Erzurum Şifa'da plazma kinetik ile prostat ameliyat yapılmaya başlandı
ERZURUM - Erzurum Özel Şifa Hastanesi, bıçaksız plazma kinetik yöntemiyle prostat ameliyat tedavisini başlattı.
@mersinhaber 'i takip et
ERZURUM - Erzurum Özel Şifa Hastanesi, bıçaksız plazma kinetik yöntemiyle prostat ameliyat tedavisini başlattı.
İleri yaştaki erkeklerin korkulu rüyası prostat, plazma kinetik yöntemiyle tedavi edilmeye başlandı. Şifa Hastanesi Üroloji hekimlerinden Opr. Dr. Kazım Kıymaz, plazma kinetik yöntemiyle kalp pili olan veya kan sulandırıcı ilaç kullananların da rahatlıkla tedavi edildiğini belirtti. Plazma kinetik yönteminin bilinen en güvenilir prostat tedavisi uygulaması olduğunu belirten Opr. Kıymaz, "21. yüzyıl prostat tedavi yöntemi, plazma kinetik teknolojisidir." dedi. Prostatın kesin tedavisinin cerrahi müdahale olduğuna dikkat çeken Kıymaz, "Plazma kinetik yöntemiyle gerçekleştirilen prostat ameliyatı sonucunda hasta genellikle bir gün hastanede yatar ve 3 gün sonra da taburcu edilir." diye konuştu
Prostat tedavisinin asıl amacının hastanın böbreklerini korumak olduğunu sözlerine ekleyen Opr. Dr. Kıymaz, "Ameliyat aşamasına gelmiş hastalar, şayet ameliyatı kabul etmezlerse önce hastanın idrar torbası fonksiyon göremez ve akabinde hastanın böbrekleri bozularak, hastalar diyaliz makinesine mecbur hale gelebilirler. Prostat ameliyatını geciktirmiş hastalar, ameliyat olsalar bile tam şifaya kavuşmaları çok zor."
Op. Dr Kazım Kıymaz, plazma kinetik yöntemle yapılan ameliyatların avantajlarını ise şu şekilde sıraladı: “Bu yöntemde ameliyat sırasında çıkarılan doku patolojiye gönderilebilirken, lazer yöntemi ile yapılan tedavilerde doku çıkarılamadığı için patolojik değerlendirme yapılamaz. Plazma kinetik yönteminde sondanın kalma süresi de diğer yöntemlerden çok daha kısadır. Ameliyat sonrası idrar kaçırma ihtimalinin en düşük olduğu yöntem plazma kinetiktir. Ameliyat süresi daha kısa ve kanama riski daha azdır. Lokal anestezi ile uygulanabilmektedir. Bu nedenle kalp ve akciğer sorunu olan hastalarda uygulanabilir. Hastadan elektrik akımı geçmez. Dolayısıyla kalp pili olan hastalarda dahi, pil elektrik akımından etkilenmediği için güvenle kullanılabilir. Prostatın daha güvenli ve hızlı bir biçimde kesilmesi sağlandığı için ameliyat süresi oldukça kısadır. Kanama miktarı daha az olduğu için hastanede kalış süresi kısalır. Çevre dokulara zarar verilmez.” şeklinde açıkladı.
Prostatın, ilaç tedavisi veya cerrahi müdahale ile tedavi edildiği, ancak kesin tedavinin cerrahi müdahale olduğunu kaydeden Kıymaz, Plazma Kinetik yöntemiyle yapılan operasyonlarda bireyin vücuduna ameliyat için kesi açılmadığını anlattı. Kıymaz, prostatın yer aldığı bölgeye penisten ulaşıldığını, idrar deliğinden girilen metalik bir boru ve onun içerisinden geçen aparatlar yardımıyla ameliyat bölgesine gidildiğini ifade etti. Prostat tedavisinin asıl amacının hastanın böbreklerini korumak olduğuna vurgu yapan Kıymaz, “Ameliyat aşamasına gelmiş hastalar, şayet ameliyatı kabul etmezlerse önce hastanın idrar torbası fonksiyon göremez ve akabinde hastanın böbrekleri bozularak, hastalar diyaliz makinesine mecbur hale gelebilirler.” dedi.
