'Başkanlık rejiminin tartışılması Türkiye bakımından büyük bir zulümdür'
ANKARA - CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, başkanlık rejiminin tartışılmasının şu an Türkiye bakımından büyük bir zulüm olduğunu söyledi
@mersinhaber 'i takip et
ANKARA - CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, başkanlık rejiminin tartışılmasının şu an Türkiye bakımından büyük bir zulüm olduğunu söyledi. "Bu ağır tablonun nedeni bu anayasa değil, bu anayasanın bile uygulanmamasıdır" diyen Tanrıkulu, "Bu başkanlık veya anayasa tartışmaları ile bugün yaşadığımız ağır insan hakları ihlalleri tablosu örtülmek isteniyor. Bu anayasanın dışında gündemimiz yok mu? Türkiye kopuş yaşıyor, biz başkanlık rejimini tartışıyoruz." dedi.
Meclis'te basın toplantısı düzenleyen Tanrıkulu, 10 Aralık İnsan Hakları günü sebebiyle hazırladıkları 2015 yılı insan hakları ihlallerine ilişkin raporu açıkladı. Ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Tanrıkulu, öğretmenlere gönderilen mesajla ilgili bir soruya şu cevabı verdi: "Meslek içi eğitim diye insanları bulundukları yerden çekeceksiniz. Bu gerekçe herhalde asıl gerekçe değildir. Kimse buna inanmaz. Asıl neden; ağır bir tablo ortaya çıkacak, bu ağır tabloda hem tanıklıklar olmasın, hem de bir vesile ile buraya gelen ama Silopili, Cizreli olmayan öğretmenlerin yaşam hakları ihlal edilmesin. Amaç bu olur. Öğretmenlere mesaj gidiyor, 'oradan çekilin' deniliyor. Türkiye hangi dönemde böyle bir tablo yaşamıştı? Topyekun düşmanlaştırılan, aidiyet bağları kopmuş bir kitle oluştu. Ayaklarını pedaldan öyle bir çektiler ki 10 metre havaya kaldırdılar bisikleti. Ya bu işe başlamayacaksınız, ya da sürdüreceksiniz. Bu çocuk oyuncağı değil. 35 yıldır süren, 50 bin insanın canına mal olmuş, ağır travması devam eden bir meseleye kibirle, başkanlık hayali ile bakamazsınız. Bakarsanız bu noktaya gelir. Evet, barikat yanlış, enkaz yanlış, bunların tümü yanlış. Hiç olmaması lazım. Ama bunlar var diye hukuk dışılık, insan ve yaşam hakları ihlalleri meşru görülemez ki."
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın bir yıldır tutuklu bulunmasıyla ilgili de Tanrıkulu, süreci yakından takip ettiğini ifade etti. Karaca'yı ziyaret de ettiğini belirten Tanrıkulu, tutuklamanın haksız olduğunu belirterek, bir an önce özgürlüğüne kavuşması temennisinde bulundu. Sorumluluğu gereği yaşananların ve gözlemlerinin onda birini aktardığını dile getiren Tanrıkulu, vatandaşın Türkiye'den kopuyor olduğunu belirterek, "Çünkü karşılarında başka seçenekler de var. O nedenle bu Parlamentonun, hepimizin aklımızı başımıza almamız lazım." şeklinde konuştu.
