Gül Kitabevi davası sanıklarının sicili kabarık çıktı
KIRŞEHİR - Kırşehir'de, Gül Kitabevi'nin yakılması olayıyla ilgili görülen davada tutuklu sanıklardan 3'ünün tahliye talebi mahkemece reddedildi
@mersinhaber 'i takip et
KIRŞEHİR - Kırşehir'de, Gül Kitabevi'nin yakılması olayıyla ilgili görülen davada tutuklu sanıklardan 3'ünün tahliye talebi mahkemece reddedildi. 6 tutuklu sanığın tamamının tutuklu, diğer sanıkların ise tutuksuz olarak yargılanmalarına hükmeden mahkeme, duruşmayı 9 Şubat 2016'ya erteledi.
8 Eylül 2015 tarihinde Kırşehir'de gerçekleştirilen terörü protesto eylemleri sırasında HDP'li Sait Akıllı'ya ait Gül Kitabevi, bir grup tarafından yağmalanarak ateşe verilmişti. Can kaybının yaşanmadığı olayda, işyeri kullanılmaz hale gelmişti. Kamera kayıtlarından tespit edilen çok sayıda kişi gözaltına alınmıştı.
Bugün ilk duruşma Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkemenin sabahki bölümünde 6'sı tutuklu 17 sanık savunma yaptı. Öğleden sonra ise şikayetçi taraf ifade verdi.
Yanan Gül Kitabevi sahibi Sait Akıllı, olay günü çok sayıda kişinin işyerine saldırdığını ve 'durun, yapmayın' diye bağırmasına rağmen saldırıların devam ettiğini söyledi. Göstericilerin kırtasiye manzemesi çantaları ateşe vererek dükkan içine attığını anlatan Akıllı, "Kısa sürede her taraf duman altında kaldı. Üst kata sığındık. Saldırganlara polisin müdahalesi olmadı. Biz üst katın camından çıktık. Bu sırada alevler dükkanın her tarafına dağıldığını gördüm. Siyasi tercihimizden dolayı saldırıldığını düşünüyorum. Hayati tehlike atlattık ve bütün sanıklardan şikayetçiyim." dedi.
Gül Kitabevi sahibinin dayısı Eşref Odabaşı da saldırılara dayanamayarak elinde keserle saldırganların üzerine yürüdüğünü ve bazılarını yaraladığını söyledi. Polisin kendisini tuttuğunu anlatan Odabaşı, aynı polisin saldırganlara yönelik ise bir engellemesinin olmadığını öne sürdü. Odabaşı, "Ben dışarı çıkınca göstericiler üzerime saldırdı. 70-80 kişi darp etti. Sivil polisler beni oradan uzaklaştırdı. Bir süre sonra işyerine döndüm. Hem içerde hem dışarda ateş vardı. Ayaklarımla ateşi söndürmeye çalıştım. Bir taraftan da yanan bazı çantaları dışarı atıyordum. İtfaiye çok geç geldi. Ben ve içerde bulunan herkes ölüm tehlikesi atlattık. Bütün sanıklardan şikâyetçiyim." şeklinde ifade verdi.
İfadelerin tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti, sanık ve avukatları ile mağdur ve avukatların taleplerini aldı. Sanık avukatları, tutuklu olanların tutuklu kaldıkları süre, delillerin toplanması ve kaçma şüphelerinin bulunmaması gerekçeleriyle tahliye edilmesini talep etti. Mağdur avukatları da aynı gün yaşanan Diyarbakır lokantasının yakılması davasıyla bu davanın birleştirilmesi, tutuksuz sanıkların da tutuklanmalarına karar verilmesini istedi. İddia makamı ise tutuklu sanıklardan Gökhan Hergül, Mehmet Şimşek ve Öner Arslan'ın tutuksuz yargılanmaları yönünde mütalaa verdi.
GÜL KİTABEVİ DAVASI SANIKLARININ SİCİLİ KABARIK ÇIKTI
6’sı tutuklu 17 sanığın suç dosyası kabarık çıktı. Sanıklardan Halil Kurt’un 5, Mehmet Emin Kesim’in 4, Tuncay Eroğlu’nun 2 ayrı suçtan sabıkası olduğu ortaya çıktı.
Duruşmada mağdur yakınlarının avukatı Özgür Özlem Öngel, sanıkların sicil kayıtlarını açıkladı. Sanıkların mahkemede birbirlerini tanımadıkları yönündeki ifadelerin gerçeği yansıtmadığını belirten Öngel, sanıklardan Tuncay Eroğlu’nun 2010’da tehdit, 2014’te uyuşturucudan, Öner Arslan’ın 2008’de yaralama ve uyuşturucudan, Mehmet Emin Kesim’in 2011’de bıçaklama, yaralamaya teşebbüs, tehdit, 2013’te kişilerin huzur ve güvenliğini bozma, 2014 ile 2015’te uyuşturucudan, Halil Kurt’un 2012’de halkı kışkırtma, hakaret içeren tezahürat, sporda şiddet, 2013’te sporda şiddet, 2015’te basit yaralamadan, Mehmet Şimşek’in 2013’te mala zarar verme, hırsızlık ve Gökhan Hergül’ün ise 2014’te basit yaralama suçundan ceza aldıklarını anlattı. Şüphelilerin sabıka kayıtlarının da göz önünde bulundurulmasını isteyen Av. Öngel, sanıkların tesadüfen olay yerinde olmadıklarının anlaşıldığını ve kurulacak hükmün buna göre verilmesini talep etti.
Yapılan yargılama sonunda mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Mahkeme bütün talepleri reddetti. Mahkemeye sunulacak tanıkların dinlenmesi ve dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 9 Şubat 2016 tarihine erteledi.