Kıymaz, prostat cerrahi yöntemlerinin, kapalı ve açık olmak üzere iki gruba ayrıldığını, açık prostat ameliyatlarının özel durumlar söz konusu olmadıktan sonra günümüzde artık uygulanmadığını, hastanın daha kısa sürede iyileşip ayağa kalkması için kapalı ameliyatların tercih edildiğini kaydetti.
CİHAN
İleri yaştaki erkeklerin korkulu rüyası prostat, plazma kinetik yöntemiyle tedavi edilmeye başlandı. Şifa Hastanesi Üroloji hekimlerinden Opr. Dr. Kazım Kıymaz, plazma kinetik yöntemiyle kalp pili olan veya kan sulandırıcı ilaç kullananların da rahatlıkla tedavi edildiğini belirtti. Plazma kinetik yönteminin bilinen en güvenilir prostat tedavisi uygulaması olduğunu belirten Opr. Kıymaz, "21. yüzyıl prostat tedavi yöntemi, plazma kinetik teknolojisidir." dedi. Prostatın kesin tedavisinin cerrahi müdahale olduğuna dikkat çeken Kıymaz, "Plazma kinetik yöntemiyle gerçekleştirilen prostat ameliyatı sonucunda hasta genellikle bir gün hastanede yatar ve 3 gün sonra da taburcu edilir." diye konuştu
Prostat tedavisinin asıl amacının hastanın böbreklerini korumak olduğunu sözlerine ekleyen Opr. Dr. Kıymaz, "Ameliyat aşamasına gelmiş hastalar, şayet ameliyatı kabul etmezlerse önce hastanın idrar torbası fonksiyon göremez ve akabinde hastanın böbrekleri bozularak, hastalar diyaliz makinesine mecbur hale gelebilirler. Prostat ameliyatını geciktirmiş hastalar, ameliyat olsalar bile tam şifaya kavuşmaları çok zor."
Op. Dr Kazım Kıymaz, plazma kinetik yöntemle yapılan ameliyatların avantajlarını ise şu şekilde sıraladı: “Bu yöntemde ameliyat sırasında çıkarılan doku patolojiye gönderilebilirken, lazer yöntemi ile yapılan tedavilerde doku çıkarılamadığı için patolojik değerlendirme yapılamaz. Plazma kinetik yönteminde sondanın kalma süresi de diğer yöntemlerden çok daha kısadır. Ameliyat sonrası idrar kaçırma ihtimalinin en düşük olduğu yöntem plazma kinetiktir. Ameliyat süresi daha kısa ve kanama riski daha azdır. Lokal anestezi ile uygulanabilmektedir. Bu nedenle kalp ve akciğer sorunu olan hastalarda uygulanabilir. Hastadan elektrik akımı geçmez. Dolayısıyla kalp pili olan hastalarda dahi, pil elektrik akımından etkilenmediği için güvenle kullanılabilir. Prostatın daha güvenli ve hızlı bir biçimde kesilmesi sağlandığı için ameliyat süresi oldukça kısadır. Kanama miktarı daha az olduğu için hastanede kalış süresi kısalır. Çevre dokulara zarar verilmez.” şeklinde açıkladı.
Prostatın, ilaç tedavisi veya cerrahi müdahale ile tedavi edildiği, ancak kesin tedavinin cerrahi müdahale olduğunu kaydeden Kıymaz, Plazma Kinetik yöntemiyle yapılan operasyonlarda bireyin vücuduna ameliyat için kesi açılmadığını anlattı. Kıymaz, prostatın yer aldığı bölgeye penisten ulaşıldığını, idrar deliğinden girilen metalik bir boru ve onun içerisinden geçen aparatlar yardımıyla ameliyat bölgesine gidildiğini ifade etti. Prostat tedavisinin asıl amacının hastanın böbreklerini korumak olduğuna vurgu yapan Kıymaz, “Ameliyat aşamasına gelmiş hastalar, şayet ameliyatı kabul etmezlerse önce hastanın idrar torbası fonksiyon göremez ve akabinde hastanın böbrekleri bozularak, hastalar diyaliz makinesine mecbur hale gelebilirler.” dedi.
Kıymaz, prostat cerrahi yöntemlerinin, kapalı ve açık olmak üzere iki gruba ayrıldığını, açık prostat ameliyatlarının özel durumlar söz konusu olmadıktan sonra günümüzde artık uygulanmadığını, hastanın daha kısa sürede iyileşip ayağa kalkması için kapalı ameliyatların tercih edildiğini kaydetti.
CİHAN