Bu seçeneklerin ne olduğunun sorulması üzerine ise Tanrıkulu, "Her şeyi burada söyleyecek halimiz yok. Onları da siz yazın. Hiç kimse seçeneksiz değil. Ölüm normalleşmiş, rakamdan ibaret olmuşsa bunun gidebileceği yeri artık herkes takdir etsin. İsimsiz ölüler var sadece. Bu ortam nereye evrilir?" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlık sistemiyle ilgili açıklamalarının sorulması üzerine de Tanrıkulu, Türkiye'nin ağır insan hakları ihlalleri ile karşı karşıya kaldığı bir dönemde gündemin başkanlık sistemi olarak belirlenmeye çalışılmasını hayretle karşıladığını vurguladı. "Sayın Erdoğan hızlı karar alamadığı için mi, Davutoğlu ile aralarında büyük çelişkiler olduğu için mi ülke şu anda kan gölü?" diyen Tanrıkulu, şöyle devam etti: "Şu an itibariyle başkanlık rejiminin tartışılması Türkiye bakımından büyük bir zulümdür. Bütün bu hak ihlallerinin nedenleri anayasa mıdır? Ne ilgisi var? Bu ağır tablonun nedeni bu anayasa değil, bu anayasanın bile uygulanmamasıdır. Bu başkanlık veya anayasa tartışmaları ile bugün yaşadığımız ağır insan hakları ihlalleri tablosu örtülmek isteniyor. Bu anayasanın dışında gündemimiz yok mu? Türkiye kopuş yaşıyor, biz başkanlık rejimini tartışıyoruz." CİHAN
Meclis'te basın toplantısı düzenleyen Tanrıkulu, 10 Aralık İnsan Hakları günü sebebiyle hazırladıkları 2015 yılı insan hakları ihlallerine ilişkin raporu açıkladı. Ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Tanrıkulu, öğretmenlere gönderilen mesajla ilgili bir soruya şu cevabı verdi: "Meslek içi eğitim diye insanları bulundukları yerden çekeceksiniz. Bu gerekçe herhalde asıl gerekçe değildir. Kimse buna inanmaz. Asıl neden; ağır bir tablo ortaya çıkacak, bu ağır tabloda hem tanıklıklar olmasın, hem de bir vesile ile buraya gelen ama Silopili, Cizreli olmayan öğretmenlerin yaşam hakları ihlal edilmesin. Amaç bu olur. Öğretmenlere mesaj gidiyor, 'oradan çekilin' deniliyor. Türkiye hangi dönemde böyle bir tablo yaşamıştı? Topyekun düşmanlaştırılan, aidiyet bağları kopmuş bir kitle oluştu. Ayaklarını pedaldan öyle bir çektiler ki 10 metre havaya kaldırdılar bisikleti. Ya bu işe başlamayacaksınız, ya da sürdüreceksiniz. Bu çocuk oyuncağı değil. 35 yıldır süren, 50 bin insanın canına mal olmuş, ağır travması devam eden bir meseleye kibirle, başkanlık hayali ile bakamazsınız. Bakarsanız bu noktaya gelir. Evet, barikat yanlış, enkaz yanlış, bunların tümü yanlış. Hiç olmaması lazım. Ama bunlar var diye hukuk dışılık, insan ve yaşam hakları ihlalleri meşru görülemez ki."
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın bir yıldır tutuklu bulunmasıyla ilgili de Tanrıkulu, süreci yakından takip ettiğini ifade etti. Karaca'yı ziyaret de ettiğini belirten Tanrıkulu, tutuklamanın haksız olduğunu belirterek, bir an önce özgürlüğüne kavuşması temennisinde bulundu. Sorumluluğu gereği yaşananların ve gözlemlerinin onda birini aktardığını dile getiren Tanrıkulu, vatandaşın Türkiye'den kopuyor olduğunu belirterek, "Çünkü karşılarında başka seçenekler de var. O nedenle bu Parlamentonun, hepimizin aklımızı başımıza almamız lazım." şeklinde konuştu.
Bu seçeneklerin ne olduğunun sorulması üzerine ise Tanrıkulu, "Her şeyi burada söyleyecek halimiz yok. Onları da siz yazın. Hiç kimse seçeneksiz değil. Ölüm normalleşmiş, rakamdan ibaret olmuşsa bunun gidebileceği yeri artık herkes takdir etsin. İsimsiz ölüler var sadece. Bu ortam nereye evrilir?" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlık sistemiyle ilgili açıklamalarının sorulması üzerine de Tanrıkulu, Türkiye'nin ağır insan hakları ihlalleri ile karşı karşıya kaldığı bir dönemde gündemin başkanlık sistemi olarak belirlenmeye çalışılmasını hayretle karşıladığını vurguladı. "Sayın Erdoğan hızlı karar alamadığı için mi, Davutoğlu ile aralarında büyük çelişkiler olduğu için mi ülke şu anda kan gölü?" diyen Tanrıkulu, şöyle devam etti: "Şu an itibariyle başkanlık rejiminin tartışılması Türkiye bakımından büyük bir zulümdür. Bütün bu hak ihlallerinin nedenleri anayasa mıdır? Ne ilgisi var? Bu ağır tablonun nedeni bu anayasa değil, bu anayasanın bile uygulanmamasıdır. Bu başkanlık veya anayasa tartışmaları ile bugün yaşadığımız ağır insan hakları ihlalleri tablosu örtülmek isteniyor. Bu anayasanın dışında gündemimiz yok mu? Türkiye kopuş yaşıyor, biz başkanlık rejimini tartışıyoruz." CİHAN