Demokrat Yargı Derneği Yargı krizi bir devlet krizine tekabül ediyor
İZMİR - Türkiye'de son on yılda hukuk alanında yaşananların, hukukun ikiyüzlülüğünü gösterdiğini söyleyen Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin, "Son on yıldır yaşadığımız yargı krizi, beraberinde bir devlet krizine tekabül ediyor
@mersinhaber 'i takip et
İZMİR - Türkiye'de son on yılda hukuk alanında yaşananların, hukukun ikiyüzlülüğünü gösterdiğini söyleyen Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin, "Son on yıldır yaşadığımız yargı krizi, beraberinde bir devlet krizine tekabül ediyor. Bu hep böyle değildi." dedi.
Ege Üniversitesi (EÜ) İletişim Çalışmaları Topluluğu tarafından düzenlenen "Adaletsiz Hukuk" isimli panelde, hukuk sisteminin politika alanıyla ilişkisi tartışıldı. Burada konuşan Ertekin, "Hukuk adalet ilişkisi, tüm bu hukuk felsefesi tarihinin en çok yorulduğu, en çok üzerinde durduğu bir alandır. Zaten hukuk ile adaletin tasnif edilmesi, ayrıştırılması, birbiriyle ilişkisi neredeyse tartışmamızın, hukuk tartışmalarının, hukuk ekollerinin tamamını kaplıyor. Hukuk ve adalet meselesi, en temel noktada bir politik alandır. Türkiye'de gelenekte olduğu gibi politikanın içerisine girdiğinde, toplumun içerisindeki bozulan bir şey değil, tam tersine toplum içerisine girdiğinde hukuk ve adalet olan bir alandır. Hukuk ve adalet meselesi, sadece devlete münhasır bir alan değildir, iktidara münhasır bir alan değildir. Farklı politik aktörlerin, farklı politik grupların yarıştığı, hukuk ve adalet üretebildiği, bir yetkiyi ileri sürebildiği bir alandır. Hukuk ve devlet, aynı şey değildir. Hukuk devletten önce de vardı, devletten sonra da var olacak ama hikaye şöyle anlatılır: İktidar ve devlet, hukuk ve adaletin merkezinde yer alır. Daha ilerleyerek, meşru şiddetin de merkezidir. Devlet alanı, hukuksal bir alandır. Dolayısıyla bütün bir toplumsal hayatımız, bütün bir devlet alanı hukuk üzerinden kurgulanır. Son on yıldır yaşadığımız yargı krizi, beraberinde bir devlet krizine tekabül ediyor. Bu hep böyle değildi." şeklinde konuştu.
EÜ İletişim Fakültesi konferans salonundaki panelde, hukuk sisteminin siyaset alanıyla ilişkisi tartışıldı. Moderatörlüğünü, EÜ Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Toker Kılınç yaparken Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Ertekin de konuşmacı olarak katıldı. Açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Kılınç, hukukun siyasi bir olgu olduğunu ve tartışmanın da siyasi olgulara yönelik olması gerektiğini söyledi. Hukukun temelinde adalet kavramının olmasının önemine dikkat çekerek, "Hukuk aracılığıyla ya da bizzat hukuk eliyle bir adaletsizliğin tecessüm ettiği bir toplumsallığımız, bir sistemimiz var. Adaleti inşa etmesi gerektiği düşünülen bir yapının adaletsizliği tesis ettiği, kendisinin bizzat o işlevle tarif ettiği bir durum yaşıyoruz." dedi.
