir proje. Sadece dernek yetkililerinin 'ben işi aldım' demesiyle bitecek, bir hadise değil. Öncelikle valilik projelerle ilgili ilan yapıyor. Konu başlıklarına göre proje alıyor. Herkese açıktır. Tüm STK'lar buraya taslak projeler hazırlıyor. Maliyet hesaplar yapılıyor. Valilik SODES birimi bunları değerlendiriyor. Vali Yardımcısı ve vali imzalıyor, daha sonra Kalkınma Bakanlığı'na gidiyor. Ortada üç dört aşamalı bir işlem var. Zor şartlarda alınan bir ihale. Devlet burada STK’lardan çok ucuz hizmet alıyor. Çünkü bu hizmetleri kendisi yapsa büyük maliyetler tutar. Bina açacak, personel istihdam edecek. Ayrıca bu işler için öyle bir derdinizin ve idealinizin olması gerekir. Sahipsiz çocuklara el uzatılmış." diye konuştu.
Derneğin, 2012’den sonra SODES Projesi'ne girmediğine dikkat çeken Nazmi Değirmenci, şöyle devam etti: "Hayatın olağan akışı içinde orta zekalı bir insan şunu der: Madem ortada böyle bir suç vardı. Neden kamu görevlileri harekete geçmedi? Çok büyük bir soru işaretidir bu. Kaldı ki projeler sadece dernekle bitmiyor. Karşısında Valilik ve Bakanlık, mal alınan kişiler var. Herkes bir kenara çekilmiş, bizim müvekkiller şüpheli diye gözaltında. 6 ay önce bu soruşturma başlamış. Şimdiye kadar niye beklediniz? Bu insanlar teker teker çağırıp ifadeleri alınabilirdi. Ama burada haksız bir hukuki uygulama var. Müvekkillerimizin hürriyetleri en kötü yerde kısıtlanıyor. Temel ihtiyaçları karşılayacak hiçbir şey yok. Bu kişilerin hiçbirinin sabıka kağıdı yok. Suç işlemeye meyilli kişiler değil. Çağrılsa gidip ifadelerini verecekler. Bir anda çağırıp dört gün gözaltında tutuyor. AİHM içtihatlarına aykırı birçok durum var. Projelerin onayını Valilik ve Bakanlık veriyor. Çok iyi niyetli ve düzgün projeler. Soruşturma 6 ay önce başladı. Seçimin bitmesi beklendi."
"DOSYA İÇERİĞİ BİZE GÖSTERİLMİYOR"
Avukat Faruk Özkan da 'kamu kurumu dolandırıcılığı' iddiasıyla kişilerin gözaltına alındığını ifade ederek, bilirkişi raporuna dayanan bu iddiaya ilişkin dosyanın içeriğinin kendilerine gösterilmediğini savundu. Bilirkişi raporlarının çelişkilerle dolu olduğunu ileri süren Özkan, yapılan işlemlerin tarihlerinin birbirine uymadığını kaydetti.
Ortada büyük bir karmaşanın bulunduğuna dikkat çeken Özkan, şunları ifade etti: "Bize hiçbir şekilde fiziki evrak incelemesi yaptırılmadı. Soruşturma evrakları ortada yok. Bilirkişi raporunun doğruluğunu dahi kontrol edemedik. Bir proje ile başlamış. 12-14 yaşındaki çocukların bu proje ile eğitime kazandırılması hedeflenmiş. Bu merkezlerden çok sayıda öğrenci önemli okullar kazanmış. Türkiye birincileri çıkmış. Projede Adana'daki bütün üst düzey yöneticiler de yer almıştır. Basında haberler çıkmıştır. İddiaların tutarsız olduğunu düşünüyoruz." CİHAN