Bu arada, duruşma sonunda dışarıda bekleyen bir grup "Ne mutlu Türk’üm diyene” şeklinde slogan atınca gruba polis sözlü olarak müdahale etti. Polis yaklaşık 20 kişilik grubu adliye önünden uzaklaştırdı.
CİHAN
8 Eylül 2015 tarihinde Kırşehir'de gerçekleştirilen terörü protesto eylemleri sırasında HDP'li Sait Akıllı'ya ait Gül Kitabevi, bir grup tarafından yağmalanarak ateşe verilmişti. Can kaybının yaşanmadığı olayda, işyeri kullanılmaz hale gelmişti. Kamera kayıtlarından tespit edilen çok sayıda kişi gözaltına alınmıştı.
Bugün ilk duruşma Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkemenin sabahki bölümünde 6'sı tutuklu 17 sanık savunma yaptı. Öğleden sonra ise şikayetçi taraf ifade verdi.
Yanan Gül Kitabevi sahibi Sait Akıllı, olay günü çok sayıda kişinin işyerine saldırdığını ve 'durun, yapmayın' diye bağırmasına rağmen saldırıların devam ettiğini söyledi. Göstericilerin kırtasiye manzemesi çantaları ateşe vererek dükkan içine attığını anlatan Akıllı, "Kısa sürede her taraf duman altında kaldı. Üst kata sığındık. Saldırganlara polisin müdahalesi olmadı. Biz üst katın camından çıktık. Bu sırada alevler dükkanın her tarafına dağıldığını gördüm. Siyasi tercihimizden dolayı saldırıldığını düşünüyorum. Hayati tehlike atlattık ve bütün sanıklardan şikayetçiyim." dedi.
Gül Kitabevi sahibinin dayısı Eşref Odabaşı da saldırılara dayanamayarak elinde keserle saldırganların üzerine yürüdüğünü ve bazılarını yaraladığını söyledi. Polisin kendisini tuttuğunu anlatan Odabaşı, aynı polisin saldırganlara yönelik ise bir engellemesinin olmadığını öne sürdü. Odabaşı, "Ben dışarı çıkınca göstericiler üzerime saldırdı. 70-80 kişi darp etti. Sivil polisler beni oradan uzaklaştırdı. Bir süre sonra işyerine döndüm. Hem içerde hem dışarda ateş vardı. Ayaklarımla ateşi söndürmeye çalıştım. Bir taraftan da yanan bazı çantaları dışarı atıyordum. İtfaiye çok geç geldi. Ben ve içerde bulunan herkes ölüm tehlikesi atlattık. Bütün sanıklardan şikâyetçiyim." şeklinde ifade verdi.
İfadelerin tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti, sanık ve avukatları ile mağdur ve avukatların taleplerini aldı. Sanık avukatları, tutuklu olanların tutuklu kaldıkları süre, delillerin toplanması ve kaçma şüphelerinin bulunmaması gerekçeleriyle tahliye edilmesini talep etti. Mağdur avukatları da aynı gün yaşanan Diyarbakır lokantasının yakılması davasıyla bu davanın birleştirilmesi, tutuksuz sanıkların da tutuklanmalarına karar verilmesini istedi. İddia makamı ise tutuklu sanıklardan Gökhan Hergül, Mehmet Şimşek ve Öner Arslan'ın tutuksuz yargılanmaları yönünde mütalaa verdi.
GÜL KİTABEVİ DAVASI SANIKLARININ SİCİLİ KABARIK ÇIKTI
6’sı tutuklu 17 sanığın suç dosyası kabarık çıktı. Sanıklardan Halil Kurt’un 5, Mehmet Emin Kesim’in 4, Tuncay Eroğlu’nun 2 ayrı suçtan sabıkası olduğu ortaya çıktı.
Duruşmada mağdur yakınlarının avukatı Özgür Özlem Öngel, sanıkların sicil kayıtlarını açıkladı. Sanıkların mahkemede birbirlerini tanımadıkları yönündeki ifadelerin gerçeği yansıtmadığını belirten Öngel, sanıklardan Tuncay Eroğlu’nun 2010’da tehdit, 2014’te uyuşturucudan, Öner Arslan’ın 2008’de yaralama ve uyuşturucudan, Mehmet Emin Kesim’in 2011’de bıçaklama, yaralamaya teşebbüs, tehdit, 2013’te kişilerin huzur ve güvenliğini bozma, 2014 ile 2015’te uyuşturucudan, Halil Kurt’un 2012’de halkı kışkırtma, hakaret içeren tezahürat, sporda şiddet, 2013’te sporda şiddet, 2015’te basit yaralamadan, Mehmet Şimşek’in 2013’te mala zarar verme, hırsızlık ve Gökhan Hergül’ün ise 2014’te basit yaralama suçundan ceza aldıklarını anlattı. Şüphelilerin sabıka kayıtlarının da göz önünde bulundurulmasını isteyen Av. Öngel, sanıkların tesadüfen olay yerinde olmadıklarının anlaşıldığını ve kurulacak hükmün buna göre verilmesini talep etti.
Yapılan yargılama sonunda mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Mahkeme bütün talepleri reddetti. Mahkemeye sunulacak tanıkların dinlenmesi ve dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 9 Şubat 2016 tarihine erteledi.
Bu arada, duruşma sonunda dışarıda bekleyen bir grup "Ne mutlu Türk’üm diyene” şeklinde slogan atınca gruba polis sözlü olarak müdahale etti. Polis yaklaşık 20 kişilik grubu adliye önünden uzaklaştırdı.
CİHAN