Türkiye'deki hukuk sisteminin, adaleti sağlayacak nitelikte olmadığını savunan ÇHD Genel Başkanı Kozağaçlı ise sistemin siyasileşmesine yönelik herhangi bir korku olmaması gerektiğini ifade etti. Kozağaçlı, "Hukuk, adalete ulaşmanın bir yolu değildir. Hukuk, adalete ulaşması için tasarlanmış bir labirentler sistemidir. Adalet çünkü, bütün o çıplak güzelliği içerisinde çok korkutucu bir şey olabilir. O kılıç gerçekten keser, o terazi çok pis tartar. Hukukun siyasallaşması gibi bir tehlike yoktur. Hukukun inşası, tabiatı zaten siyasaldır. Doğal olarak bir taraftır ve temelde siyasal bir kurumdur." şeklinde konuştu. CİHAN
Ege Üniversitesi (EÜ) İletişim Çalışmaları Topluluğu tarafından düzenlenen "Adaletsiz Hukuk" isimli panelde, hukuk sisteminin politika alanıyla ilişkisi tartışıldı. Burada konuşan Ertekin, "Hukuk adalet ilişkisi, tüm bu hukuk felsefesi tarihinin en çok yorulduğu, en çok üzerinde durduğu bir alandır. Zaten hukuk ile adaletin tasnif edilmesi, ayrıştırılması, birbiriyle ilişkisi neredeyse tartışmamızın, hukuk tartışmalarının, hukuk ekollerinin tamamını kaplıyor. Hukuk ve adalet meselesi, en temel noktada bir politik alandır. Türkiye'de gelenekte olduğu gibi politikanın içerisine girdiğinde, toplumun içerisindeki bozulan bir şey değil, tam tersine toplum içerisine girdiğinde hukuk ve adalet olan bir alandır. Hukuk ve adalet meselesi, sadece devlete münhasır bir alan değildir, iktidara münhasır bir alan değildir. Farklı politik aktörlerin, farklı politik grupların yarıştığı, hukuk ve adalet üretebildiği, bir yetkiyi ileri sürebildiği bir alandır. Hukuk ve devlet, aynı şey değildir. Hukuk devletten önce de vardı, devletten sonra da var olacak ama hikaye şöyle anlatılır: İktidar ve devlet, hukuk ve adaletin merkezinde yer alır. Daha ilerleyerek, meşru şiddetin de merkezidir. Devlet alanı, hukuksal bir alandır. Dolayısıyla bütün bir toplumsal hayatımız, bütün bir devlet alanı hukuk üzerinden kurgulanır. Son on yıldır yaşadığımız yargı krizi, beraberinde bir devlet krizine tekabül ediyor. Bu hep böyle değildi." şeklinde konuştu.
EÜ İletişim Fakültesi konferans salonundaki panelde, hukuk sisteminin siyaset alanıyla ilişkisi tartışıldı. Moderatörlüğünü, EÜ Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Toker Kılınç yaparken Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Ertekin de konuşmacı olarak katıldı. Açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Kılınç, hukukun siyasi bir olgu olduğunu ve tartışmanın da siyasi olgulara yönelik olması gerektiğini söyledi. Hukukun temelinde adalet kavramının olmasının önemine dikkat çekerek, "Hukuk aracılığıyla ya da bizzat hukuk eliyle bir adaletsizliğin tecessüm ettiği bir toplumsallığımız, bir sistemimiz var. Adaleti inşa etmesi gerektiği düşünülen bir yapının adaletsizliği tesis ettiği, kendisinin bizzat o işlevle tarif ettiği bir durum yaşıyoruz." dedi.
Türkiye'deki hukuk sisteminin, adaleti sağlayacak nitelikte olmadığını savunan ÇHD Genel Başkanı Kozağaçlı ise sistemin siyasileşmesine yönelik herhangi bir korku olmaması gerektiğini ifade etti. Kozağaçlı, "Hukuk, adalete ulaşmanın bir yolu değildir. Hukuk, adalete ulaşması için tasarlanmış bir labirentler sistemidir. Adalet çünkü, bütün o çıplak güzelliği içerisinde çok korkutucu bir şey olabilir. O kılıç gerçekten keser, o terazi çok pis tartar. Hukukun siyasallaşması gibi bir tehlike yoktur. Hukukun inşası, tabiatı zaten siyasaldır. Doğal olarak bir taraftır ve temelde siyasal bir kurumdur." şeklinde konuştu. CİHAN